Türkiye’de gündem öyle hızlı ki, olup bitenleri takip etmekte ve bunları anlamakta bir hayli zorlanıyoruz. Kaset, komplo, kurultay derken, Kılıçdaroğlu ile birlikte yeni CHP dönemi başlamış oldu. Peş peşe gelişen bu hızlı olaylardan sonra “sahnede bir oyun mu var?” sorusu akla gelmiyor değildir. İlk defa kabuğunun dışına taşan, komşuları ile bütünleşmeye çalışan, dünya siyasetinde ağırlığını hissettirmeye başlayan Türkiye’ye karşı sanki birileri düğmeye basmış gibi geliyor bana. Davos öncesine ve sonrasına bakıldığında, Türkiye’nin İslami ülkelerle hızlı gelişen çok yönlü ilişkileri göz önüne alındığında kuşkularımız biraz daha artıyor. Saygı duyduğum Kılıçdaroğlu tek aday olarak girdiği Kurultay’dan 1189 delegenin oy’u ile CHP için sadece bir Genel Başkan değil, aynı zamanda solun umut kaynağı oldu. Klasik sol’un bir anlamda bittiği dünyada CHP gibi bir partiyi iktidara taşımak zannedildiği kadar kolay ve basit bir iş değildir. Bu vesile ile her şeyden önce umudun ömürden önce tükenmeyeceğini ispatlamak zorunda olan Kılıçdaroğlu’nun popülist söylem ve politikalardan ivedilikle kaçınması şarttır. İşsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu ve her türlü olumsuzluğu sonlandıracağını söyleyen, uçan kuşlara bile vaatlerde bulunan liderlerin, baraj altında kaldığı Türkiye’de popülist söylemlerin fazla bir şey kazandırmadığı bilinen bir gerçektir. Avrupa soluna dönüp baktığımızda, mucize çözümler değil, gerçekçi çözümler, real projeler konuşulup tartışılıyor. Elbette ki bugünkü duruşu ile solculuğu tartışılan yorgun bir partinin yeni bir rüzgâra, yeni bir nefese ve yeni söylemlere ihtiyacı vardır. Ama Türkiye’nin de Başbakanlığa layık, entelektüel, donanımlı ve her şeyden önce ne konuştuğunu iyi bilen bir muhalefet liderine ihtiyaç duyduğu gerçeği ortadadır. Çiçeği burnunda Sayın Kılıçdaroğlu’nun Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına ‘Recep’ diye hitap etmesi -affınıza sığınarak söylüyorum- son derece yanlış ve yakışıksızdır. Ülke, aklı başında, üslubu yerinde iktidar ve muhalefetin özlemini çekmektedir. Eğer solda yeni bir dönem başlayacaksa bazı şeylerin masaya yatırılması ve gözden geçirilmesi gerekir. Sol geçmiş seçimleri iktidara yüklenmediğinden dolayı, daha fazla hakaret etmediğinden dolayı, daha çok vaatlerde bulunmadığından dolayı kaybetmemiştir. Sol, International yapı içinde varlık gösteremediğinden, fikir, proje ve vizyon geliştiremediğinden dolayı kaybetmiştir. Bugünlerde CHP`de hafif bir değişimin başladığını ve bu değişim rüzgârının birazda kasetle irtibatlı olduğunu düşünüyorum. Bazı değerler dikkate alınmadıkça, eğri ile doğru okunmadıkça ve seviyesiz siyaset devam ettikçe “ha Hasan Kel, ha Kel Hasan” misalinde olduğu gibi sol’da fazla bir şey değişmeyecektir. Umarım sol biran önce kendine gelir ve hayat alanını zehirleyen bazı söylem ve eylemlerden vazgeçer.