KİTAP DÜNYASI

 

Çiftdem


Wahire Mine Çiftçi’nin Çiftdem adlı kitabı Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık ( KDY) çıktı. Kitap tanıtım bülteninde şu ifadelerle aktarılıyor: Sen karşındaki herkese denizleri anlatırsın, dağları anlatırsın, gök- yüzünü anlatırsın, sen onlara dünyaları anlatırsın...
Onlar senden önce senin yaralarını, geçmişten gelen izlerini konu- şur. Hep yaralarını, kabuk tutmayan yaralarını sürekli deşerler, dur- mazlar, durduramazsın da.
Şu hayatta herkesin bir yarası var, kimse inkâr edemez, ama fazla ama az var işte, hepimiz acı doluyuz sinelerimizde!
Sürekli bir şeyleri kaybederiz içimizde. İçimiz onunla doluyken dışımız nasıl böyle vurdumduymaz oluyor anlamıyorum zaten! Ben artık hiçbir şeyi anlamıyorum.
Siyahtan karanlığım derdim hep, oysa renklerimi bile boyuyorlar- mış. Geç oldu ama öğrendim nihayetinde. Hayat tuval üzerine yapılmış bir manzara resmidir. O fırçayı kimsenin eline bırakmayın. Sizin haya- tınız sizin fırçanız ve sizin renkleriniz olsun...
Yanılgılarla dolu hayat yaşayanlara sevgilerimle... Yalnız değilsiniz!” bu başarılı eseri mutlaka okuyun.

NERFOZİŞ
AKILALMAZ YANILGI!

YAZAR: SAMİR HAMZAOĞULLARI

Ne çıkış sebebi ne de tedavisi üç yüz yıldan bu yana henüz bulunamayan ŞİZOFREN isimli akıl hastalığına şimdi de bir yenisi mi ekleniyor? Yazar Samir Hamzaoğulları belki de tıp dünyasında hipotez olarak incelenecek yeni bir akıl hastalığı ihtimalinin romanını yazdı. Romandaki baş karakter Yakup öylesine acı dolu travmalara maruz kalıyor ki sonunda onun gerçekten “akılalmaz” bir hastalığa tutulduğunu düşünen Psikiyatr Prof. Dr. Nesrin Güven, bu sendromun adını NERFOZİŞ olarak kodluyor. Aslında senarist olan yazar Samir Hamzaoğullları, bu ilk kitabının her paragrafında kurguladığı şaşırtıcı olaylar zincirini akıcı bir üslupla kaleme alıp, neredeyse okurun zihninde film kareleri oluşturmayı başarmıştır.

Kitaptan alıntı:

... “Muhtemelen size göremediğiniz şeyin, ne olduğunu söyleyene dek onu göremeyeceksiniz,” diyerek sustu Psikiyatr Prof. Dr. Nesrin Güven. Gözlüğünü pencereye tutarak camlarını kontrol etti. Temiz olduklarından emin olunca zarif bir hareketle burnunun üzerine yerleştirdi. Öne düşen birkaç uzun saçı kulağının arkasına doğru bakımlı ve ojeli parmaklarıyla ittirdi. ̇İki taraf da birbirinden cevap beklerken sessizlik uzadı. Psikiyatr işaret parmağını tekrar gözlüğüne götürerek burnuna iyice yerleştirdikten sonra sessizliği bozdu.  “Biraz daha düşünmek ister misiniz yoksa cevabı söyleyeyim mi?”


Yayınevi: Dark İstanbul Medya A.Ş.
Sayfa Sayısı: 192
Ebat: 13.5 X 21
Kâğıt Bilgisi: Holman 65 GR kitap kâğıdı
Kapak: Amerikan Cilt Kulaklı + Kitap Ayracı
Baskı: 1.Baskı Eylül 2021

Görünür Bir Yerde


EDA İŞLER görünür bir yerde  adlı kitabı Everest Yayınlarından çıktı. Eda İşler, öykülerinde, yemek masalarında ekmek kırıntıları gibi biriken sessizliklerden, hiçbir renge bürünmeden gelip geçen günlerden, mecburi mesailerde ufalanan saatlerden, kalabalıkların bir kenarında derinden derine büyüyen öfkelerden, bir başkasına aitmişçesine yabancılanan çocukluk resimlerinden kalan tortulara dokunuyor. Kayıp bir kolun ağrılı boşluğundan, ömrün her anını kırılganlıkla işaretleyen bir kamburun ağırlığından ya da dile gelmeyen korkulu arzulardan damıtılmış anların toplamı, kılı kırk yararak dokunmuş öykülere dönüşüyor.  
“Sırtımda kemiklerimi donduran soğuğu örten bir yelek; renginden, cümbüşünden iyice karardığım, görünmezlere karıştığım yedi Mehmet’in yeleği. Ellerim, kollarım, etimin göründüğü her yerim mıncıklanmaktan, patpatlanmaktan mosmor. Annem her sabah giydiriyor, gece olunca çıkarıp başucuma koyuyor. Gün doğar doğmaz tenime yedi ayrı insan, yedi farklı renk yapışıyor, akşam olup yelekten soyununca da benden başka kimsenin görmediği bir ben, benden dışarı sızıyor.”

