Kıbrıs Türk halkının kaliteli bir yaşamdan yana olduğu KADEM’in yaptığı anketten sonra bir kez daha ortaya çıktı! Demek ki, KKTC’de hipermarketlerin çalışma saatlerinde bazı kısıtlamalara gidilmesi konusunda çıkarılan yaygaralar boşunaymış! KKTC’de ki işyerleri günün 24 saati açık da olsa, kaliteli üründen yana olan vatandaş, eğer bunu Kuzey’da bulamayınca Güney’e akın edecek ve siz ülkeye kaliteyi getirmediğiniz taktirde, istediğiniz kadar önlem alın, yasaklar koyun yine bir yolunu bulup alışverişi güneyden yapacaktır! Bu anket sonuçlarından devlet yetkilileri kendilerine düşen payı almalı ve KKTC’ye niçin kalitesiz ürünlerin getirildiğinin cevaplarını da vermelidir! KKTC’ye Avrupa ülkelerinden ve Türkiye’den gelen ürünlerin kalite sorunu yoktur, bu gerçek herkes tarafından bilinmektedir! Ama, başta Çin olmak üzere uzak doğunun çeşitli ülkelerinden gelen ve vatandaşa çok ucuza satılar ürünler hem kalite yönünden zayıf kalırken, hem de insan sağılığı tehdit edebilecek unsurlara sahip olduğundan buralardan ürün getirilmesi ve bunların kıstasları bir kez daha mercek altına yatırılmalıdır! KKTC’de bir çok uyanık işadamının, uzak doğu ülkelerine gidip bir çok ürünü taklit edip kendi şirketleri için üretim yaptırdıkları bilinmektedir! Bu ürünlerin çoğu, marka olmuş ürünlere benzer isimlerle etiketlendirilmekte ve ne yazıktır ki halk bu şekilde kandırılmaktadır! Bunun yanı sıra uzak doğu ülkelerinden gelen hemen bütün ürünler ne garanti kapsamı altındadır ne de sağlık ve güvenlik yönünden yeteri kadar incelenmektedir! Kıbrıs Türkü kaliteli ürün isteyip kaliteli yaşamak istediğine göre bunun da gereği yapılmalı, eğer gerçekten de güneye yönelen alışverişin nedeni bu ise gerekirse ucuz ve adi diye nitelendirilen malların adaya girişi derhal yasaklanmalıdır… … Söz kaliteden açılmışken, önce ki gün Cumhuriyet Meclisi’nde ortaya çıkan tablodan da bahsetmek şart olmuştur! UBP’nin boykotu kaldırarak Meclis çalışmalarına girme kararıyla birlikte ilk günkü yaşananlar ve sarf edilen sözleri kabul etmek mümkün değildir… Gönül isterdi ki böyle söylemler hiç yapılmamış olsaydı! Çünkü tam bir kalite düşüklüğü yaşanan Meclis’te sokakta ki vatandaş da bunu garipsemiş ve kabul edilemez olarak yorumlamıştır. Zaten son yıllarda siyasette ki çürüme ve siyasilerin vatandaşa istenilen hizmetleri verememiş olması da siyasete karşı ilgisizliği ve güveni zedelemişken, bir de böyle bir çirkin tablo ile göz önüne çıkmak, bu zedelenme sürecini torpiller niteliktedir! Her biri ayrı ayrı çok saygın insanlar olarak bilinen ama Meclis’de bunun tam tersi hareket eden vekillerimiz umarız ki önümüzde ki oturumlarda kendilerine muhalefet yapmak için daha seviyeli eylem biçimleri seçerler! Aksi halde eleştirmek için dozu arttıranlar, eleştirdikleri kişiler gözünde ‘mağdur’ konumunda kalacakları için bu da kendilerine bir tepki olarak dönecektir… Bu halk sadece kaliteli ürünlere değil ayrıca kaliteli yönetici ve vekillere de layık olan bir halktır… Kıssadan Hisse Bir ressamdan hayat dersi… Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, haktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş. Öğrenci bir kaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpı işaretleri ile dopdolu olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam öğrencisine, üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez resmin yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam, öğrencisine şöyle demiş; “İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanla dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, senin ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.” Eleştirmek kolay ama üretebilmek zordur. Yıkmak, yaralamak için eleştirmek aciz ve beceriksiz insanların işidir. Günün Fıkrası Bir arada… Yaşamı boyunca sekiz kez evlenmiş harika bir kadındı. Cenazesi kaldırılırken yakın dostlarından birisi - Evet, nihayet bir araya geldiler. Diğer kadın şaşkınlıkla arkadaşının yüzü baktı ve - Bir araya mı ? Hangisiyle ? - Ben kocalarını kastetmiyordum. Bacaklarından söz ediyordum. [email protected]