Tekirdağ şehri ile yolum birkaç kez kesişti. İngiltere’den (LSE) döndükten sonra, yedek subaylık görevimi Çorlu/Çerkezköy, 8. Piyade Alayı’nda yaptım. O yıllarda Aydemir Olayları nedeniyle Harbiye mezun vermediğinden, teğmen rütbesi ile karargah bölük komutanlığını deruhte ettim. Kıbrıs olayları nedeniyle Tekirdağ, Trakya bölgesinde gitmediğim nokta kalmadı. 

Daha sonra intisap ettiğim, DPT’de, Türkiye’de uygulanan 58 UNDP/IBRD projesinden sorumluydum. Bu projelerden birisi de, FAO ile yürüttüğümüz “Türkiye’de Zirai Üretimin Geliştirilmesi” projesiydi. Ben, projenin “Managing Boardının” Başkanı idim. Projenin 5 ayağından birisi Tekirdağ, Şarapçılık ve Rakı Enstitüsü idi. Tekirdağ’daki tesisin başında duayen Müdür Salih Bey vardı. Proje toplantıları için her ay Tekirdağ’a gidiyor, o zamanlar Tekirdağ’ın en iyi hoteli olan “Yat Otel”de kalıyorduk... Daha sonra, özel sektörde Pepsico/Tamek Holdig’te, Genel Müdür olarak çalışırken, yanımda çalışan, Mühendis Turgut Bey geldi; “Sn. Genel Müdürüm, biz Tekirdağ civarında, yazlık bir site kuracağız, siz de girerseniz, herkes girer, maaşınızdan ufak bir para keseceğim” dedi. “Tamam” dedim. Site, yazlık evler bitti, ancak o tarihlerde bizim Çeşme Yıldızburnu’nda harika bir evimiz vardı, hep oraya gittik, Tekirdağ’daki yazlığı uzun süre görmedik. Daha sonra siyaset yıllarında, siyaset masrafları nedeniyle, ben, Çeşme’deki evi ve Ankara, Çankaya MESA Sitesi’ndeki evleri satmak mecburiyetinde kaldım. (İşte, siyaseti dürüstçe, kimseden yardım almadan yaparsan, evlerini satarsın...) 

Daha sonra Tekirdağ’a 20 km. mesafede olan eve tav olduk, arada gelip, tatil yaptık. Tekirdağ ile dördüncü kesişme, ben, İstanbul Milletvekili olarak TBMM’de görev yaparken, Plan ve Bütçe Komisyonunda aynı zaman da , Avrupa Konseyi’nde (STRASBOURG) çalışıyordum. İki komisyon ağır görevleri intaç ediyordu. Bir gün Başbakan ve Genel Başkan Mesut Bey çağırdı. “Selçuk, biliyorum iki zor komisyondasın, ama sana bir vilayet vermemiz gerekiyor, ben sana sorumluluk İl’in olarak Tekirdağ’ı verdim” demez mi?... Yerel seçimler yapılacak, Tekirdağ’da rakip parti güçlü, kazanmak zor, merkezde ve ilçelerde, uygun belediye başkan adayları bulmak mecburiyetindeyiz. Yoğun çalışıyorum, sokak sokak geziyorum, nabzı dinliyorum... Bir gün yaşlı bir adam yolumu kesti; “Milletvekilim, seni izliyorum, çok çalışıyorsun, bak sana söyleyeyim, Velibeseli, Ziraat Odası Başkanı Osman Tabak’ı koyarsanız, mutlaka kazanırsınız” dedi. Osman Bey’i ziyaret ettim, ancak Osman Bey, siyaseti hiç düşünmüyor, partiler üstü kalmak istiyor... Mesut Bey “Ne yaparsan yap, Osman Bey’i ikna et, aday yapalım” dedi. Zor oldu, ikna ettim ve Osman Tabak iki defa üst üste Belediye Başkanlığını kazandı. Tekirdağ ile böyle içli-dışlı olunca, Tekirdağlı oluyorsun, ister istemez... 

Tekirdağ vilayetinde görev yapan, Mülkiyeli Vali ve Vali Muavinleri, kaymakamlarla, Namık Kemal Üniversitesi’ndeki, dostum hocalarla, Marmara’nın bu şirin kenti, Tekirdağ’ı ve sorunlarını görüşürüz. Tekirdağ, Avrupa kıtasında olması, Atatürk İlke ve İnkılaplarına yürekten bağlı, medeni, çağdaş insanlarına rağmen, bir türlü olması gerektiği gibi gelişemiyor. İnsanları farklı, karakterli, kızları çok güzel.. Tekirdağ, aslında Çeşme, Bodrum, Marmaris gibi İstanbul’a yakınlık avantajı ile turizm cenneti olabilir. Eğitim, sağlık turizmi, tarım ve turizm, Tekirdağ’ı ayağa kaldırabilir.. 

NKÜ, eğitim konusunu hallediyor. Tekirdağ sağlık tesislerine kavuşuyor, şehir hastanesi açılıyor. Havası, suyu, denizi, doğal güzellikleri ile yaşlı kulüpleri ve rehabilitasyon merkezleri ile ün yapabilir, turizme, şehir zihniyet olarak da çok uygun... Gelin görün ki, doğru dürüst, denize sıfır oteller yok. Bir uluslararası hotel zinciri, hiç olmadık, denize uzak bir yere otel yapmış. Tekirdağ’da ‘Fine Dining’ restoran yok, her yer sadece içkisiz, köfteci dolu... Ne yazık ki, Türkiye’nin, son 19 yılda yaşadığı gerilemeden Tekirdağ’da payını almış... 

İstanbul’da sadece 1,5 saat mesafede, Antalya’daki gibi tesisler olsa, İstanbul buraya akar... Hele, Özal’ın projesi olan Kuzey Marmara Otoyolu ile Çanakkale 18 Mart Köprüsü’ne bağlanınca, cazibesi daha da artacak... Sezon kısa deniliyor, Çeşme’de de kısa, ancak Türkiye’nin vazgeçilmez, turist merkezi... Tekirdağ’da asla sanayiye izin verilmemeli... Sanayi zaten Çorlu ve Çerkezköy yöresinde temerküz etmiş durumda... Tekirdağ’ın toprakları çok mümbittir. Türkiye’nin en leziz, kaliteli etleri, Trakya’dadır, en önemlisi Malkara, Mürefte, Şarköy’de harika üzümlük şaraplar bulunur. Buralarda şarapçılık, tadım merkezleri, konaklama tesisleri yapılmalıdır. Tabiatıyla, iktidar, şarapçılık sanayini kösteklemek için elinden geleni ardına koymuyor... Bu bölge, Fransa’nın, İtalya’nın, Almanya’nın, İspanya’nın şarapçılık bölgeleri gibi olabilir... Trakya’da ayçiçeği üretimi de önemli. Teşvik edilirse, Türkiye’nin ayçiçeği yağı ihtiyacının tamamını karşılayabilir. 

Tekrar ediyorum, Tekirdağ’da, turizm, eğitim, sağlık, tarım geliştirilmelidir. Bir de Tekirdağspor’un, Süper Lig’e çıkması gerekir. Çorlu Atatürk Havalimanı, Trakya’nın hava ulaşımını temin ediyor, uçak seferleri arttırılmalıdır. Tekirdağ, yukarıda ifade ettiğim emsalsiz, nitelikleri ile Eskişehir gibi örnek bir şehir olabilir... (Ancak Yılmaz Hoca gibi bir yönetici gerekli).