Siyonizm; Bir Yahudi  Devleti kurmak amacıyla  kurulmuş,  Yahudi milliyetçiği esasına dayanan  siyasi bir yapıdır.  Bu ideolojide  Yahudileri Filistin’de toplamanın yanında; bilimde, teknolojide  ve siyasette dünyada söz sahibi olmak hedeflenmiştir.

 Bugün İsrail  Tevrat’a  dayandırdıkları şiddet içerikli  bazı mitolojik  bilgilerlerin etkisiyle,  Gazze’de insanlık dışı bir tutum içine girmiş, çocuk- yaşlı demeden katliamlarına devam etmektedir.  Bütün dünyanın gözü  önünde  Gezze halkına karşı  uyguladığı şiddet ve  yaptığı muamele  “insanlığın bittiği nokta “ olarak değerlendirilmektedir.

 Halbuki tarihte en çok zulme uğrayan, yurtlarından çıkarılan  Yahudilerdi. Şimdi İsrail yöneticeleri kendi geçmişlerini unuttular. Yahudileri ülkelerinden çıkaran, dışlayan, soykırım uygulayan Batı ülkeleri  günah çıkarma yarışına girdiler, bütün güçleri ile  İsrali’i desteklemektedirler.

Semavi   dinlerin, farklı  inançların merkezi  ve  çeşitli stratejik özelliklere sahip olan Ortadoğu coğrafyası,  tarihin her döneminde  birçok  hakimiyet savaşlarına sahne olmuştur.  Üç semavi dinin kutsal  kabul ettiği  mabedleri  barındıran Kudüs, tarih boyunca dinsel mücadelelelerin merkezi olmuştur. Bununla beraber bu coğrafya  tarihte birçok Türk Devletinin hüküm sürdüğü bölge olmuş  ve “Türk Bölgesi “olarak anılmıştır.

Milattan önce  binli yıllarda  Filistin’de bir devlet  kurmuş olan Yahudiler,  Babilliler  ve Romalı’lar tarafından iki defa yurtlarından  çıkarıldılar.  Yahudiler  geçmişten beri,   çıkarıldıkları toprakların  Tanrıları tarafından  kendilerine “ vadedilen topraklar “  olduğuna  inanmışlardır.  Günümüzde İsrail emperyal ülkelerin de desteğiyle  “Büyük İsrail Projesi “ ile vadediler toprakları genişletme derdindedir.

Fransız ihtilalinin ortaya çıkardığı yeni şartlar ve Avrupa ülkelerinde Yahudilere baskısının artması sebebiyle, 19. Yyıl ortalarından  itibaren Yahudilerde bir devlet kurma düşüncesi  ortaya çıktı.

Bu düşünceye  Thedor Herzl öncülük etti ve “ Siyonist Hareket “ olarak ortaya  çıktı.   “Siyasal Siyonizm “ in   kurucusu  kabul edilen  Thedor Herzl 1860’da Budapeşte’de doğmuş  bir  Macar Yahudisidir. Aşırı dindar bir aileye mensuptu.  Viyana Üniversitesi  Hukuk  Fakültesinde okumuş,  mezun olduktan sonra Avrupa’nın tanınmış  gazetelerinden  Neue Freie Presse’in Paris temsilciliğine başlamıştı ( Mim Kemal Öke, Siyonizmden Uygarlıklar Çatışmasına Filistin Sorunu, 2002, İstanbul).

 Filistin’de bir yahudi devleti  kurma hedefiyle kurumsallaşacak olan siyonist hareket, kurumsallaşma  kapsamında Dünya Siyonist Teşkilatı, Herzl’in çabaları ve önderliğinde 29 Ağustos 1897’de Basel’de toplandı ve ilk Dünya Siyonist Kongresi ile kuruldu. Kongre, Yahudi’lerin birleştirilmesi ve örgütlenmesine, yahudilerin  ulusal duygularının ve bilincinin kuvvetlendirilmesine, siyonizmin amacına erişebilme karar verdi. Dünya Siyonist Teşkilatı, kapsayıcı kurumsal yapısı ve düzenli kongreleri yoluyla, programını çizdiği siyonist hareketi özgün hedefine götürecek olan Filistin’e sürekli göçü düzenleme ve siyasi, iktisadi, yerleşimci faaliyetleri yürütme yolunda en temel organ olma niteliğini o günden itibaren korudu ( TDV, İslam Ansiklopedisi).

Thedor Herzl bir kaç defa Sultan II. Abdülhamit’i ziyeret ederek , Osmanlı borçlarını ödeme karşılığında  Filistin’in  kendilerine verilmesini istedi.  Sultan Abdülhamit her seferinde “ o topraklar benim şahsi mülküm değil, milletime ait “ diyerek istekleri reddetti.

Sultan II. Abdülhamit, bununla kalmamış, Yahudilerin  Filistin’e yerleşimlerini önlemek  için çeşitli tedbirler almış ve hatta toprak almalarını engelleyici kanun çıkarmıştır ( Sedat Kızıloğlu, İsrail Devletinin Kuruluşu......, DergiPark).

