DPT yılları odamda çalışırken, telefon çaldı. Müsteşarlık Özel Kalemden Yegane Hanım, “Selçuk Bey, Müsteşar Bey sizi istiyor” dedi. Ceketimi giydim, kravatımı düzelttim, müsteşarlığa gittim, orada bulunan Akgün Bey (sonradan ANAP Milletvekili) ile selamlaşıp, Turgut Bey’in, mütevazi odasına girdim. Özal, ceketini çıkarmış, askıları gömleğinin üstünde, her zamanki rahat, sempatikti, “Otur, seninle biraz çalışacağız” dedi. “İstanbul’da Gebze civarında entegre bir proje düşünüyorum. Bu projede, bir araştırma merkezi, sevk ve idare merkezi, ihracatı geliştirme merkezi, bir hava limanı olmalı… Kazlıçeşme’de bulunan deri fabrikalarının oradan çıkması lazım,  deri sanayini de bu proje bölgesine taşımayı, bir Dericilik Araştırma Merkezi kurmayı düşünüyorum” dedi. Ben, o tarihlerde DPT’de, 1Milletlerarası Teknik ve Ekonomik İşbirliği, Teknik Yardım Departmanında çalışıyordum. Bu birim DPT’nin, Hariciyesi gibiydi. Turgut Bey, sözlerine devamla, “Bu önemli projeyi, Uluslararası İşbirliği biçiminde hayata geçirmeliyiz”, “Bu nedenle, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Dünya Bankası (IBRD) işin içinde olsun, DPT olarak bu devasa projeyi hazırlayın, UNDP. Country Programına dahil edelim, Kalkınma Planına, Yıllık Program Tedbir olarak yazın” dedi. 

O yıllarda, (1967-1980), Türkiye’de, sanayiden tarıma, eğitime, ulaştırmaya, işçi sağlığı, güvenliği, petrole, geotermal enerjiye, nükleer enerjiye, çevreye, turizme (Güney Antalya Turizm Geliştirme Projesi), sismik araştırmalara, toprak reformuna, köy yolları, içme sularına dönük 50’ye yakın UNDP projesi, DPT’nin koordinatörlüğünde yürütülüyordu. Hatta çok iyi hatırlıyorum, “İstanbul İçme Suyu Master/DSİ Projesi de vardı. Dış kaynakların, plan önceliklerine göre, toplanıp, koordine edildiği, gereken proje tahsislerinin yapıldığı, makam, Planlama idi. Genel olarak, DPT’nin, Başkanlığı deruhte ettiği her bir projenin “Managing Board”i vardı. Bu projelerin hazırlanıp, yürütülmesinde, Dışişleri Bakanlığı, I. ve IInci İktisat Daireleri ile yakın işbirliği ve koordinasyon içindeydik. Hariciyede Büyükelçi Dr. Üner Kırdar (daha sonra, Birleşmiş Milletlerde, New York’ta, üst düzey görev üslendi), Mustafa Aksin, Tevfik Saraçoğlu, Rahmi Gümrükçüoğlu, Nazif Cuhruk, Metin Karaca, Kamuran Gürün, Türkekül Kurttekin, Alkım Kireçtepe, Filiz Dinçmen, Bahadır Demir gibi birçok değerli, çoğu da Mülkiyeli diplomat arkadaşlarla birlikte çalıştık. Birleşmiş Milletlerin Ankara ofisinde, New York’ta birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız vardı. (Sixteen Sixteen Heppiling, Hamdy,Weston, Tom Unvin, Hutton, hemen aklıma gelenler). Diğer projeler gibi Turgut Bey’in öngördüğü projeyi hazırladık, birkaç defa ABD’ye giderek, New York’ta, Washington’da projeyi takdim edip, görüştüm. TÜBİTAK Bilimsel Araştırma Merkezi/Gebze, Sevk İdare Merkezi, İhracatı Geliştirme Merkezi kuruldu. Dericilik Araştırma Merkezini de kurduk. Ancak, deri sanayinin, Gebze’ye taşınması daha sonra, Özal’ın Başbakanlığı zamanında gerçekleşti. Savunma Sanayi Müsteşarlığına bağlı olan, şimdiki Sabiha Gökçen Havalimanı, Mesut Yılmaz’ın, Başbakanlığında yapıldı. İkinci pisti büyük gereksinime rağmen, bir türlü yapamadılar. Buna rağmen, büyük bir ihtiyacı karşılıyor… Deri Sanayi Tesisinin başına benim önerim ile değerli arkadaşım Turgut Koşarı (Allah rahmet etsin) getirdik. Çok katkısı oldu. Gebze Marmara Araştırma Merkezinin kurulmasında, Prof. Dr. Nimet Özdesin, Prof. Dr. Muharrem Mirapoğlu’nun, büyük katkıları oldu. Sevk İdare Merkezinde ise Sn. Sahap Kocatopçu’nun, Sn Faiz Poray’ın katkıları unutulamaz. 

O yıllarda Özal ve Demirel beraberce, daha sonra Özal, Anavatan iktidarında, Türkiye’ye bugün dahi ulaşılamayan gerçekçi projeleri kazandırdılar. Özal, Demirel, Ecevit, Erbakan, Mesut Yılmaz, DPT’ye büyük önem verdiler. Bunlar ise DPT’yi kaldırdılar… Türkiye plansız kaldı. Vizyon, misyon, uzak görüşlülük, proje, devlet adamı neymiş, Türkiye o dönemlerde gördü. Sebebi ne olursa olsun, darbeler, askeri müdahaleler, Türkiye’ye birşey kazandırmamıştır. Anarşi, terör belası ile uğraşan günde 30 kişinin öldürüldüğü Türkiye 12 Eylül 1980’de, askeri müdahaleye maruz kaldı. Özal, darmadağın olan siyaseti 4 eğilim diyerek toparladı, ANAP’ı kurdu. Türkiye’ye büyük eserler, hizmetler kazandırdı. İnanç, teşebbüs, fikir hürriyetleri, uzlaşma kültürü, Özal zamanında zirveye oturdu. Özal, Atatürk İlke ve İnkılaplarına yürekten bağlı, aynı zamanda dini, ahlaki değerlere, Türk geleneklerine önem veren Milliyetçi bir liderdi. Türkiye, Özal zamanında, dünyada örnek gösterilen ilk 10 ekonomi orasına girmeye aday ülke konumuna yükseldi. 

Aslında kadroları, seçmenleri, Türkiye sevdası, büyük ve güçlü, çağ atlayan Türkiye ideali, aynı olan ANAP ve DYP’nin ayrı değil tek parti olması gerekirdi, bu yapılabilseydi, inanıyor ve eminim ki, Türkiye bugün Laik Demokratik Cumhuriyet, İnsan Hak ve Özgürlükleri ile Büyük Atatürk’ün yolunda uçardı, bambaşka yerlerde olurdu. 

Aramızdan ayrılışının 27 yılında (17 Nisan 1993) büyük fikir, proje, devlet adamı, Turgut Özal’ı özlem, rahmet, şükranla anıyoruz…