Bundan bir süre önce yine aynı sayfada TC Başbakanı’na yakın kaynaklardan aldığımız bilgilere göre Erdoğan’ın Kıbrıs sorunu konusunda KKTC’nin yaşamasından yana olduğunu ancak AB müzakere süreci içinde bir takım taktiksel durumlardan dolayı değişik bir pozisyonda göründüğünü yazmıştık… Milliyet gibi Türkiye’nin ciddi gazetelerinden birinde Erdoğan’ın ‘Güzelyurt’u vermeyiz’ şeklindeki açıklamaları, Türkiye kamuoyunda nasıl yankılandı şimdilik bilmiyoruz ama, eğer bu haber doğruysa ki, DP Genel Başkanı Serdar Denktaş da bunun kendisi ile yapılan görüşmede söylendiğini teyit etmiştir, o zaman Kıbrıs sorunu görüşmelerinde çok büyük bir tiyatro oyunu içinde olduğumuzu söylemek sanırız yanlış olmayacaktır… 2004 Annan Planı referandumunda başta Güzelyurt’ta ikamet etmekte olan vatandaşlar olmak üzere Güzelyurt’un verilmesi kabul edilmiş ve bu bölgenin gözden çıkarılmış olduğu da resmi olarak belirlenmişti… Şimdi, Anavatan Türkiye’nin başbakanı 20 Temmuz törenleri sebebiyle geldiği KKTC’de DP genel başkanı ile yaptığı görüşmede buralara bir çok yatırım yapıldığı için verilmesinin söz konusu olmadığını ifade etmektedir.. Başbakan Erdoğan, yine aynı tarihlerde KKTC’nin görüşmecisi olan Cumhurbaşkanı Talat’a görüşmelerde tam destek beyan etmiş ve Türkiye olarak arkasında bulunduğunu ifade etmiştir! İşte burada büyük bir ikilem bulunmaktadır; Annan Planı’nın da en büyük savunucularından olan ve misyonunun Birleşik Kıbrıs olduğunu söyleyen bir Cumhurbaşkanı, görüşme masasına oturmaya hazırlandığı bir zamanda, Anavatan başbakanından ‘Güzelyurt verilmez’ açıklaması kafaları fazlasıyla karıştırmış, bununla birlikte çeşitli soruları da beraberinde getirmiştir. Örneğin Güzelyurt verilmeyecekse, nasıl bir çözüm planı düşünülmektedir ki Rumlarla bir anlaşma mümkün olabilsin_ Yoksa Güzelyurt verilmeyip de onun yerine Karpaz mı verilecektir? Peki o zaman öyleyse, son yıllarda bu bölgede özellikle turizm bakımından niçin büyük yatırımlar yapılmaya başlanmıştır? Ya da Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, acaba gerçekten de hem Kıbrıs sorunu hem de AB yolunda bir satranç ustası gibi çeşitli hamleler yaparak bir adım önde olmayı mı planlamaktadır? Eğer Güzelyurt verilmeyecekse, Talat ile Hristofyas’ın görüşme masasına oturmasının ne alemi vardır? Bunları Güzelyurt verilsin diye yazdığımızı kimse zannetmesin… Ama bu tür kafa karıştırıcı söylem ve açıklamalarla yıllardan beridir evine evim, toprağına toprağım diyemeyen bölge insanının kafası bir kez daha karıştırılmakta ve büyük haksızlık yapılmaktadır. Bu konuda görüşmecimiz Mehmet Ali Talat’ın özellikle bölge halkına bir açıklama yapması ve perde gerisinde ne olup bittiğini açıklaması gerekmektedir! DP Genel Başkanı Serdar Denktaş bile dünkü televizyon programımızda eğer bir çözüm olacaksa bir takım karşılıklı tavizler verileceğinin şart olduğunu, bunun da en önemli kısmının toprak tavizi olduğunu ifade etmiştir… Ayrıca Serdar Denktaş’ın da Erdoğan’ın bu açıklamasını bir sır gibi günlerdir saklaması ve kamuoyu ile paylaşmaması bile nasıl bir tiyatronun içinde olduğumuzun kanıtıdır… Birileri geleceğimiz konusunda çok şey biliyor ama bu bilgileri bir türlü açıklayamıyor! Ve böylelikle oynanan tiyatroda heyecan ve gelirim gün geçtikçe artıyor… Ne diyelim, Allah sonumuzu hayırlı kılsın artık…