Cumhurbaşkanı Talat’a, “yılan gibi soğuk” benzetmesini geçmiş yıllarda 1. Cumhurbaşkanı Denktaş yapmıştı! Doğru ve yerinde bir tespit! Aynı tespiti geçtiğimiz akşam Haber Türk’te ki canlı yayında, Türkiye’den gelen meslektaşlarda yaptı ve bir anlamda da kendisini takdir ettiler! Program esnasında çıkan başka bir tespit ise, KKTC’nin birçok dünya ülkesinden daha demokratik bir ülke olmasıydı! Çünkü Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve hatta bakanlarına bile soru sorarken tereddüt edenler, bu konuda KKTC’de hiç sıkılmıyorlar ve KKTC’de daha rahat ve özgür program yapmanın keyfini yaşıyorlar… Bir konuda bizim de tespit yapmamız gerekirse, Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden birçoğu buraya ön yargılı geliyorlar ve ellerine tutuşturulmuş soruları sorarken bile Kıbrıs konusunda ki cahillikleri ortaya dökülüveriyor! Yine birçoğu KKTC liderleri ile program yaparken, geçmiş tarihlerde yapılan açıklamalar ve basında çıkan notlarla soru yöneltiyorlar ve bu fikir üretiminden daha çok, yargılama, suçlama ve hesap sonra programları olarak öncelik kazanıyor! Daha önce ki birçok yazımızda yazdık, ne Türk insanı tam olarak KKTC’yi tanıyor, ne de Kıbrıs Türkü ve özellikle de basını Türkiye hakkında birçok önyargılarla görüş perspektiflerini geniş tutma gayretinde olmuyorlar! … Talat, elbette ki şimdi Cumhurbaşkanı olmadan önceki Talat’ın çok önlerinde bir yerde… Deyim yerindeyse, her geçen gün mesleğinde ve koltuğunda biraz daha pişiyor ve koltuğunun hakkını veriyor.. En önemli olgunluğu ve doğrusu ise, Türkiye olmadan Kıbrıs Türkünün adada nefes bile alamayacağı gerçeğini kabul etmesi ve bu görüşün hakkını vermesi! Çünkü o koltukta oturmak kendisini her geçen gün olgunlaştırıyor ve gerçeklerle beraber yaşamasını sağlıyor… Geçtiğimiz yıl, tebrik, alkış ve Lokmacı gibi konularda birkaç küçük kriz yaşanmış olsa da, Türk Silahlı Kuvvetleri olmadan, adada güvenle yaşanmayacağının da bilinci içinde! Bu konuda umarız ki taraflar kendilerine düşen dersleri almış olurlar ve aynı hatalar bir daha tekrarlanmaz! Çünkü devletin tepesinde kriz politikalarına oynamak, zamanı gelir ve Türk insanı dışında ki herkesin işine yarayabilir! Aslında Talat ve CTP’nin önünde bulunan en büyük sıkıntılardan birisi de AKEL ve bu parti ile geçmişte olan ahbaplıklar bulunuyor! Çünkü, geçmişte fikirler aynı paralellikte giderken, şimdi devletin başında olunca bir çok yol ayırımına gidildi ve her ne kadar ilişkiler devam etse de zaman-zaman geçmişteki samimiyetten dolayı şimdi önemli sıkıntılar yaşanabiliyor… Bu konuda Talat, olaylara daha objektif gözlükle bakmaya çalışırken, CTP eski alışkanlıklardan tam olarak kurtulamamışa benziyor! Durum böyle olunca da Talat, CTP’nin bazı göze batan ve tepki toplayan eylem ve söylemleri karşısında avukatlığa soyunmaktan daha çok, yuvarlak kelimelerle geçiştirme yolunu seçiyor! Son olarak CTP’nin Pazar günü yapılan kurultayında Milli marşın okunmaması ve şehitler için saygı duruşunda bulunulmaması, salona bayrakların asılmamış olmasını da yorumlayan Talat, bu tür sorulara cevap verirken hem zorlanıyor, hem de biraz da olsa gerçeklerin dışına çıkabiliyor! Yine de Talat, geçmişte ki önyargılardan kurtulmuş olarak ve o büyük sorumluluk isteyen koltukta oturmanın sırtına yüklediklerinin de sayesinde gerçekleri kabul ediyor ve bunları artık rahatlıkla dillendiriyor! Şimdi tek beklentimiz, Talat’ın görebildiklerini, CTP’nin önemli kademelerinde oturan bazı önemli isimlerin de görebilmesi ve boş hayallerden ve geçmişteki alışkanlıklardan kendilerini bir anca kurtarabilmeleri! Bunun için de Sayın Talat’a çok iş düşüyor… Serbest Kürsü/Levent Özadam [email protected]