Önce Cumhurbaşkanlığı bisiklet turu dediler, tüm yolları kapattılar. Trafik felç… Kimse bir yerden bir yere gidemedi… Bu sefer üç gün sonra 1 Mayıs diye tekrar İstanbul felç oldu. Zaten var olmayan ulaşım, bir yerden bir yere gidebilme şansı yok oldu. Zavallı turistler Taksim’de, Beyoğlu’nda, Karaköy’de dehşet içinde kaldılar. Bir tanesi sanki nasıl bir ülkeye geldim diye, The Marmara Otelin önünde, ne yapacağını şaşırmış durumda ağlıyor. Hastalar hastanelere gidemedi, cenaze sahipleri, cenazelerini defnedemedi, tam anlamıyla ilkel bir ülke görüntüsü.
Bakın! Bu şehrin zaten alt yapısı, ulaşım ve trafiği bitmiş durumda. Yarım yamalak metrosu, göstermelik deniz ulaşımı, iptidai otobüs sistemi, mevcut yolları daraltarak trafiği daha da sıkışık hale getirerek yapılan metrobüs bu kadar yetersizlik varken, hayatı felç ediyorsun. Ne Cumhurbaşkanlığı turu, ne uluslararası toplantı ne de kutlama yapmayın. Yaparsanız işte böyle rezaletler yaşanır. Artık görün ve anlayın. Sonra çıkıp, “efendim biz dünya finans merkezi olacağız, biz olimpiyatları alacağız” diye iddialı laflar edersiniz ve neticede rezil olursunuz.
Yıllarca yurtdışında, İngiltere’de ve Amerika’da yaşadım. Hiçbir zaman böyle olaylara, trafiğin felç olmasına, şehirlerin sessizliğe bürünmesine rastlamadım. İsteyen, devletin gösterdiği yerde törenini, kutlamasını, nümayişini yapsın, istediğini söylesin, hatta sövsün, saysın. Polis sadece arbede çıkmasını, tarafların birbirlerine girmesini, ama en önemlisi bu işlerle ilgisi olmayan diğer vatandaşların kılına halel gelmesini önlemek için orada bulunur ve tedbir alır. Gerekirse kendi yöntemlerini kullanarak, kanunsuzlukları önler. O kibar, centilmen denilen İngiliz polisi, Amerikan Polisi kanunların çiğnendiği aşamada, en gaddar polis olur. Çünkü orada devlet vardır, bu işlerle ilgisi olmayan vatandaşların hakları vardır.
Şimdi işin doğrusunu söyleyelim, benim işim Taksim – Beyoğlu bölgesindedir. Taksim’in altı üstüne gelmiş durumda, bu durumdan da en çok ben şikayetçiyim. Büroma gelebilmek için, bazen ta Aksaray’dan ters istikametten geliyorum. Gerçekten Taksim bana göre miting ve toplantı yapmak için, hele hele şuanda hiç uygun değil. Bu durumu bütün insanlarda görüyor. Peki bu ısrar acaba niye?... Bir başka olay da şu, siz sanıyor musunuz ki 1 Mayıs ile ilgili kararları İstanbul Valisi, hatta İçişleri Bakanı kendileri resen alabiliyorlar? Türkiye’de hemen hemen her işi bilen, her işe ben karışırım diyen, milletin içeceğini, giyeceğini tespit eden, kendisine sorulmadan hiçbir işin yapılmadığını birisi bu kararı alıyor! Ancak, bu kaçıncı defadır ki, 1 Mayıs bayram olarak değil, böyle üzücü görüntülerle bitiyor. O vatan evladı polislerimize taş atan, bilye atan, ağzı yüzü kırmızı maskeli kişilerin işçi bayramıyla ne alakası var? Bunları sendikalar görmüyor mu? Emirlere itaat ederek, görevlerini yapmaya çalışan fedakar polislerimizin de anaları, babaları, aileleri, çocukları var. Onlara yazık değil mi? Bakın 22 tanesi yaralı ve 3 tanesi ağır yaralı.
Bunlar benim gördüklerim ve dile  getirdiklerim.
Bir zamanlar adı doğrucu Davut’a çıkmış Mehmet Turgut isminde bir Bakanımız vardı. Bildiği, inandığı herşeyi savunur ve karşısında Başbakan’da olsa, en ağır tenkitleri direk yüzüne söylerdi. Bizim bu yazı da ona benzedi.