Türkiye`de gündem öyle hızlı ki” gelişmeleri takip ederken ” birçok önemli şeyin farkında olamıyoruz. Meclis boykotu, PKK`nin asker kaçırması, yürekleri yakan şehit cenazeleri, DTK`nin sözde kongresi ve adına demokratik özerlik dedikleri yıllar öncesine ait maraz ürünü berbat bir salata. Her şey öyle karışık ki kamuoyunun büyük bir bölümü düşünmekte, tartmakta ve doğruyu bulmakta zorlanıyor. Şimdi bir yandan bu sakat ve ruhsuz doğan özerklik açıklamasını ciddiye alıp kıyamet koparanlar” diğer yandan ” misyonu kin, nefret ve yalan üretmek olan ekran Profesörü sözde bazı entelektüelin zırvalaması. Sinirler bir hayli gerildi, kimsede yutkunacak hal kalmadı. Neymiş, 25 kasım 1921 günü Bitlis, Mardin ve Diyarbakır önderlerinden oluşan bir heyet Kürt Halil başkanlığında” özerkliğinin ana maddelerini görüşmek için ” Gazi Mustafa Kemal ile Ankara’da bir araya gelmiş ve anlaşmışlar. Kim söylüyor bunu? Fransız devlet arşivinde çalışan yıldız soyadlı bir PKK sempatizanı. Neymis, İngiliz Robert Olson diyor ki” 10 Şubat 1922 günü TBMM Kürt Özerkliği ile ilgili 18 Maddelik bir taslak görüşülmüşmüş. Peki bunun belgesi var mı?. Eee, yok ama İstanbul İngiliz komiserliğinin Lord Curzon`a gönderdiği bir telgraf var, her şey burada yazılı. Robert Olson denilen bu adam` 1880 – 1925 arası Kürt hareketi ile ilgili bir çalışma yapmış ve texas üniversitesi işbirliği ile bu çalışması yayınlanmıştır. İddia ile ilgili bölümün bir yerinde 65 mebusun, bir diğer yerinde 64 mebusun ret oyu verdiğini yazıyor. Anlaşılacağı gibi mavi kitap tayfasına ait olan bu adamın bugüne kadar kanıtlanmış bilimsel bir çalışması yoktur. Kitabin son sayfasında yer alan 371/7781 çıkış numaralı faks” her şeyden önce ” bir hayal ürünüdür. Çünkü Osmanlı arşivlerine bakıldığında ( Osmanlı arşivinin büyük bir bölümü Bulgaristan’da kalmıştır) 1922 faks çıkış numaraları FO 14 ile başlamaktadırlar. Ayrıca 10 Şubat 1922 TBMM`sinde herhangi bir çalışmanın yapıldığını gösteren tek bir bulgu-belge yoktur. Çünkü o gün meclis kapalıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse” bu tür iddiaları ortaya atanların” tarih, bilgi ve belge ile uzaktan yakından hiç bir ilgisi yoktur. Bunlar Kürt dostu, Kürt aydını filan da değillerdir. Maksatları suyu bulandırmak, ortalığı germektir. Kimse kusura bakmasın ama PKK çizgisinde ve zaman zaman şiddetle siyaset yapmaya çalışan BDP zihniyeti hangi çatı altında toplanırsa toplansın” meşru bir yapının içinde yer alması” çok zor olacaktır. Çünkü şiddeti meşrulaştırmaya çalışmak başka bir şey, demokratik hukuk zemininde hak aramak başka bir şey. Kalkmışlar” PKK terör örgütü değildir” diyorlar. Peki, silahlı eylem yapanlara hangi sıfatı uygun görelim? Teröre terör, Teröriste terörist diyemediğimiz bir noktaya gelmişsek bunda şüphesiz ki sorumsuz medyamızın büyük payı vardır.. Tıpkı 13 Askerimizin şehit düştüğü o olay yerinin görüntülerini dünyaya servis yaparak canilere hizmet ettikleri gibi…Bunları kınıyor ve lanetliyorum..