KIYAMET PARK
Bir Kamu Davası 3


Alper Canıgüz’ün Kıyamet Park adlı eseri Alfa Yayınları’ndan çıktı.  Türk edebiyatının müstesna müellifi  Alper Canıgüz’den akıllara seza bir polisiye şaheseri daha! Yakında dünya daha iyi bir yer haline gelecek çünkü ben daha iyi biri olacağım; ama önce halletmem gereken işler var.” Mozart 5 yaşında beste yapıyordu, Alper Kamu cinayet çözüyor! Lüks bir otelde gedikli bir gazeteci vahşice öldürülür. Böylece dünyanın en küçük dedektifinin hayatına renk gelir. Zanlılar arasında mekik dokurken, 8 yaşında tecrübeli bir rakibi vardır bu defa: Altan… şeytana pabucunu ters giydiren yeni nesil bir şeytan. Kahramanımız katili Altan’dan önce bulabilecek midir? Yoksa davayı, bahsi ve hayalî arkadaşlarını kaybedecek midir? Kıyamet Park, sahici dehşet ile sahte şöleni biraraya getiriyor. Her sayfasında katilin gölgesini görecek, maktulün parfümünü duyacaksınız. Şöhreti ülke sınırlarını aşan Alper Kamu'ya bir kez daha hayran kalacaksınız. Tıkır tıkır işleyen kurgusu, hiç dinmeyen temposuyla Kıyamet Park bir kahkaha deposu.
 


ALPER CANIGÜZ
13 Şubat 1969 yılında İstanbul’da doğmuştur. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunudur. Lise döneminden itibaren öykülerini dergilerde yayınladı. Yayınevlerinde çevirmenlik yaptıktan sonra üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştı. Bir dönem reklam ve metin yazarlığı yaptı.
Yazar, 5 yaşında büyümüş de küçükmüş bir dahi olan Alper Kamu karakteri ile hayatımıza girmiştir. Alper Canıgüz okuyucuları tarafından uçuk ve absürt romancı olarak tanımlanır. Farklı anlatım tarzı ve samimi dili ile edebiyatımızda kendine has bir yer edinmiştir.
Eğlenceli kitaplarının yanı sıra zekanın her boyutunun da işlendiği kitaplarında kahkaha atarken gözlerden yaş akıtan kitaplara imza atmış çok okunan yazarlardandır.
Hayal gücüyle harmanlanan eserleri büyüklere çocuk masalları olarak nitelenebilir.  Farklı üslubu ve konuları işleme şekliyle edebiyat çevrelerince beğenilmektedir. Bu nedenle kitapları genellikle çok satanlar listelerinde yer almaktadır.
Kendi okuyucu kitlesini yaratmış olan Alper Canıgüz Almanya’da 3 ayda bir yayımlanan dünya edebiyatının en iyileri listesine giren ilk Türk yazardır.
Kitaplarında kara mizah esintileri bulunan Alper Canıgüz bu tarz mizah ögelerini hikâyelerinde kullanmayı sevdiğini dile getirmektedir.


Martı Jon ve Mor Kedi Paçino

Deniz İlbi’nin Martı Jon ve Mor Kedi Paçino Büyülü Fener Yayınları’ndan çıktı.  Yazar: Deniz İlbi Resimleyen: J. Can Uzuner Erkorkmaz  Çocuk Edebiyatı HAYATTA EN DEĞERLİ ŞEY SAĞLAM DOSTLUKLAR DEĞİL MİDİR?
Martı Jon hayatının en zor gününü geçirmekteydi. Kedi Paçino denizdeki bir kayıkta karşısına çıkmasa kim bilir neler yaşayacaktı? Peki bir martının bir kedi ile dost olması, hatta uçmayı bile ondan öğrenmesi mümkün olabilir mi? İyi bir arkadaşın, içindeki gücü ortaya çıkaracağına inanıyorsan bu kitap tam senlik!

