“Gazlı şofben ölüm getirdi...” “Şofbenle gelen acı son…” “Şofben zehirlenmesi ölüm getirdi…! Yukarıdaki başlıklar dünkü KKTC basınından bir kaçının okuyucusuna duyurduğu başlıklardı…” Sanki de sıradan, polis bülteninden çıktığı gibi kamuoyuna duyurulan başlıklar! Bir tek gazetemiz dışında tüm gazeteler bu haberi üçüncü dördüncü sırada önemlilik derecesi olan habermiş gibi verdiler! Böyle bir haber Türkiye basınında da çok sıklıkla görülür ve gazetelerin en arka sayfalarında tek sütuna sıkıştırılır. Şofben zehirlenmesinde eğer koca bir aile yok olmuşsa belki ön sayfaya alt taraflarda yerini bulur ya da televizyon haberlerinde magazin haberlerinden sonra yer alır! Bizde de öyle mi olmalıydı? Bize göre hayır! Türkiye’de bu tür gaz zehirlenmelerinden ölümlere alışığız ama KKTC’de daha yeni yeni bu tür olaylar olmaya başladı! Onun için işi baştan sıkı tutmalı, kamuoyunu iyi yönlendirmek zorundayız! Şu anda KKTC’de belki de hemen her evde bir şekilde su ısıtmak için bir tane elektrikli şofben vardır ama gazlısı ile daha yeni yeni tanışmaktayız… Zira insanlar gazlı şofbeni tercih etmekte de haksız değiller hani! Türkiye’de 12 kilogramlık bir tüp 40 YTL’ye satılırken bizde sadece 19 YTL… Epey ucuz ve ekonomik… Çünkü hükümetimiz bundan bir süre önce elektriğe yüklenilmesin diye gazı ucuzlattı ve doğal olarak da vatandaş ev ekonomisine katkı olsun diye gazlı ısıtma araçlarına yöneldi! Durum böyle olunca da yine tüccar da para kazanmak için gazlı şofbenleri ülkemize getirmeye ve büyük reklâmlar yaparak satmaya başladı! Vatandaş da ekonomik olduğu için bunlara rağbet etti… Ama işte bilinçsiz bir şekilde! Bu haber dün kimi basında manşet olurken kimisinde geride yayınlandı kimisinde ise yayınlanmadı! Çünkü genelde sıradan bir polis bülteni haberi gibi algılandı… Ne sıradan bir haberdir ne de geçiştirilecek ve üzerinde durulmayacak bir haber! Her ne kadar kendisini tanımasak da bir gazetenin köşe yazarının 14 yaşındaki daha bıyıkları terlememiş gencecik oğlu bu yüzden hayatını yitirmiş ve ailesini yasa boğmuştur… Ailenin başı sağ olsun, başka gençlerimiz insanlarımız göz göre göre böyle heba olmasın inşallah! Tabi ki inşallah kelimesi sözün gelişi… Ne inşallahla ne de maşallahla hiçbir şey olmaz… Önlem almak lazım, tedbir almak lazım, bu tür olayların bir daha tekrarlanmaması, ailelerin ocağı sönmemesi için bir şeyler yapmak lazım… Gazlı şofben olayı bizde daha çok yeni ve eğer gerekli önlemler alınmazsa önümüzdeki günlerde çok daha büyük facialar yaşanabilecek hatta Türkiye’de olduğu gibi birçok aile bu nedenle hayatını kaybedecektir… Burada asıl gelmek istediğimiz nokta şudur; Ne yazık ki, ülkemiz daha dünya ülkeleri tarafından tanınmasa da birçok kıtadan çeşitli ürünler gelmekte ama bunlar her nedense genelde kontrol dışı kalmaktadır! Özellikle markası belli olmayan birçok ürün çarşılarımızda halka sunulmakta ve ucuzluklarından dolayı kapışılmaktadır! Ama hiçbir denetime tabi tutulmayan, güvenilirlik derecesi belli olmayan bu cihazlar ne yazık ki istenmeyen olaylara da sebebiyet vermektedir! Israrla iddia ediyoruz ki bizde maalesef yıllardan beridir tüketici hakları diye bir sistem yoktur ve hatta birkaç tane tüketici derneğimiz olduğu halde ciddiyetle gerçekten tüketiciyi bilinçlendiren, gerekirse hakkını alan kurum kuruluş bulunmamaktadır! Umarız bundan böyle yaşanan bu acılar hepimize ders olur ve tüketici hakları konusu bundan böyle gerek yönetenler gerekse sivil toplum örgütleri tarafından daha ciddi ve hassas bir şekilde ele alınır! Kıssadan Hisse Kızılderili kitabesinden… — Yalan tohumdur. Bire kırk verir. Verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki bire kırk verir. — Bilgi de tohumdur. Bire yüz verir. Verdiği yüzün her biri bir tohumdur ki; sana bilgelik, torunlarına da ilham verir. — Zekâ sudur. Tohumları yeşertir. Yalanı da bilgiyi de. — Yetenek topraktır. Ne ekersen onu biçersin. Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter. — Emek güneştir. Tohuma da suya da toprağa da hayat verir. — Kader çadırındaki kilim gibidir. İpliğini Ulu Manitu verir sen dokursun. Deseni sendendir, renkleri Tanrı'dan. — Şans doğal gübredir. Boktan bir şeydir yani. Ne zaman nereye düşeceği belli olmaz. Kilimine düşerse kirletir. Desenini değiştirir. Her şeyi bombok eder. Oysa toprağına düşerse besler. — Bu kitabe okuyana ilham, yazana derman, dağıtana şans getirir. Günün Fıkrası Maria’nın bacakları… İspanya'da Maria adında bir kadının ilk evliliğinden 12 tane çocuğu olur. Gel zaman git zaman derken eşi vefat eder. Belli bir süre geçtikten sonra Maria yeniden evlenir ve bu evliliğinden 15 tane daha çocuğu olur. Aradan on yıl geçtikten sonra ikinci eşi de Allah’ın rahmetine kavuşur. Eşinin vefatının üstünden fazla bir zaman geçmeden Maria da ölür. Cenazesinde rahip konuşmaya baslar: - En sonunda Tanrı Ahiret'te onları bir araya getirdi. Maria'nın çocuklarından biri: - Peder hangi eşinden bahsediyorsunuz. Birincisi mi, yoksa ikincisi mi? Peder: - Hayır, ben bacaklarından söz ediyorum! [email protected]