10 Kasım tarihi benim için, her zaman acının, özlemin hissedildiği, önemli bir anma günü olarak   hayatımda yer almıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Türk Milletinin kurtarıcısı, Büyük Kahraman, Tüm Dünyanın  saygı  duyduğu, Devlet Adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sonsuza intikal etmiştir. 

Ayrıca, her ikisi de, Atatürk’e, Atatürk İlke ve İnkılaplarına yürekten bağlı olan, bizi ve Atatürkçü nesiller yetiştirmeyi şiar edinen, İzmir ziyaretinde, Muallim Mektebi talebesi olarak, Atatürk’e kahve ikram eden, Atatürk döneminin öğretmeni, Annem Neriman Hocanın (Ölümü 10 Kasım 2007) ile Babam, Atatürk Ormanı’nın kurucusu, Büyük Atatürkçü Mühendis Cevat Ziya Maruflu da (Ölümü, 10 Kasım 1972), bir Takdiri İlahi olarak, 10 Kasımlarda ebediyete intikal etmişlerdir. 

Allah her ikisini de, Atatürk’ün ölüm günlerinde yanına çağırdı. Bu anlamlı günde, acaba Atatürk’ün bize emanet ettiği Türkiye’ye, onun ilkelerine yeterince sahip çıkıyor muyuz, 10 Kasımlar, hesaplaşma için dönüm noktasıdır. Atatürk Muasır Medeniyet düzeyine, en kısa sürede ulaşmayı hedef olarak vermişti. Ulaşabildik mi, nereye gidiyoruz, ileriye mi, geriye mi, Atatürk Türkiye, ’Şeyhler, cemaatlar, tarikatlar, gerici örgütler, yobazlar ülkesi olamaz‘’ demişti. Ne haldeyiz? Anıtkabir’de, onun huzurunda eğilirken, sanki kendisinin hüzünlü, sitemkar yüzünü görür gibiyim. Bu nedenle utanç duyuyorum. 

Türk Milletinin bir ferdi olarak, onun açtığı ışıklı, medeniyet yolundan uzaklaştığımızı  hissediyorum. Bizim nesiller, büyük bir Atatürk sevgisi ile yetiştik. Onun İlke ve İnkılaplarına, hep sadık kaldık, yılmaz bekçileri olduk. Mülkiye yıllarında, Atatürk’e karşı en ufak bir saygısızlıkta, Atatürk resmini kucaklayarak, sokaklara, Kızılay’a koşardık.

Atatürk’e saygısızlık edenlerle, hep mücadele ettik. Şimdilerde, Atatürk’e saygısızlık aldı yürüdü, ne yazık ki buna karşı, yetkililerce,gereken tedbirler alınmıyor, belki de bilerek yapıyorlar. Atatürk, ’Benim fani vücudum, birgün toprak olacaktır, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır’ demişti. Gene Büyük Önder, ’Benim yüzümü görmek, yeterli değildir, benim fikir ve ideallerime sahip çıkınız’ demişti. Atatürk’ün bize emanet ettiği Cumhuriyet, 100. yıldönümüne doğru ilerliyor. 

Cumhuriyet’in 100. yıl hedeflerine, Atatürk’e layık biçimde, ulaşmaktan uzağız. Evet, Cumhuriyet’ten bu yana büyük işler yapıldı. Ancak, Türkiye, Laik, Demokratik rejim içinde, Dünyanın önemli, dostluğu aranılan, müreffeh ülkesi olabilme hedefinden henüz uzaktadır. Bugün, bağımsız, istiklaline sahip bir ülkede yaşıyorsak, her isteyen dini vecibelerini, inançlarını istediği gibi, serbestçe yerine getirebiliyorsa, herşeye rağmen geleceğe umutla bakabiliyorsa, bunu Büyük Atatürk’e borçluyuz. 

Buna Atatürk’e saygısızlık edenler, saldıranlar da, dahildir. Atatürk çok kısa zaman dilimi içinde inanılmaz, Inkılaplar yapmış, Türk Milletinin çehresini, müsbet yönde değiştirmiştir. 10 Kasımlar, adet yerini bulsun diye, Atanın huzuruna çıkıp, formalitenin yerine getirildiği birgün değildir. Bir muhasebe günüdür. Büyük Önder Atatürk’ü ve 10 Kasımlarda, hayata veda eden Anne ve Babamı, Atatürk’ün mücadele ve silah arkadaşlarını, minnet, özlem ve rahmetle anıyorum…