AŞKIN SON OZANI  NEŞET ERTAŞ

Sinan Yağmur’un AŞKIN SON OZANI  NEŞET ERTAŞ Kapı Yayınlarından çıktı

Bu kitap, çocukluk ve gençlik dönemlerinde yaşadığı şehirde iki sokak ötesinde ismi bilinmezken ismi kıtaları aşıp dünyaca bilinen, UNESCO tarafından ‘Evrensel Müzik Değeri’ kabul edilen, tozlu çamurlu varoşlardan, sazlı-sözlü var oluşa yolculuğun destanlaşan ‘Son Ozan Neşet Ertaş’ın hikâyesidir.

Bu kitap, kaderine tevekkülünü ‘Biz doğduğumuzdan beri yoksulduk. Varlığı görmedik ki yoksulluktan şikâyet edelim…’ diyerek asla isyan etmeyen, Anadolu’nun masumiyet dolu kadere rızasını anlatan bir ozanın ahlâk ve tevazuyla dolu hayatının hikâyesidir.

Bu hikâye çocukluğunda esmer teni, güneş kavruğu suratı ve bahtının rengi karaya büründüğünden ‘horlanan, taşlanan; aslında tasavvufi bir yol olan Abdallık, sufi geleneğinden gelen, Bektaşî-meşrepli, Yunus Emre yürekli, insan sevgisini kendine düstur edinmiş, edep seviyesinde Allah’a âşık olan bir adamın hikâyesidir.
Aşkın Son Ozanı, aşkın güçlü sesi Sinan Yağmur’un kaleminden… “Yolcuya yolda azık gerek. Ömrü garip bir yolculuktan ibaret ozan için yollar yolları izlemiştir, yıllar yılları emip bitirmiştir. Şimdi kala kala ölmek kalmıştır son azığı yerine.”

 

İLK OSMANLILAR VE BATI ANADOLU BEYLİKLERİ DÜNYASI

FERİDUN M. EMECEN  İlk Osmanlılar adlı eseri Kapı Yayınlarından çıktı.
İLK OSMANLILAR
VE BATI ANADOLU BEYLİKLERİ DÜNYASI
Osmanlılar… Tarihin akışında birden ortaya çıkıveren ve hâlâ çıkış öyküleriyle araştırmalara konu olan devlet ve medeniyet kurucuları… Kimler kurdu Osmanlı imparatorluğu’nu? İlk Osmanlılar kimlerdi? Nereden gelmişlerdi ve ilkin hangi bölgelerde ve hangi şartlar içinde hüküm sürmüşlerdi? Küçük bir beylikten üç kıtaya yayılan bir imparatorluğa dönüşen bu devletin kurucularının menşei neydi? Kuruluş hakkındaki kısıtlı bilgilerle tam ve doğru bir hükme varılabilir mi? Tarihçi bir yandan sorular sorarken bir yandan da eldeki bilgileri yeni yöntemlerle değerlendirip sonuca giden kişidir. Feridun Emecen, ilk Osmanlılar ve Osmanlı devletinin kuruluşuna dair tartışmalı pek çok konuyu, çapraz bilgilerle en sahih sonuçlara vararak aydınlatıyor. Moğol istilasının Anadolu coğrafyasındaki etkisinden, bölgenin kuzeybatı ucunda ortaya çıkan Osmanoğullarının atalarının kim olduğuna; Kayı boyuna dair bilgilerin doğruluk derecesinden, küçük bir beyliğin bir cihan imparatorluğu haline nasıl geldiğine; aynı dönemde Anadolu’da bulunan diğer beyliklerin konumlarından, bu beyliklerin Osmanlı şemsiyesi altında nasıl eridiğine… kadar uzanan bir yelpazede, kuruluş dönemine dair karanlık noktaları tek tek mercek altına alıyor. Tarih biten bir şey değil; belki her belge ve bilgi ile yeniden karşımıza çıkan canlı bir gerçekliktir. Osmanlıları yeniden düşünüp anlamak, kavram ve bilgileri yerli yerine oturtmak için kılavuz bir eserle baş başayız.

Semra

Mazlum Vesek’in Semra Adlı eseri Mona Kitap’tan çıktı.
Küçük – Esmer - Uzak
Semra, kayıp giden zamanın izinde çocukluğun masumiyetini ve ilk aşkın heyecanını aramanın hikâyesi… Şiirlerin gölgesinden, okul bahçesindeki ağaçların arasından “merhaba” diyen rüzgârın ve ışığın şarkısından, Ceyhan’ın tozlu yollarından, boş duvarlara yazılmış sloganlardan süzülüp gelen bir sevda.... Mazlum Vesek, 1990’ların Adana’sını ve günün kaotik siyasi ortamını arkaplan edinen romanında Semra’nın bıraktığı izlerin peşine düşüyor. “Serçem, sen dalamazsın sulara Senin kanatların ancak göğü yarabilir; Mavi suları değil...”