Seninle güçlüyüz, elinin değdiği her yerde biz kendimizi hep güçlü hissettik. Öylesine güçlüyüz ki aşamayacağımız hiçbir zorluk yoktur. Bunu da aşacağız elbet.
"Bir günün beyliği beyliktir.” diyenlerin meydanı boş bulup cirit attıkları günlerden geçiyoruz. Senin menzilin halkının özgürlüğüydü. Sen o menzile ulaşmak için önüne çıkan her olumsuzluğu yok ettin. Bugün o menzilde kalmak isteyenlerle, senin mirasını yok etmek isteyenler çekişme halindeler. Bir taraftan yok ettiklerini sandıkları eserlerin, diğer taraftan kinayeli bir bakış, göz süzüşle gülümsüyor. Bu ülkenin her zerresine dokunduğun için olsa gerek, gücüne ulaşamayanlar adını ve eserlerini yok ederlerse seni yeneceklerini zannediyorlar. Böylece geçmişte halkı cehalete zorlayan, galeyana getiren ve cinayete varan suçlar işleten atalarının intikamını alacaklar. Bir yerlere anıt mezarlarını yaptırırlarsa, o zaman seni silebileceklerini zannediyorlar. Zihinlerden nasıl sileceklerini bilmiyorlar çünkü.
Biz seni kocaman sevdik. Senin her halin, halkın için yaptığın her şey çekti bizi. Öylesine doğru, öylesine asildin ki… Ne takıyye yaptın, ne kimsenin önünde eğildin. Amacına ulaşmak için asla halkını aldatmadın. Senin parayla satın aldığın yandaşın yoktu. Sana çalışacak medyan yoktu. Mavi gökyüzü kadar berrak, yağmur damlaları kadar gerçektin. Herkesin gönlünde taht kurmuştun, bahtın kralı gibi. Bu halkın tahtını sen yaptın, bahtına tahtı sen kurdun. Herkes yaşamın içindeyken, sen hep dışında kaldın. Çünkü yapacak işlerin hiç bitmedi…
Sesini de sevdik, suskunluğunu da… Seni anlatacak kelime bulamadık çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiç bir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı. Seni severken yorulmadık. Biliyorduk ki bastığımız toprakların her bir karesinde senin askerlerinin ve sana inanıp ardından gelenlerin alın teri vardı, kanlarıyla sulamışlardı bu toprakları.
Biz her gün yenilendik seninle, çoğaldık, büyüdük. Eksik kalan neyimiz varsa tamamlamıştın, geriye kalan mirasını korumaktı. Bugün onu biz yapıyoruz, yarın çocuklarımız yapacak.
Biz, seni kocaman bir yürekle sevdik. Sen, kendiliğinden geldin oturdun yüreğimize. Bir başka yerde olamazdın zaten. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Biz, dört mevsim baharı yaşadık seninle. Çiçek gibi açtın yüreğimizde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerinin karşısında. Kırmızıydın bir ateş gibi ve maviydin... En çok mavi rengini sevdik ve en çok “Mavi gözlü dev adam” cümlesini kurduk.

Seni severken dünyayı da sevdik, insanları da. Bize bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibi olduk sayende. En kızgın, en tahammülsüz olduğumuz anlarda bile, seni düşünmek ve senin yolundan gitmek yetti bize. İçimizdeki korkuları senin sayende yendik. Vatanın ve sahip olmanın ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladık seninle… Biz seni çok sevdik ve biz senin varlığına tutunduk.
Sen ölmezliğin ta kendisiydin.