Bir gazetenin ortaya attığı Genelkurmay Başkınlığında hazırlandığı iddia edilen irtica ile mücadele konulu belge gündeme bomba gibi düştü. Genelkurmay Başkanlığınca hemen soruşturma açılan söz konusu haberi herkes kendi amacı doğrultusunda kullanmaya kalktı. Ve tabii ki Silahlı Kuvvetlere ima yollu, zaman zaman da açıktan hücum yeniden başladı. Daha soruşturma süreci bile beklenmeden TSK'ni hedef alan bu saldırılar arasında Askeri yargının yetkisi ve varlığı da tartışıldı. Bir değerli hocamız, televizyon programında, dünyada nasıl olduğunu bilmediğini de ifade ederek, hırsla askeri yargının gereksizliğini anlatmaya çabaladı durdu. Söz konusu belge, yasal şartlara uyulmadan yapılan bir arama esnasında ele geçmiş. Yargı belgenin gerçek mi sahte mi olduğunu araştırıyor. Genelkurmay Başkanı da söz konusu belgenin emir komuta zinciri içinde hazırlanmış olması ihtimalini de kesinlikle reddetti. Bu arada Genelkurmay Başkanlılğı demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip personelin TSK bünyesinde barınamayacağını bir kez daha belirtmek zorunda kaldı. Soruşturma sonunu beklenmeden bu tür, özellikle de TSK'ne ima yolu ile de olsa, yapılan insafsız saldırıları ibretle izliyoruz. Daha 85 yıl önce dünyanın en geri kalmışları arasında sayılan ve bugün bölgenin en önemli ülkesi konumuna ulaşan Türkiye'nin; 21 nci yüzyılın yeni büyükleri arasına gireceği ve eninde sonunda AB'nin tam üyesi olacağı yabancıların gündemindedir. Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının oluşturduğu büyük dünya adasının kalpgahında, büyük istila ve ticaret istikametleri üzerinde, enerji ve su kaynaklarının kontrolüne imkan veren konumu ile bulunduğu coğrafyanın yıldızı olan Türkiye'nin çağdaş medeniyeti yakalamasına ramak kaldığını ve 21 nci yüzyılın en büyükleri arasına girmek ve orada kalmak için güçlü bir orduya sahip olması gerektiğini herkes görüp anlamalıdır. Ordumuz milletimizin göz bebeğidir. Ordumuz halkımızın adeta kendisidir ve dünyanın sayılı büyük ordularından biri, bölgemezin de en güçlü ve en büyük ordusudur. O'nu büyük bir ihtimamla, özenle korumalıyız. Zira çatı çökerse hepimizin altında kalacağı unutulmamalıdır.