"Türkiye, maalesef 2007'nin ilk 7 ayında 91, son bir ayda 42 şehit vermiştir. Sadece son 15 günde 14 korucu, Şırnak'ta 14 asker ve Hakkari Dağlıca'da 13 asker, Tunceli'de 4 asker şehit vermiş olup, 8 asker de kayıptır!". Bunları CHP adına konuşan Sn. Onur Öymen söylüyor. Esasen akıbeti şu anda meçhul olan 8 kayıp asker hakkında da tatminkâr bir açıklama yoktur. Sn. Öymen devam ediyor; "Son 7 yılda terörde şehit sayısı ABD'deki 11 Eylül terör harekâtından 12 kat fazladır." Bu sözleri hayret ve esef içinde izliyorum. Bu kişiler, 1 Mart Tezkeresi'nin TBMM'den geçmesini önleyen, sabote eden, tezkerenin geçmemesi için belli odaklarca etki altında tutulan AKP'li milletvekilleri ile aynı istikamette, yani ret oyu veren milletvekilleridir. Onların (CHP'nin) tezi; "Efendim Türkiye Irak'la ilgilenmesin, kayıp vermesin, Amerikan askerleri de Türkiye üzerinden Irak'a girmesin." Şimdi kendileri söylüyorlar, Türkiye Irak'a girmemesine rağmen, 11 Eylül'ün 12 katı kayıp (şehit) vermiş. Oysa tezkere kabul edilseydi, Türkiye, ABD ile birlikte Kuzey Irak'ı kontrol altına alıp, Barzani, PKK yuvalarını yok etseydi, hepsinden önemlisi Kuzey Irak'ta bulunan 3 milyonu aşkın Türk kardeşlerimiz ile kucaklaşsa idi, inanın bu kadar şehit verilmezdi. Siyasete giren insanların, politika yapmalarını, olayları kendi görüşlerine göre yorumlamalarını anlarım. Ancak hadise milli bir problem ise, bir yanda gerçekler tüm çıplaklığı ile durup, insanın yüzüne tokat gibi iniyorsa, buna siyaset denmez. Nihayet siyasetçi de insandır, bu nedenle biraz utanma ve sıkılma olur. Yapılan yanlışı kabul edip, biz 1 Mart'ta tezkereyi reddettirerek, Ordumuzun Kuzey Irak'a girmesine mani olduk, Kuzey Irak'taki 3 milyon Türk kardeşimizle, Mehmetçiğin kucaklaşmasına, onların mal ve canlarını güven altına almalarını engelledik, eğer Türk Ordusu, Kuzey Irak'a girseydi hem PKK'nın kökünü kazıyacak hem de Barzani ve Talabani'nin canına okuyacak ve hiçbir şekilde bir Kürt Devleti kurma hevesleri kalmayacaktı. Bakın hem 1991'de Özal zamanında, hem de 1 Mart'ta Amerika, Irak'a beraber girelim derken, şimdi ABD'den icazet almadan Irak'a müdahale edemiyoruz, sınır ötesi harekâtı rahat rahat yapamıyoruz. Buna sebep olanların benim hatam, dar görüşüm, yanlış yaptım, özür diliyorum demesi gerekmez mi? Tabiatıyla burada bir hususun altını daha çizmek lazım. Sen, Amerika'da Başkan Bush ile görüşeceksin, bazı sözler vereceksin, bu sözler üzerine stratejik ortak ABD sana itimat ederek, önce gelecek depolar, binalar kiralayacak daha sonra askerlerini gemilerine bindirip günlerce denizde dolaştıracak sonra 1 Mart tezkeresini geçirmeyip, onları ortada bırakacaksın. Mademki gittin ciddi devlet gibi görüştün, CHP'ye güvenmeyip, neden grup kararı alıp, tezkereyi geçirmiyorsun. Bu sözlerim iktidar partisine, hükümetin başına... Tabiatıyla demokratik rejimde seçim kazanıp, hükümet, başbakan oluyorsun ama devlet adamlığı başka bir şey, o kolay olunmuyor. Şüphesiz bir konunun daha altını çizmekte yarar var. Zamanın Genel Kurmay Başkanı, bağlı olduğu Başbakan'a ve kamuoyuna; Bu tezkere geçmelidir. İlerde daha fazla kayıp vermemek için tezkere geçmeli ve PKK'ya Kuzey Irak'ta gereken dersi vermeliyiz, diye neden söylemedi? Evet, hepimiz demokratik parlamenter rejimden yanayız. Türkiye ile ilgili kararları, halkın seçtiği siyasi iktidar verir, vermelidir. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri de demokratik rejimin önemli unsurlarından birisidir. Gerektiğinde görüşünü söylemelidir. Zaten hep söylemiyor mu? Yazık olmuştur. Gereken kararlar alınmadığı için ne yazık ki şehitlerimiz, kayıplarımız çok artmıştır ve her geçen gün artıyor. Günlerdir milletimiz ızdırap içindedir. Şehit hesabının sorulmasını bekliyor.