Devletin birinci görevi, fertlerinin can ve mal güvenliğini temin etmek, toplumu refah düzeyine ulaştırmaktır. Vatandaşlar, ülkelerinde, yarınlarından emin, can ve mal güvenliğine sahip, gelişmiş ülke insanca yaşam kriterlerine malik olarak yaşamalıdırlar. Allah’ın verdiği ömrü, gene Yüce Allah takdir eder, geri alır... Yaşam hakkı kutsaldır, ilk önceliktir. Ülkeyi yönetmek için, meydanlara çıkıp, iktidara talip olanlar, vatandaşların, yaşama haklarını sağlayamıyorlarsa, hemen görevlerini terk etmelidirler. Ordu’da, bale eğitimi öğrencisi, gencecik kızımızın alçak, psikopat, cani yaratık tarafından öldürülmesi yürekleri dağlamıştır. Tüm ülkede halkımızı, infiale sevk etmiştir. İnsanlar, sokaklarda yürüyemeyecekler mi?... Devlet nerede?!... Kadınların, sokağa çıkma hakları yok mu?!... Ancak hiç merak etmeyiniz, bu olay da, diğer yüzlerce, bilhassa kadın cinayetleri gibi unutulacaktır. Ateş ne yazık ki düştüğü yeri yakıyor... Bu cani katil, hapishaneden firar ediyor, cinayetten sonar “Canım, insan öldürmek istedi, öldürdüm, yakalanmasaydım, daha başkalarını da öldürecektim” diyor.. Daha sonra deli numarası yapıyor, Hakime “Beni bırakırsanız, devamlı öldüreceğim” diyebiliyor. Toplum için tehlike saçan, bu tipler nasıl dışarı çıkabiliyor. Firar ediyor, hapishanelerde güvenlik bu kadar mı etkisiz... Bu olayda, birinci sorumluluk Adalet ve İçişleri Bakanlarına aittir. Hadiseye, gereken ehemmiyeti vermiyorlar, hele hele birinci sorumlu Adalet Bakanı, kendisi şikayet ediyor. Yahu, sen, şikayet değil, çözüm makamısın... Bu umursamazlık sürdüğü sürece, vatandaşlar, can ve mal güvenliğinden endişeli olacaklardır.
Geçenlerde bir etkinlik nedeniyle, gece, Beyoğlu-Taksim civarından geçiyordum. Geceleri, oradan geçmek, bir yere gitmek, büyük cesaret işidir. Her an bıçaklanıp, öldürülebilirsiniz. Daha yakınlarda, İTÜ talebesi bir genci öldürmediler mi?... Kavşaklar, ellerinde, fırçalarla, arabalara saldıran her an suç işlemeye meyilli, tinerci, uyuşturucu almış, yaratıklarla dolu, sizi her an öldürebilirler, para vermezseniz, arabanıza hasar veriyorlar. Devlet, Valiler, Kaymakamlar, Emniyet Teşkilatı önleyemiyor.. Zaten giderek artın, ağırlaşan ekonomik koşullar sebebiyle, sokaklar “Açım” diyerek, para dilenen insanlarla dolu. Bunların bazıları Suriyeliler. Sen bunları Türkiye’ye getirdin, şimdi de dilendiriyorsun.
Türkiye ilginç bir ülke. Herkes para, maaş artışı istiyor. Çalışmadan yaşamak, erkenden emekli olmak istiyor. Dünyanın medeni ülkelerinde 65 yaşından önce emeklilik yoktur. Bakıyorum, hiç kimse görevini, bihakkın yapmıyor. Toplum cinnet geçiriyor. Bir çok insan silah taşıyor, silah taşımanın, silah almanın böylesine kolay olduğu, dünyada başka bir ülke yoktur. Yahu, Devlet, Valiler, silah verebiliyorlar. Daha ne diyeyim... Sade vatandaş mağdur, muzdarip.. İnsanlarımız, işten gece evlerine gelince “Oh çok şükür, sağ salim eve geldim” diyorlar. Darp edilmemelerine, öldürülmemelerine şükrediyorlar. Belli bir yaşa geldik, ben Türkiye’nin böylesine kötü yönetildiğine hiç şahit olmadım. Tekrar ediyorum, vatandaşa yaşama hakkı güvencesi sağlayın. Cezalar, yaptırımlar yeterli değilse, caydırıcı değilse, etkin yasalar getirin, yürürlüğe koyun. Bu hususa, trafik terörü de dahil edilmelidir. Devlet olarak, masum, günahsız insanların vahşice katledilmelerine nasıl seyirci kalıyorsunuz. Avrupa Birliği istedi diye, idam cezasını kaldırdık. Avrupa Birliği’ne girdik mi?... TBMM, bu konu üzerinde, öncelikli olarak durmalıdır. Giderek ağırlaşan, cinayet, asayiş olayları nedeniyle, Türkiye’nin gündeminde yeni bir af olmamalıdır. Tam tersine, yaptırımlar, ağırlaştırılmalıdır. Tekrar ediyorum, Ordu Ceren cinayeti de bir süre sonra unutulacak. Tıpkı diğer unutulan cinayetler gibi.. Devlet birincil görevini yapmalı, vatandaşlarına yaşam hakkı sağlamalıdır...