Yine turizm...
Levent ÖZADAM
Bacasız sanayi olan turizm KKTC’nin tek ciddi gelir kaynağı…
Tanınmamış olmasına, ambargolarla dışlanmış, izolasyonlara tabi tutulmasına rağmen eğer bu ülkeye turist geliyorsa, demek ki burada insanları çeken bir şeyler muhakkak var!
Aslında gelmiş geçmiş hükümetler çok ciddi bir şekilde çalışsaydı ve Türkiye’de gerekli desteği tam manasıyla sağlasaydı, KKTC turizmi şimdiki durumundan çok daha iyi yerlerde olabilirdi…
24 Nisan’da Rumların ‘hayır’ demesiyle birlikte, KKTC için de umutlar daha da yeşermeye başladı!
Dünya KKTC’yi tanımasa da, dış ülkelerin ülkemize bakış açılarında önemli oranda olumlu değişiklikler söz konusu!
Gelin görün ki, ülkemizdeki hantal bürokrasi sistemi hem turizmin önünde büyük bir engel teşkil ederken, hem de turizm yatırımcılarını çileden çıkarmaya yetiyor!
Oysa KKTC artık büyük düşünmek zorunda ve ülkemizin tek kurtuluşu olan turizmin önünün açılması için ulusal seferberlik ilan edilmelidir!
Güney Kıbrıs’ın artık tamamen beton yığınlarıyla dolu olması, eğer iyi kullanılırsa KKTC’nin turizm yönünden büyük aşamalar kaydetmesini sağlayabilir!
Ama bu elbette ki turizmin önündeki bürokratik engellerin kaldırılmasıyla mümkün olabilecektir!
Liman işi ile uğraşan büyük bir şirketin yöneticisi olan bir dostumuzla uzun bir sohbet gerçekleştirdik.
Liman işinin yanı sıra tam üç yıldır da turizmde yatırımlar yapmak için, çalmadık kapı gitmedik makam bırakmamışlar!
Ama gelinen aşamada üç yıllık mücadele sonuçlanmamış ve bürokrasi onların turizm dalında yatırım yapmalarını hep engellemiş!
Türkiyeli büyük bir turizm şirketi ile ortak olarak Akdeniz köyü bölgesinde arazi tahsisi yapılmış, DPÖ aşamasına kadar getirilmiş ama üç adet 18 delikli golf alanı, iki büyük otel ve spor komplekslerini kapsayan çok büyük bir proje orman alanlarıyla ilgi bir mevzuata takıldığı için beklemeye alınmış!
Bu büyük yatırıma izin verilir mi verilirse çok geç mi kalınır bilinmez ama Rumların bile gözü üzerimizde ve bizde gerçekleştirilen her turizm projesinin hayata geçirilmesi onlara soğuk terler döktürüyor!
Özellikle KKTC’nin bakir bölgeleri Rum turizmi için en büyük tehlike ama biz ne yazık ki şimdiye kadar bu özelliğimizi yeterince kullanamamışız!
Turizm sayesinde çok büyük aşamalar kaydeden ve bunun refah seviyelerinin yükselmesini başaran Rumların AB üyeliğinden sonraki ilk hedefi haftalık 300 dolarlık turistten, 3 bin dolarlık turiste ulaşmak ve turizmdeki en üst sıraya çıkmak!
Yani adamlar ada ekonomilerinin kısıtlı olması nedeniyle tamamen turizme yönelmişler ve geleceklerini turizme endeksleyerek büyük başarılara imza atmışlar!
Biz ise daha bürokrasi ile uğraşmakta, Türkiyeli turizmciyi bile gerektiği kadar KKTC’ye yönlendirememekte, kısaca turizm konusunda yeteri kadar büyük düşünememekteyiz!
Turizmde başarı, büyük düşünmekte, ileriyi görmekte ve iyi pazarlama yapmaktan geçer!
KKTC’nin turist çekmek için her türlü doğal yapı ve tarihe sahip çok ender ülkeler arasında yer almaktadır!
Ancak ne var ki biz turizmin geleceğini sadece kumara gelecek insanlarda görmekte, bölgemizin bize verdiği nimetlerden faydalanmayarak, yatırım yapmak isteyenlere inanılmaz bürokratik engeller koyarak onları isyan ettirmekteyiz!
Bir başka konu ise tarihi yerlerimizin yabancı turistlere ayrı fiyat, yerliye ayrı fiyat uygulayarak gezdirme gafletidir!
Turistten alınacak üç-beş kuruş turizmimize hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, çifte standartla yabancı turist kendini kazıklanmış gibi hissetmekte, bir kez ziyaret ettiği yere ikinci kez gitmemektedir!
Tüm tarihi yerleri, açık olma saatlerini de uzatarak tüm turistlerin ücretsiz gezmelerini sağlasak çok şey mi kaybederiz sanki?
Belki bu kayıp günde sadece birkaç yüz milyon lira olur ama bir de bu turistin ülke geneline getirisini düşünmek, yeni turistlerin ülkemize gelmesini sağlamak gibi geleceğe yönelik planlar yapmak daha doğru olmaz mı?
KKTC daha yeni yeni filizleniyor ve bu aşamada hiçbir fedakârlıktan kaçmamak gerek!
Yorumlar