Şimdi söyleyeceklerimi yuttum, Yüreğim konuşsun harf harf… Ey dudaklarına sirayet etmiş sonları silemediğim, Sen beni yüreğimin cümlelerini sıvamış dudaklarımı “ suskunluğa” teyemmüm etmekle suçlamaktasın? Yoksa gözlerindeki hayat rengini yüreğimdeki ölümle süslenmekle mi itham etmektesin? Belki de beni çoktan gitti bilmektesin belki de başka yüreğin terini silmekte görmektesin. Beni nerde kimin huzurunda el pençe divan durmuş düşünsen de ben aynı yerdeyim. Suskunum ya, içindekileri okur gibiyim.. - “ Bir gün bitecekti…Bitti..Aç gelmiştin, sevgime doydun ve gittin…” Gitmedim..Bitmedim..Ölmedim ey sevgili… Ey avuçlarıma düşen tek dua, Ne çabuk unuttun gözlerinden izlediğim denizi? Ne çabuk bitirdin sana olan sevgimin büyüklüğünü..Ben sana dua genişliğindeki kadınım demişim…Bırakır mıyım seni, ölmedim daha..Ölemedim. Daha da ölmeyeceğim.. Daha da bitmeyeceğim.. Ey gökyüzünü gözlerinden kanatlandığım, Daha kaç nehir kuruyacak yüreğimin sensizliğinde.. Her sustuğumda daha kaç kez kıyameti yaşayacaksın yüreğinin debisinde.. Şimdi kelimelerin ucunda üşümekteyim.. Dokun bana gözlerinde ölsün ölüm… Sar beni yüreğinde büyüsün gülüm… Seni tanıdığımdan beri hiçbir zaman yolumu, yüzümü senden başka bir adrese çevirmedim. Adından başka hiçbir cümleye yataklık etmedim ben. Evet kabul ediyorum suskunluğa meyil etmiş yollarım oldu ama asla senden vazgeçmedim. Bir miktar umut, bir dirhem mutluluktu istediğim.. Sonra ıslak saçlarını ellerimi bir tarak misali kabul edip delice taramak… Sonra gözlerinden savrulmuş en sıcak gözyaşlarını gırtlağında yakalayabilmek.. Seni “ sona “ hazırlamak değil, yeni bir umuda koşturmak… Cebinde sakladığın kaybedilişleri reddetmek seni bende yaşatarak.. Siyah’a olan sevişlerini sana unutturup sana adın genişliğine denk gelen yedi rengi ispat etmek gözlerimde... Hatırlıyorum da “ sana inat gitmeyeceğim “ dediğin günleri… Ben de suskunluğumun yamalı haliyle haykırıyorum ki “seni çok seviyorum “… Nerde bilirsen bil beni.. Kimin yanında, kimin yamasına yüreğimi yama yaptığımı düşünsen de ... Ben bir sana verdiğim bir dua’nın kavgasındayım… Bilsen de bilmesen de… Kapattım tüm kilitleri üzerime… Tek sen varsın tutunduğum.. Tek sen mevcutsun bu yürekte… İster beni suskunluğun safında son görevimi yapmakta bil.. İster dua’ya durmuş yüreğimi, Bilsen de bilmesen de… Ben seninim dudaklarımdaki en büyük duam Ya sence? Akıl “Geleceğini düşün” derken Aşk “Ne geleceği? Ne zaman Azrail ile karşılaşacağını biliyor musun?” der. Akıl anlık mutlulukların sonu olmadığını bir düzen kurman gerektiğini söyler Aşk ise anı yaşaman için bastırır. Akıl kaybedeceklerini hesapla diyerek dikilir karşına Aşk ise gemileri yakman için ateşi tutuşturmaya kalkar eline. Akıl paran yoksa bu hayatta adam gibi yerin yok beni başına topla derken Aşk o aklı başından almak için pusuya yatmıştır bir yerlerde. Akıl sükûneti huzuru tavsiye ederken Aşk hemen devreye girer ve serüvensiz bir hayatı otların da yaşadığını fısıldar kulağına. Akıl zararlı alışkanlıklardan uzak durmayı tutkuları denetim altına almayı öğütlerken Aşk bu dünyada Akıllı insanların değil tutkularıyla yaşayanların arkalarında izler bıraktığına yemin üstüne yemin eder. Akıl yaşının adamı ol diye gözlerini kısıp kaşlarını çatarken Aşk içindeki çocuğu sakın ola öldürme diye öğüt üstüne öğüt verir. Akıl içinde yaşadığın toplumun hiç değilse genel olarak normlarını kabul et derken Aşk tam bir başkaldırıya çağırır. Akıl sayısız tehlikeyi sıralayarak kendini korumanı önerirken Aşk ruhunu bile çırılçıplak soymanı ister. Ve sen ya aklı seçersin ya da aşkı... Seçim senin....