20 yıl geçti Bulgaristan’dan Türkiye’ye yapılan zorunlu göçün üzerinden. Yeni bir nesil yetişti. Acısıyla tatlısıyla hatıralarımızda derin izler bıraktı bu göç.. Son diye kabul ettiğimiz, ancak ardından bugüne kadar gelen problemleriyle sonlanamamış, 20 yıldır herkesi, her kesimi uğraştıran ve uğraştırmaya da devam ettirecek olan bir göç. Bunca yıl ardından hala bu göçün ve ardından kısmi geliş gidişlerin, ikamet tezkerelerinin , TOKİ göçmen konutlarının , sosyal güvenlik problemlerinin, çifte vatandaşlık ve beraberinde gelen seçimlerde oy kullanmaya ilişkin zaman zaman ortaya çıkan sıkıntıların, Bulgaristan’da yazılı, görsel basında Türkçe’nin olmayışı, eğitimde Türkçe’nin kullanılamayışı,vakıf arazilerinin durumu , 500 yıllık kültürel ve tarihi mirasın tahribe uğraması, camilerin parayı basan Araplara satılması ve Arap mimarisine göre restore edilmesi, tarikatların ve dini istismar eden gruplarının faaliyet alanlarının genişlemesi, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin ürettiğini satamadığı, sattığının parasını alamadığını , bu kadar Türk soylu milletvekillerinin temsiliyeti ve bakanlıkların olmasına rağmen yine hala bunlar hiç yokmuş gibi bir durumun olduğu , hakların yazıda ve sözde kaldığı, gerçeklerinse Bulgaristan’da yaşayan Türkleri yıprattığını görmek mümkün. Endişem odur ki göç ve sorunları hiç bitirilmeyecek. Balkanlar’daki Türkleri ve Türkiye’deki Balkanlardan gelmiş Türkleri ana meselelerden uzak tutmanın yolu meselelerin bürokrasiyle, zorluklarla çözümsüzlüğe veya zamana terk edilmesinden geçiyor. Bakın Bulgaristan’da tarım kesiminde uğraş içindeki soydaşlarımızın durumlarına, idda ediyorum 10 kişiye sorsanız en az 8’i ekonomik, eğitim ve sağlık bakımdan komunizm zamanını ve sistemini istiyorlardır Bu durumda yaşayanların o ülkenin sosyal, kültürel , ekonomik ve siyasi hayatına etkisi ne olabilir? Halinden memnun olan küçücük bir zümreden öteye geçmez. Türkiye’de bulunanların sorunları da yıllardır zamanla bürokrasiyle karman çorman bir şekilde devam ediyor, bitmiyor , bitmeyecek. Bu durumda olanlar bu ülkenin kültürel , sosyal ,ekonomik ve siyasi hayatına ne derece etki edebilir? Haklısınız bir hiç ten öte değil. TOKİ göçmen konutları, artık çözülse de herkes işine baksa dedirtecek boyuta ulaştı 2007 de18 ytl bu sene ise 2132 tl brüt ödeme , veya şartlar uygunsa( ki toplamın %5’i bu şartlara uymaz) TOKİ’nin gelir seviyesi düşük olanlar için yaptığı evlerden verilecek.O günkü verilen meblağ peşinata sayılacak. Bir çok kişide dava açmakta kararlıydı, açanlar açtı, açmayanlar beklemede, kararsız kaldılar Parasını geri almak isteyenlerin 5 listesi düzenlenmiş. Bir diğeri İkamet Tezkereleri meselesi. O kadar çok Bulgaristan vatandaşı var ki Türkiye’de ikamet tezkeresi ile kalıyor , çoluğu çocuğu yıllardır burada okuyor veya çalışıyor. Bunlar Bulgaristan’dan gelen Türkler. Seçim zamanı geldiğinde hemen alelacele bir çalışma yapılıp Bulgaristan’daki seçimlerde oylarını kullansın diye ikamet tezkereleriyle ilgili kolaylık sağlanır ve vatandaşlığın önünü açacak uygulamalar yapılacak denilir, oy kullanılıp seçim bitince ortalık yine toz duman, yine bir şey yok. 2 ay önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü önü ana baba günüydü. Binlerce kişi ikamet tezkeresini uzatmak isterken sadece dilekçe verip listede isimleri olanlara uzatım hakkı tanındı ve geri kalanların etekleri tutuştu. İlginçtir listede ismi olmasına rağmen sadece 7-10 gün içinde başvuranlar haktan yararlandı. Böyle bir uygulama EGM web sayfasında da yok, duyurusu , ilamı da yok. Böyle uygulama olur mu olmaz mı demeyin oldu bile. Aynı haktan yararlanmak isteyip benzer dilekçeleri İçişleri Bakanlığı’na gönderenlerin ikamet tezkerelerini ne zaman uzatılır kimse bilmez, bilemez, bekleyecekler. 