Osmanlı’dan netice alamayan Yahudiler yönlerini İngiltere’ye çevirdiler. İngiltere Yahudi isteklerine  sıcak baktı. Birinci Dünya  Savaşının çıkması Yahudilerin işine geldi.  Savaşta Yahudiler İngiltereye destek oldular. Bu dönemde  Filistin’e yerleşen Yahudi nüfus arttı.  Filistin’in Savaştan sonra İngiliz mandası olması işleri daha da kolaylaştırdı.  İngiltere  ve Amerika  Filistinde bir Yahudi devletinin kurulmasını olumlu karşıladı.

 Göç artışına eşlik eden diğer bir gelişme, Yahudi Milli Fonu başta olmak üzere çeşitli siyonist kuruluşların Filistin’e  akıttıkları paralar ve bunun cazibesiyle bazı Arap mülk sahiplerinin topraklarını satmaları  sonucu, bazan da idari boşluklardan yararlanan  yahudilerin toprak kazanımları  arttı (TDV, İslam Ansiklopedisi).

1948 yılına gelinceye kadar siyonistler dünyanın değişen şartlarında kendi içlerinde her türlü organizasyonlarını yaparken, dünya siyasetinde  her kapıyı çaldılar, girişimlerde bulundular.  Özellikle  siyonist liderler  ABD’nin  dikkatini ve ilgi alanlarını  Yahudi meselesine çekmeyi başardılar. İngiliz mandasında olan Filistin topraklarında  Arap- Siyonist silahlı çatışmalarında Arapları sakinleştirilirken, Yahudiler ilerlemelerini sürdürdüler.

II.Dünya Savaşı Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere, her alanda Amerika gücünü ortaya çıkardı. Bu yıllardan itibaren siyonist hareketin stratejik bağımlılık merkezi, günümüzde de devam eden Amerika Birleşik Devletleri olmuştur.  

BM Genel Kurulu Filistin’de yaşanan  Arap- Yahudi çatışmalarıyla ilgili oluşturduğu özel komitenin 1947’deki sonuç raporunda ekonomik birlik altında bölgenin iki halka taksimi önerildi. Her iki taraftan itirazlara rağmen bu karar 29 Kasım 1947’de oylanmak üzere genel kurul önüne geldiğinde, tartışmalı geçen görüşmelerde kurul tarihi taksim kararını verdi.

Öngörülen bir milletlerarası statü ile  Filistin, Kudüs ve çevresi hariç tutularak yedi kısma ayrıldı; üçbölge Araplar’a , üç bölge Yahudilere verildi,Yafa ise yahudi bölgesinde kalmış ayrı bir parça olarak yine Araplar’a taksim edildi.  Oranlamaya bakıldığında, Filistin topraklarının yarıdan fazlasının (% 56,4) % 31’lik nüfusa sahip yahudilere verilmesi demekti.  Nüfus gerçeği dikkate alındığında Arap cephesinde kabullenilmesi mümkün görünmeyen taksim kararını siyonistler kayıtlı da olsa benimsedi.

İngiltere’nin manda idaresini 15 Mayıs 1948’de bütünüyle sona erdireceğini açıklaması bulunmaz bir fırsat doğurdu. 14 Mayıs günü İngiltere’nin Filistin’deki son askerleri çekilirken Tel Aviv’de toplanan bir grup siyonist önder İsrail adını verdikleri devletlerinin kurulduğunu dünyaya ilân ettiler.( TDV, İslam Ansiklopedisi).

İsrail Devleti  Arap Ülkelerince kabul edilmedi. Arap- İsrail  savaşları  aralıklarla devam etti. Arap ülkelerinin kendi aralarında birlik olmaması ve başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin İsrail’i hep desteklemesi sebebiyle, savaşlarda hep kazan İsrail oldu, topraklarını genişletti.  BM’de  İsrail’i kınayan çok kararlar alınmış olmasına rağmen, İsrail bunları hiç dikkate almadan, bildiğini okumaya devam etmiştir. Şimdi de Filistinlilerin ellerinde kalan az bir toprağı alarak, Filistine tam hakim olma derdiyle, Gazze’de acımasız katliamlar yapmaktadır.

Siyonizm İsrail Devletini kurarak, Yahudilerin 2000 yıllık hayallerini gerçekleştirdi.  Bilimde, teknolojide ve dünya siyasetinde de belirledikleri hedeflere ulaştılar, ilerlemelerini  aralıksız sürdürüyorlar.  Şimdi sıra ülkemizin topraklarının bir kısmını da içine alan “ Büyük İsrail Projesini “ gerçekleştirmeye gelmiştir. Bu projelerini de  Büyük Ortadoğu Projesi  ile iç içe yürütmektedirler.  Velhasıl;  Ortadoğuya barışın gelmesi uzun yıllar alacak, belki asırlar.