Cumhurbaşkanı Talat ile birlikte müzakere sürecini en iyi bilen iki isim var; Birisi özel temsilci Özdil Nami, diğeri sözcü Hasan Erçakıca. Biri Talat’ın sağ kolu ise, diğeri sol kolu. En özel ve gizli bilgileri onlar biliyor, müzakere sürecinde büyük emek sergiliyorlar. İkisi de sevdiğimiz saydığımız ve güvendiğimiz isimlerdir. Her ne kadar siyasi çizgilerimizde farklılıklar olsa da, onları karşı fikirlere saygı duyan, seviyeli ve güvenilir insanlar olarak tanıdık yıllardır. Dün sabah Kanal T’de Özdil Nami ile öğlen de Radyo Vatan’da Hasan Erçakıca ile program yaptık. Bu yazıyı yazmadan önce geçmişten günümüze kadar Kıbrıs konusunda yaşanan gelişmeleri bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirirken, bu iki değerli isim de dahil, yaşanan gelişmeler sonrasında artık en azından Rumların adada bir çözümden yana olmadıkları yönünde ki görüşün ağır bastığını gözlemledik. Ve bu iki isime çok rahatlıkla sayın Talat’ı da dahil edebiliriz. … BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon geldi görüşmelerini yaptı ve gitti. Gittikten sonra da her iki tarafın çözüm istencinin olduğunu ve çözümün Kıbrıslı Türkler ve Rumların istemesi halinde olabileceğine işaret etti. Bu açıklama bile BM’nin Kıbrıs sorununa bakış açısında hiç de adil olmadığının ve bundan sonra da olamayacağının en bariz göstergesiydi. Çünkü, başta Hristofyas olmak üzere bir çok Rum siyasi lider BM Genel Sekreteri’nin adaya gelişinden rahatsız olduklarını hiç çekinmeden belirtmişler ve tavırlarını da ortaya koymuşlardı. Yine KKTC’de önündeki belirsizliğin artık kalkmasını isteyen Kıbrıs Türkü sokaklara dökülüp Ban’a ‘hoş geldin’ diyerek sevincini ve çözüm istediğini ortaya koyarken, Güney’de bunun tam aksi olmuş, papazlar eşliğinde Rum gençleri ‘Go home Ban’ pankartlarıyla uzlaşmadan ne kadar uzak olduklarını kanıtlamışlardı. Ama, BM bir kez daha iki toplum arasında adil olmadığını göstermiş ve iki tarafı aynı kefeye koyarak hayal kırıklığı yaratmıştır. … Özel temsilci Özdil Nami de dünkü programımızda Hristofyas’ın ayak sürüdüğünü, masadan kaçmak için fırsat kolladığını söyledi. Yani buna göre biz hem Hristofyas’ı masaya çekmek için çalışacağız hem de müzakerelerin devamını sağlayacağız. Yine Hasan Erçakıca da belki de ilk kez ‘BM adil değil’ diyerek tepkisini bu sözlerle dile getirdi. Oysa müzakereler BM parametrelerinde devam ederken, BM yine bu konuda taraf olmuş ve çözüm isteyen ve istemeyeni aynı kefeye koyarak Kıbrıslı Türklere büyük bir haksızlık yapmıştı. Erçakıca, geçmişte söylemediği şeyleri de artık telaffuz etti. Müzakerelerin sonuçlanmamasından dolayı artık başka alternatiflerin de gündeme gelebileceğini belki de bu yolla Rumları çözüme zorlayabileceklerini ifade etti. Bize göre de Kıbrıs’ta artık bundan sonra çözüm, Rumlarla masaya oturularak değil, bir takım alternatifleri gündeme getirerek olabilir, zor bir ihtimal olsa da… Ve geçmişte, ‘çözüm hemen şimdi’ diyenlerin artık yeni alternatifleri de konuşmaya başlaması bizce olumlu bir gelişmedir.