Rumların hareket alanları iyice daralıyor... Şimdi de Lahey tartışmasını gündem getirdiler! Bunda amaç Türk askerinin adadaki varlığını sürekli olarak gündem yaratacak bir şekilde tartıştırmak! Bakalım bundan böyle daha neler göreceğiz? Onları bir yana bırakıp artık kendi içimize dönmenin sırası geldi... Onların suni olarak yarattıkları tartışma ortamının girdabında yok olup gitme ve zaman kaybetmektense artık kendi politikalarımızı kendimiz yönetmenin tam sırası! TBMM Başkanı Köksal Toptan, ilk yurt dışı ziyaretini KKTC'ye yaparak, yüreklere de su serperek gitti! Toptan'ın açıklamalarına marjinal kesim dışında eleştiri getiren kimse olmadı... Bugün çok daha önemli bir konuğumuz var... Biraz tartışmalı ve uzun bir sürece yayılarak da olsa Cumhurbaşkanı seçilen Abdullah Gül de ilk yurt dışı ziyaretini KKTC'ye gerçekleştiriyor! Hoş geldi sefa getirdi... Önceliği KKTC'ye tanıdığı için Kıbrıs Türk'ü kendisine minnettar kalacaktır! Eminiz ki Sayın Gül, KKTC'ye hoş gelirken eli de boş gelmemiştir... Kimse bu ziyaretin sıradan bir nezaket ziyareti olacağını düşünmesin... Muhakkak ki artık Kıbrıs'ta son yıllardaki politikalarında hatalar yaptığını anlayan Ankara hükümeti, bu ziyaretle artık önümüzdeki süreçte yeni alternatif politikaların gündeme geleceği mesajını da verecektir! Toptan, KKTC'ye desteğini belirtip gitmiştir... Başbakan Erdoğan, Ankara'dan Lefkoşa'ya "KKTC'ye sahip çıkın" diyerek artık bundan sonraki politikaların devleti yaşatma, geliştirme ve koruma yönünde olacağını ima etmiştir... Şimdi Abdullah Gül de bu paralellikte Kıbrıs Türk'ünün yüreğine su serpip gidecektir ve böylelikle yumuşak bir şekilde Kıbrıs siyaseti yeni bir ray üzerine oturacaktır... Tabi ki değişimler ve bu yolda yapılan çalışmalar kolay değildir... Ayrıca sancılarının görülmesi de olasıdır... Ama geçmişten bugüne yaşanan süreçte her çözüm girişimi sonrası, iki toplum arasındaki uçurum büyümüş ve kilitlenme kaçınılmaz olmuştur! Ben, AKP hükümeti Kıbrıs sorununu bilmiyor, Rumları tanımıyor diyenlere katılmıyorum! Bir kere bu koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ne saygısızlık olur... Pek ala ki AKP hükümeti başkanıyla ve tüm organı ile Kıbrıs'ın hemen her şeyini biliyor ve yakından takip ediyor, ayrıca şimdilik çok görünmese de bir şeyler yapıyordur... Ama işte, Türkiye'nin ekonomik yönden dışa bağımlılığı, ABD'nin bölgede söz sahibi olma istenci ve bunun getirdiği baskı ve dayatmalar yüzünden AKP dönemi zamanında Kıbrıs politikalarında büyük bir değişim yaşanmış ama sonuçta bunların adada çözüm getirmediği de anlaşılmış durumdadır... Abdullah Gül'ün KKTC ziyaretinde bence en önemli dakikalar Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a yapılacak olan ziyaret sırasında gerçekleşecektir! Zira özellikle Anan planı tartışmaları sırasında Rauf Bey, başta Abdullah Gül olmak üzere birçok hükümet yetkilisi tarafından ağır suçlamalara maruz kalmış ve günlerce manşetlerde kalan tartışma ve yorumlar yaşanmıştır! Bu yüzden Rauf beyle yapılacak görüşme sonrasında verilecek mesajlar, KKTC'nin iç barışı için de önemli mesajlar olacaktır ve belki de artık kan davası bitecek ve Anavatan ile Yavruvatan'ın seneler sonraki kucaklaşması tansiyonun da düşmesine neden olacaktır! Abdullah Gül'ün KKTC ziyareti bir anlamda da geçmişte yaşanan tatsızlıkların üzerine sünger çekmek açısından önemlidir! Zaten bizim için de bu ziyaretin en anlamlı yönü budur ve KKTC ile Türkiye'yi yönetenler ve yönetmiş olanlar iki ülke arasındaki işbirliğine destek vermek mecburiyetindedir! Bu hem kendi iç barışımız için, hem de dışarıya ve özellikle de Rum komşularımıza karşı vereceğimiz mesajlar açısından hayati önem taşımaktadır! Bu konuda sorumlu olanlar ve sorumluluğu bulunanlar, edebi söylemlerin aksine iki halkın gerçekten de et ve tırnak gibi yakın olduklarını göstermek için büyük bir fırsat yakalamışlardır! Ramazan davulu Hava sıcak terlerim, Birçok mâni derlerim, Davet verdim bu akşam. Sizleri de beklerim. Günün Fıkrası Bektaşi... Bir gün Bektaşi'ye sormuşlar: - Baba erenler, niçin oruç tutmazsınız? - Vallahi tutmak isterim ama halim mecalim yok. - İftara çağırsalar gider misin? - Aaa... doğrusu ne yapar eder giderim. - Canım, bu nasıl olur? Allah'ın emrini dinlemiyorsun da kulların davetine icabet ediyorsun. - Bunda şaşılacak ne var? Bilirsiniz ki Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir. Bir eşref saatine gelirse kulların günahını derhal affedebilir. Fakat insanlar böyle midir ya? Onlar, en küçük bir sebepten güceniverirler. Bunun için davetlere derhal icabet etmek gerekir. [email protected]