KKTC Cumhurbaşkanlığı Eski Müsteşarı Raşit Pertev, uzun bir sessizlik döneminden sonra nihayet kurucular listesiyle birlikte kamuoyunun önüne çıktı... Şimdiye dek kuracağı için partiye bir çok yakıştırmalar yapılmıştı; Kimisi AB'nin arkasında olduğunu söylerken kimisi ABD'nin, kimisi AKP'nin hatta kimisi de Fetullah Gülen'in arkasında olduğunu bile söyledi! Cuma akşamı partinin tanıtımını yaptığı resepsiyonda çok sade ve halkın içinden insanların olduğunu gördük parti kurucuları arasında.. Birkaç iş adamı dışında hepsi de çeşitli sektörlerde yer alan halkın bireyleriydi.. Demek ki partinin Halk Partisi adını alması da halkın çeşitli yelpazelerinde ki insanlara hitap eder bir yapıda olmak istenmesindenmiş! Her ne kadar bir halk harekatı olarak ortaya çıkılmak istenmişse de elbette ki bunun ne kadar başarılı olabileceği önümüzde ki günlerde çok daha net bir şekilde görülecektir! Raşit Pertev, parti programında gerçekten de halkın özlemini duyduğu ve eksikliğini hissettiği konuları sıralamış ve bunların parti için ilk hedef olduğunu ifade etmiştir... Tabi ki sonuçta kendisi artık bir politikacıdır ve politikacılar da genelde güzel söylem ve vaatlerle halkın karşısında konuşur ama iş eyleme geldi mi her nedense bir türlü gerçekleşemez ve sadece kuru birer söylem olarak kalır! Eğer, Pertev gerçekten de halka bunları inandırır, ve iktidara da gelirse sanki de bir AKP modeli gibi halkın can simidi olma yolunda emin adımlarla ilerler... Ama kendisi ve arkadaşları hem çok zor hem çok çetin bir yolun daha başındadır ve fikirlerini halka anlatmak için çok yoğun günler kendini beklemektedir... Eğer parti olmakta birinci derecede önemli olan paraya ve sonra da iyi bir ekibe sahip olursa, özellikle sağ partilere alternatif bir parti olarak pek ala ki kendini iyice hissettirebilir... Siyasetin iyice yozlaştığı, güvenin kalmadığı, saygı ve sevginin tamamen kaybolduğu ortamda halka yeni alternatifler yaratmak her ne kadar ilk bakışta avantaj gibi görülse de kitle partisi olabilmek hiç de o kadar kolay bir olay değildir ve belki de bunun için yıllar gerekmektedir! Son aylarda siyasette yoğunlaşan yeni oluşumların, biz ta başında olduğu gibi yine önümüzde ki süreçte birleşeceğine ve tek bir güç olacağına inanmaktayız.. Bu yeni ekibe de ülke demokrasisi için vereceği hizmetlerden dolayı yolunuz açık olsun diyoruz... (Foto-raşit pertev) Kıssadan Hisse Sabırlı olun... Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, "Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm." demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: "Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?" Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş... Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz; genellikle kişiyle performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün. Sabırlı olun. Anlayış gösterin ve sevin. Günün Fıkrası Avukat, doktor, papaz... Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş. - 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin... Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş - Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum. Papaz utana sıkıla mırıldanmış. - Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum. Avukat gülümsemiş. - Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum. [email protected]