Her yılın 1 Ocak gününü, özlemle beklerim. Zira o gün, Viyana Filarmoni Orkestrasının, her yıl ünlü bir şefin yönetiminde yeni yıl konseri icra edilir. Viyana, Paris, Roma, Moskova, Prag, Minsk, Berlin, Londra, Avrupa’nın başlıca sanat ve kültür merkezleridir. Sadece insanı mest eden müzik, opera, bale performansları değil, bunların icra edildiği, sanat mekânları da önemlidir. Yukarıda saydığım şehirlerin sanat mekânlarını gördüm ve hayran kaldım. Yeni yıl konserinin icra edildiği Viyana Operası, Gülden Hall salonunda, insanı büyüleyen bir atmosfer vardır. Orada klasik müzik dinlemek, başlı başına erişilmez olaydır. Avrupa konseyinde görev yaparken, Strazburg’a gidişte veya Türkiye’ye dönüşte, seyahatimi Viyana üzerinden yapar, daha önce bilgi sahibi olduğum repertuara göre, klasik müzik konseri veya opera bale izlerdim. Adeta ruhum yenilenerek, seyahate devam ederdim. Bu ziyaretlerimin bazısında, operayı çok seven Milletvekili arkadaşım Sn. Erkut Şenbaş da bana eşlik ederdi. Yeni yıl konserinin icra edildiği Viyana Opera binasına, o gün davetiye bularak girebilmek oldukça güçtür. Devlet erkânı, kordiplomatik, sanat çevreleriyle, halktan da özel davetliler izleyebilirler. Herkes en güzel kıyafetlerini giyerek, muhteşem konser salonunda hazır bulunur. Bu kez, yeni yıl konserini, dünya çapında bir şef olan ve 85 yaşını doldurmuş bulunan Maestro George Pretre yönetmiştir ve konser 72 ülkede televizyonda yayınlanarak, 50 milyon izleyiciye ulaşmıştır. Viyana Filarmoni Orkestrasının yeni yıl konserleri 1941 yılından beri fasılasız devam etmektedir. Bizde de, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, başta yeni yıl konseri olmak üzere önemli kişilikler ve günler anısına, konserler tertiplerdi. Örneğin: Aralık ayında İsmet İnönü’nün anısına, Nisan’da da bahar konseri gibi dünyaca ünlü şeflerin ve virtüözlerin yer aldığı konserleri, huşu içinde izlerdik. Bu konserler arasında en önemlisi yeni yıl konseriydi. Yeni yıl konserinde, orkestranın bulunduğu sahne kırmızı yeşil yılbaşı çiçekleri ile bezenir, orkestra, devlet balesi sanatçılarının da sergilediği, bale performansı ile çok anlamlı konser verirdi. Bu konserlerde, ben kendimden öyle geçerdim ki, bir süre, dışarıya çıkınca etrafı yadırgar, arabamın içinde eve doğru giderken, müzik setinden konserin devamı mahiyetinde klasik CD’ler dinlerdim. Sanıyorum, bu yıl TRT’nin de yayınladığı, Viyana operasının muhteşem binasını bizim kültür ve sanatla ilgili olması gereken zatı muhteremler de görmüşlerdir. Kökü, tarihin derinliklerine giden, Avrupa Medeniyetinin simgesi olan şehirlerde, çok sayıda tarihi eserler mevcuttur. Bizde de, Türk Osmanlı İmparatorluğu olarak, önemli tarihi zenginlikler bulunmaktadır. Ama bugün Viyana’da yeni yıl konserinin icra edildiği yer gibi, bir sanat merkezimiz bulunmamaktadır. Bu üzüntü verici bir hadisedir. 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’da, Viyana Opera Binasına benzeyen, bir kültür sanat merkezi yoktur. Oysa olmalıydı. İşin daha acısı, gerçekten dünya çapında bir sanat topluluğu olan, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, tam iki yıldır AKM kaderine terk edildiği için, göçebe şeklinde oradan oraya gitmektedir ve eskiden olduğu gibi düzenli konserler vermekten mahrum bırakılmıştır. Bu duruma, klasik müzik severler çok üzülmektedirler. Buna yetkililerin hakları yoktur. Ama yetkililer, kıllarını bile kıpırdatmamaktadırlar. Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yıkılmış ve yerine İstanbul Kongre Merkezi yapılmıştır. Dünya Bankası ve İMF toplantıları orada yapılmıştır. Yeni kongre binasını beğendiğimi ifade etmiş ve 330 milyon dolar harcanarak yapılan bu bina için, yetkililere tebriklerimi sunmuştum. Ancak 2010 Kültür Başkenti olan İstanbul’da, sanat merkezlerine büyük ihtiyaç varken, neden bu kongre merkezi salonları kullanılamaz, anlayamıyorum! Devlet tiyatrosu, tütün depolarında ve alışveriş merkezlerinde güç bela oynuyor. Şehir tiyatrosunun da durumu öyledir. Bu yeni yapılan Muhsin Ertuğrul Kongre Merkezi içinde birçok salonlar vardır. Örneğin: Büyük salon derhal İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasına tahsis edilmelidir. Zaten Cuma gecesi ve Cumartesi günleri saat 11’de kullanılacaktır. Evet belki ülkemizin halledilecek bunca meselesi varken, sanat ve kültürle mi uğraşacağız, diyenler çıkabilir. Bunlara, Büyük Atatürk’ün şu sözleriyle cevap vermek isterim: “Sanata ve Sanatçıya önem vermeyen toplumların, hayat damarları kurumuş demektir.” Allah kısmet ederse, gelecek yıl ki, Viyana yeni yıl konserini daha şimdiden iple çekiyorum.