Vicdanlar insanların içindeki mahkemelerdir. Çoğu kez kararlarımız bu mahkemeden geçer. Şimdi size biraz benim içimdeki mahkemeden bahsedeceğim. Bildiğiniz gibi Türkiye’de Zekâ Vakfından tutun da Ulusal Politika Vakfına kadar birçok alanda hizmet veren kuruluşlar vardır. Bunlardan biride merkezi Almanya’da bulunan Heinrich Böll Stiftung (Vakfının) Türkiye şubesi (Heinrich Böll Stiftung) derneğidir. Ne iş yapar, neyin peşinde koşar, kim ve kimlerin hizmeti için çalışır?. İşte işin burası merak konusudur. Daha önce misyonerlik faaliyetleri ile suçlanan bu zengin vakıf aynı zamanda Hrant Dink Vakfının kurucusu ve yönlendiricisidir. Bizim bu Hrant Dink Vakfı nefret söylemleri ile ilgili bir takip merkezi kurmuş ve tüm bürokrat, sanatçı, yazarların nefret söylemlerini bir rapor haline getirerek, Avrupa konseyinin 2011 el kitabına yayınlatmış. Liste oldukça uzun, Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü savunan herkes bu listede yer almış. Ünlü bir köşe yazarımız “Ermeni az mı yaptı?” sorusundan dolayı listenin başına konuvermiş. Fakat ne ilginçtir ki, Ermeni Heavy Grubunun “Kutsal Dağlar” isimli şarkısına çekilen klipte Türkler ağır şekilde aşağılanıyor, soykırım mimari olarak gösteriliyorlar ama Erivan kriterlerine göre çalışan bu sözde saygın vakıf ve kiraladığı o beyinler işin bu tarafını görmek, bilmek istemiyorlar.. Aynı Vakıf AIHM’sinin suikast sonucu hayatını kaybeden Hrant Dink davasında Türkiye’yi 133 bin avro ödemeye mahkum etmesini, büyük bir zafer olarak dünya`ya duyurmayı da ihmal etmemiş. Neymiş? Türkiye suçluymuş, çünkü Hrant Dink’in can güvenliğini sağlayamamış. Kökeni, kişiliği, inancı ne olursa olsun, cana yönelik her türlü eylemi lanetleyen insanlar olarak, Türkiye`yi yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında mahkum eden AIHM’e ve bu kararı zafer olarak yorumlayan Heinrich Böll Vakfına soruyoruz: Avrupa başkentlerinde Ermeni teröristlerce hunharca öldürülen 43 diplomatımızın yaşam hakkı yok muydu? Onların suçu neydi? Onların can güvenliğinden kimler sorumluydu?.. Aynı mahkemenin önüne gelen o davalarda Avrupalıları kim akladı? Biraz insaf, biraz vicdan! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu böyle?. Doğrusu, bunların arasında kurulan ilişkiler öyle sıradan ilişkiler filan değil. ABD ve Avrupa, Türkiye karşıtı kampanyalara yılda 1,4 Milyar dolar para harcıyor. Ve hatta daha önce yazdığım gibi dünyayı meşgul eden asılsız Ermeni iddialarının baş aktörü Fransa’nın desteği ile bu işi düzenli yürüten şirketler bile devreye sokulmuştur. Heinrich Böll Vakfı, Alman Parlamentosu’nda grubu bulunan yeşiller partisinin bir yan kuruluşudur ve politik eğitim fonu tarafından finanse edilmektedir. Kendisine ait çeşitli yayın kuruluşları vardır ve geçen yıl yayınladığı 19.04.2010 tarihli bir makalede şöyle diyorlar: Ermeni soykırımını Avrupa kabul etti, mahkemeler tescil etti. Biz hala neyi bekliyoruz?.. Peki, hangi mahkeme, hangi belgeye dayanarak suçu tescil etti? Bu soruya cevap alamazsınız. Çünkü referans, sözde Türk aydınıdır.. Peki, kim bu aydınlar? Türk vatanseverine, Türk milliyetçisine, Türk bilgesine her kim hakaretler yapıyorsa, her kim sabah, öğlen küfürler yağdırıyorsa o kişi Avrupalı için aydın ve ileri görüşlü kişidir. Zaman içinde mükafatlandırılacak ve mutlaka bunların bir ödülüne layık görülecektir.. Hatırlayalım, Türklüğü aşağılamaktan dolayı Ekim 2005 yılında 6 ay cezaya çarptırılan kişinin adı daha sonra Nobel barış ödülü için ortalıklarda dolaşmadı mı? Bu ismi öneren Heinrich Böll Vakfı değil miydi?... Şimdi varın kraldan çok kralcı geçinen bunların dürüstlüğünü siz düşünün. Türkiye’yi küçük düşürmek, batıya karşı suçlu göstermek, her fırsatta başına çorap örmek için var güçleriyle uğraşan bu adamların küçük bir macerası ile yazımı bitireyim. İstanbul Polisi ihbar üzerine bir Vakıfta inceleme yaparken, ülke dışından oraya yeni gelmiş 7 Almanı tespit eder… Polis, “Bunların burada ne işi var?” sorusuna aldığı cevap pek şaşırtıcı değil “Bunlar askerlik için vicdanı retçiler, manevi destek için geldiler”....