İsrail Hamas saldırısını bahane ederek üç aydanberi Gazze’de katliamlarına devam ediyor. Bu sürede katliama uğrayan Gazze’li sayısı 30 bini buldu. İsrail katliamları karşısında Emperyal ülkelerin etkili olduğu Birleşmiş Milletler (BM) Teşkilatının  çaresiz kalması  medeni ülkelerin halklarını sokaklara döktü,  İsrail’i lanetlediler. Amerika’da Beyaz Saray’ın önünde Gazze’ye destek mitingi yapan Amerikalı halk Başkan Biden’e  “ katliamları sen yaptırıyorsun, senin elin kanlı, seni unutmayacağız “ diye haykırdı.

Diğer Avrupa Ülkesi şehirlerinde de aralıksız İsrail katliamlarını telin eden mitigler yapılmaya devam ediyor.  Birçok ülkenin  gözünde prestij kaybeden İsrail, dünyada gittikçe yanlızlaşmaktadır. İnsanlığın  gözünde itibarını çoktan kaybetti.

İslam ülkeleri şehirlerinin caddeleri,  medeni dünyadaki gibi Gazze katliamlarına açıktan tavır koyan görüntülerin olmaması, müslüman halkların merhmetsiz, acılara duyarsız olmalarından değil, ülkelerininin rejimleri ile ilgilidir. Zaten o halkarın birçoğu o zulümlere, katlimlara uğradılar,halen uğramaktalar. Demokrasi ve insan haklarının olduğu hristiyan ülkelere gitmek için;  evlerini, yurtlarını  terkedip, hayatları tehlikeye atarak yollara düşmelerinin sebepleri bunlardandır.  Geride bıraktığımız 21. Yyılın ilk çeyreği emperyalistlerin sebep olduğu,  müslümanların büyük acılar yaşadığı, milyonlarcasının öldüğü bir dönem olmuştur. Tehlike geçmiş değildir. Daha geride büyük acılar yaşananacak gibi görünüyor.

Ülkemizde de Ankara, İstanbul başta olmak üzere birçok şehrimizde  yapılan mitinglerde İsrail katliamları kınanmış, Gazze halkının yanında olunduğu gösterilmiştir. Ankara ve İstanbulda Gazze mitinglerine binlerce insan katılmıştır.

İsrail katlimlarını BM’ler önleyemediğine göre, dünya genelinde yapılan mitiglerde, halkların haykırışları İsrail’e geri adım attıracak gibi görünüyor. Umarız da öyle olur.

Ülkemizde yapılan mitiglerin hemen hepsi olumlu bir hava içinde geçtiğini söyleyebiliriz. Ankara ve İstanbul’da yapılan mitinglerde, az da olsa bazı insanların hilafet istekleri, Cumhuriyet karşıtı söylemleri tv görüntülerine ve sosyal medya paylaşımlara yansıdı. Nerdeyse  Gazze yürüyüşlerine gölge düşürecek boyuta geldi, ülke gündeminde yer aldı. Haklı olarak,  önemli bir kesimden bunlara tepkiler geldi. Hakaret içerikli  ve kanunlarıza göre suç teşkil eden ifadeler Gazze mitinglerinin ruhuna aykırı olduğu tartşılmaz.

İlginçtir; Hilafet meselesi bizden başka,  Arap ülkeleri başta olmak üzere, hiçbir islam ülkesinde dillendirilmiyor.  Yüz yıl önce Hilafet kaldırılırıldığı zaman da gündemlerinde yer almamıştı. Hilafetin kendilerine yararlı olacağı düşünselerdi, Arap ülkeleri çoktan kurarlardı. Hakları da vardı. Hilafetin başlangıcı o topraklarda ve Arap toplumunda olmuştur.Hilafeti  Yavuz Sultan Selim  Mısır’ın fethinde siyaseten uhdesine almışsa da, Hilafet Türk  Devletleri  yapısında yer almamış  ve Türk Kültürüne ait bir kurum değildir.

Kaldı ki  tarihi süreç içerisinde hilafet;   Halifeliğin  sadece dört halife dönemine ait  siyasi bir kurum olduğu konusuda yaygın bir görüş olduğu,  Emeviler’de  ve Abbasiler’de Halifeliğin  babadan oğula geçen Saltanat şeklinde devam ettiğini, 1258 yılında Hülâgü Han Komutasındaki Moğol ordusunun   Bağdat’ı işgal edip  Abbasi Halifesinin öldürüldüğü, Hilafetin  yok edildiği  düşünülürse Yavuz Sultan Selim  hangi halifeliği uhdesine almış olabilir? Yavuz’un  Mısır fethinde (1517) son Memlük halifesinden devraldığını bildiğimiz  Halifelik,  Memlükler’ de 250 yıl devlet memuru statünde kenarda tutulmuş, üstelik üstelik  son  halife İstanbul’a gönderilen esirler arasında bulunuyordu (1). Halifeliğin Türklere geçmesini Arapların benimsememelerinde, halifeliğin bu tarihi süreci etkili olmuş olabilir mi?

Bizde  halifelik konusunda yeterli bilgi sahibi olmayan bazı kesimlerin  hilafet isteği ve özlemi içine sokulmasının, geri planda bunu planlayanların iyi niyetli olmadıkları açıktır.  Ötedenberi  dışardan üflenen Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı ile harmanlanan  hilafet  esasta Türk Devletini hedef almaktadır.  Ve projenin sahipleri de Büyük Orta Doğu Projesinin (BOP) yapımcılarıdır. Neyazık ki, birçok islam devleti de emperyalistlere bu konuda yardımcı olmaktadır. Ötedenberi Türk Devleti’nin laik yapısı onları rahatsız etmektedir.

 Bu konular  siyaset üstü konulardır. Emperyalisterin Irak’da, Suriye’de, Libya’da,  Afganistan’da, Tunus’ta, Mısır’da, Filistin’de yaptıkları ortadadır. Emperyalis ülkeler islam ülklerinin sahip oldukları kaynakları ve coğrafi konumları  sebebiyle islam ülkelerinin başına tebelleş olmuş durumdadır. Şimdi hedefte Türkiye vardır.

Mesele; bölgede etkili, güçlü bir Türkiye’nin istenmeme meselesidir. Emperyalistlerde oyun çoktur. Biri olmazsa diğerine geçerler. Ama vazgeçmezler.

Kaynak:

1-Faruk Sümer,Yavuz Sultan Selim Halifeliği Devraldı mı? Belleten,Türk Tarih Kurumu,Aralık 1992,cilt 56, sayı  217,675-702.