Ülke genelinde bir ekonomik seferberliğin başlatılmasını görmek gelecek için umut vaat ediyor! Normalde bu ay geçmişe de bakılacak olursa kampanya ayıdır ve tüccarlar özellikle memura verilecek olan 13’üncü maaşı kendisine yönlendirmek için çeşitli kampanyalar düzenlerler ve bunda da kısmen başarılı olurlardı! Şimdi beyaz eşyadan sonra büyük marketlerimizin birçoğunun kampanyalar başlatarak indirime gitmesi ve bunları günlük gazetelerde ilan etmesinden sonra özellikle hafta sonu gözlemlediğimiz kadarıyla vatandaşın kendi marketlerine doğru yöneldiği de bir gerçek! Şimdi akla şöyle bir soru geliyor? Mademki marketlerde fiyatlarda bu denli indirimler yapılabiliyormuş, bu daha önce niçin yapılmadı ve vatandaş Güney’den alış veriş yapmaya yönlendirildi? Bunun adına ister aç gözlülük deyin, isterse birden zengin olma hırsı deyin ama demek ki gerçekten de kâr oranları yüksek tutuluyormuş ve vatandaşın Güney’e akın etmesi de boşuna değilmiş! * * * Biraz geç ed olsa hükümet çeşitli önlemlerle bazı kısıtlamalar ve denetlemeler getiriyor… Bundan kimse alınıp gücenmesin! Doğru olanı yapıyor… Geç olsa da bundan başka yapacak bir şey kalmamıştır artık… Ama sınır kapılarında önlem almak yeterli midir? Bize göre değildir! Bu önlemler ve denetimler sürerken bir yandan da hükümet üyeleri oturup iç piyasada ciddi olarak bir fiyat indirimini düşünmek zorundadır.. Daha önce yazdık bir kez daha yineleyelim; Bizim aklımıza gelen ilk tedbir, içki sigara gibi insana zararından başka bir şey olmayan ürünlerin fiyatlarını yükseltmek ve buradan birikecek paralarla bir fon oluşturup, bunu diğer temel gıda ve kullanım maddelerine ucuzluk olarak yansıtmaktır! Buna belki birkaç sigara ve içki ithalatçısı itiraz edebilir ama bu ülkenin birkaç kişinin insafında olmadığını göstermek hükümetin görevleri arasındadır… * * * Ve vatandaş kesimi; Böyle bir seferberlikte en büyük görev ve sorumluluk dolayısıyla vatandaşın sırtına binmektedir! Vatandaş eskisinden daha duyarlı olup bu seferberliğe gönül rızası ile katkı koymalı ve işi siyasetten başka bir şey olmayan sendikacıların inadına alışverişlerini mümkün olduğu kadar KKTC’den yapmalıdır! Unutmamak gerekir ki, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu ilk günlerde Ulu Önder Atatürk’ün başlattığı bir ekonomik devrim olan ‘yerli malı’ zihniyetiyle ayağa kalkabilmiş ve bu yıllarca okullarda bir eğitim olarak öğrencilere okutulmuştu… Vatandaşımız duyarlı olursa kaybedilmeye yüz tutmuş KKTC ekonomisinin eskisinden daha iyi bir konumda olacağına inancımız tamdır.. Şunu akıllardan çıkarmamak gerekir ki, Rum zihniyetinin amacı özde Kıbrıs Türklerine ucuzluk sunmak değil, Kıbrıs Türk ekonomisini bitirip kendine muhtaç hale getirmektir! Lütfen geçmişi unutmayalım ve bunu genç nesillere de aktaralım… Kıssadan Hisse Onbaşım da görsün.. Bir gün askeri bölgeye giderken otomobili bozuldu. — Yürüyelim, otomobil yapılınca arkadan gelsin, dedi. Atamızla arkadaşları yürüdüler. İlerden Mehmetçik bağırdı: - Dur. Kimsin? Durdular, Mehmetçik geldi: - Buralara Atamız gelecek. Geçmek yasaktır. Ata güldü: - İyi bak, Atatürk bana benzer mi? Mehmetçik baktı, gözleri parladı. — Benzemeye benzer ama askerlik bu, bir de onbaşım görsün, dedi. Günün Fıkrası Süper koca.. Çok zengin bir kadın kocası öldükten sonra uzun yıllar yalnız yaşar ve sonunda dayanamayıp koca aramaya başlar. Tüm adayları eler fakat kimseyi beğenemez ve Japon kızı Kuni'den ilham alıp gazeteye ilan vermeye başlar. Gazete ilanında da şu bilgiler yer alır: 1. Beni asla dövmeyecek 2. Asla sıkılıp kaçmayacak 3. Yatakta müthiş olacak Derken bir gün kapı çalar ve kapıya koşan kadın elleri ayakları olmayan bir adam bulur karşısında. Dayanamaz sorar: - "Kimsin ve ne istiyorsun?" —Kocanız olmak istiyorum" der adam. —Ellerim yok sizi dövemem, bacaklarım yok kaçamam"… Kadın sorar: Peki yatakta iyi olduğunu nasıl ispat edeceksin? Adam cevap verir: - Kapıyı nasıl çaldım zannediyorsun? [email protected]