Dünya eşi benzeri görülmemiş bir sınavdan geçiyor.

(En azından bizim için )

Bu süreçte sakin olanlar süreyi daha uzun ve kaliteli atlatırken, çuvallayanlar erkenden gidiyor.

Sadece bu hafta iki değerli dostumu kaybettim.

20 yıllık yardımcımdı o. 

Neşeli, çalışkan, insancıl, kendini ailesi için parçalayan, biricik oğluna ve de maalesef eşine- tembel ve rahat yaradılışlı olduğu için sık sık iş arıyorum bahanesiyle evde vakit geçiren bir tipti- yetmek için bizlerin mokunu temizleyen, kendini paralayan, beklediği huzuru bir türlü göremeyen sevgili yardımcım…

Oğlu küçücüktü tanıştığımızda. Eve dönme hasretiyle sık sık arar ona ne pişirebileceğini ayarlamaya çalışır, aklı onunla fırfır evde dönerken, kızlara olan sevgisiyle kızıma hep kızı gibi sarılır, prensesim derdi.

İşte o zorluklarla oğlunu çok güzel büyüttü, üniversiteyi okuttu.

Koca miskin, hep seni çok seviyorum diye besledi onu…

Bak canım bu adam seni sevse bu kadar yorulmana izin vermez  dediğimde napayım bu saatten sonra, gidiyoruz işte derdi.

Bir gün o oğulun yareni oldu. Bizimki ona yetmek için varını yoğunu koydu evlendirdi biricik bebeğini. 

Hain çıktı gelin, sürekli huysuzluk içinde kavgalar çıkardı. Torununu göstermedi o anaya. O hep olgunluk gösterdi iyi olsunlar diye sustu. Bir barışık bir küs aralarda torununa bakmaya çalıştı. Öptü okşadı kokladı tıpkı kendi bebişini, benim bebişimi kokladığı gibi.

Uzaklara taşındığımdan anneme gidiyordu o sıralar.

Geçen hafta hain bir pıhtı beyin kanamasına sebep olmuş. 

Ameliyatının ardından iyiymiş yoğun bakımdan el sallamış biricik ailesine. Ve iki günün ardından reddetmiş hayatını. 

Nurlar içinde uyu canım. Kendine biraz değer verseydin eminim farklı bir yaşamı kucaklardın. 

Çok üzüldüm. Tevekkül dedikleri bu galiba. Keşkeler geride yitik sönmüş umutlar gibi…

Son dağ gezimizde öğrendim vefatını. Kars’tan dönerken hep seni yadettim. Saatlerce yaptığın otobüs yolculuklarının ardında Kars ‘la giderdiğin özlemi ifade ettiğin kelimeleri hiç unutamam…

Hayat yalanın alası işte. Hiç bitmeyecekmiş sandığımız serüven.

Bu hafta, ikinci ölüm haberi eniştemden geldi. 

Yıllar önce kendini tüketmeye adamış – mutlaka kendince sebepleri vardı- alkolü yaşam destek ünitesine çevirmiş güzel insan. Donanımlı, nüktedan, geniş bir vizyona sahip, entellektüel, özel bir kişiydi. Mücadeleyi yanlış kulvarlarda yaptı.

Yaşamının sonunda rakipleri; Şeker, yüksek tansiyon, kolestrol her türlü musubetti

Onu da kara pelerini ve orağıyla Azrail almaya geldiğinde daha çok gençti.

Hayatımız…

Çok kıymetli değerlerimiz, sağlığımız

Vazgeçemediklerimiz, geçmek zorunda bırakıldıklarımız…

Sınavımız

Hiç bitmeyecek sandığımız gençliğimiz

Hiç kaybetmeyeceğimizi düşündüğümüz sevdiklerimiz

Öylesi çabuk yer değiştiriyorlar ki

Bir nefes kadar yakın, bir o kadar uzak 

Güzel dünya, bizim dünyamız

Zor şartlarımız var artık

Eskisinden çok zor

Lütfen paniklemeyin

Saplanmayın

Her günün sabahı, her sorunun bir çözümü olduğunu unutup yaşamdan vazgeçmeyin.

Umudunuzu kaybetmeyin

Mucizelere inanın gayret edin ama

Koşmayın

Paralanmayın

Kendinizi güdümlü robot sanmayın.

Ona sarılın, daha çok sevin

Besleyin doğayla ve güzellikleriyle

Aşkı derinleştirmeyin, mekanikleştirmeyin.

Size zarar veren herşeyden uzak korumaya alırsanız biraz tadı çıkar bu hayatın.

Yaşamınız en büyük hediyeniz.

Rezilliği ya da vezirliği ise sizin kararınız.

Bizim zamane zontaları, Nerde trak orda bırak derdi

Doğruymuş. Yoksa yallah öbür tarafa !!!