5543 sayılı İskan kanunu ile Türkiye'de yerleşmek isteyen Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı bulunan kimselerden, Türk uyruklu ve Türkiye'deki birinci veya ikinci derecede bir yakını tarafından referans verilenler yasadan yararlanabiliyor. Bu yasanın işlerliği konusu ise muamma. Meclisteki yeni Vatandaşlık yasası ile bazı kolaylıklar bekleniyor. Bu problemlerle uğraşılırken 20 yılında göçle ilgili ne yazılabilir, bu şartlarda pek bir şey yazılmaz çizilmez. Bir akademisyen için çok kolaydır bunu yazmak, alır 1989 öncesi ve sonrası durumu , rakamları üst üste koyar, ortaya öyle bir tablo çıkar ki şaşırırsınız. Vay be dersiniz nerden nereye? Adının zorla değiştirildiği günlerden bugün 34 milletvekili ve 4 Bakan’a, zorla 300 bin kişinin kapıya dayandırıldığı günlerden bugün AB ülkesi bir ülkenin vatandaşı olan bir azınlığa , Türkçe konuşuldu diye ceza kesilen günlerden bugün Türkçe eğitimin serbestliğine kazanım denilmez de ne denir? Üstelik bunların hiç birisi de silaha sarılarak değil demokratik mücadele ile elde edilen kazanımlar. Yazmaya başlasanız sabahlarsınız , meğer neler kazanmışız dersiniz. Türkiye’deki Balkan Rumeli kökenli sivil toplum kuruluşları vücudü burada yüzü Balkanlar’a dönükken, ordaki kalanların meseleleriyle uğraşırken , esas ana mesele Türkiye’nin geleceğinin tayininden uzak kaldılar. Kim ne derse desin siyasette silik kaldık. Adaylarımıza da yeterince destek olamadık. Küçük bir örnek vereceğim. Bir önceki 21.mecliste olan bir milletvekillerimizden birkaçını hatırlayalım. İbrahim Köşdere , Ertuğrul Yalçınbayır, Mustafa Dündar, Mehmet Ayan Şimdi nerdeler, ya aday gösterilmediler yada sıralamada çok arkadaydılar. Bugün Mecliste temsiliyetimiz nerde? Koskoca 70 milletvekilinin olduğu İstanbul’da kaç Rumeli Balkan, Trakyalı milletvekili var? Adı var sanı yok , sayısı var etkisi yok durumdayız.Eski İstanbul İl başkanı Mehmet Müezzinoğlu Meclise girdi iktidar partisinden , bugüne kadar ne yaptığı konusunda bir fikrimiz var mı? Her bir partiden araştırın bulun bir elin parmakları kadar hemşehrinizi Mecliste bulamazsınız.Bir Trabzon’u; Bayburt’u ,Diyarbakı’ı düşünün , kendi il haricinde Türkiye’nin kaç yerinde milletvekili var. Size söyleyeyim. MHP Tekirdağ Milletvekili Malatya’dan Trakya’dan değil. Siz Malatya’da Malatyalı’dan başka farklı ilden Milletvekili adayı olacağını düşünebilirmisiniz?. Ben burada Balkan’lı Anadolu’lu, o il, bu şehir ayrımcılığı için söylemiyorum , bir tezat var ki biz bunu kendi lehimize çözemiyoruz ki mesele bu. Mümin Gençoğlu’ların açtığı yoldan düne kadar Meclis’te hasbelkader temsiliyetimiz bir nebze idi ama bugün için dünü arar gibiyiz. Göçün 20. yılında Bulgaristan’da yaşayan Türklerin kazanımları üst üste ve silahsız kazanılan destanlara örnek iken, Türkiye’deki Balkan Rumeli Kökenlilerin Anavatan’ın geleceğine olan etkisi ise ufuk çizgisi kadar uzak. Tespit böyle herkesin temennisi kendine…