Hangi taşı kaldırsanız altından ABD çıkıyor! Papadopulos’un, Talat’a yaptığı görüşme çağrısının altında da yine onlar çıktı çünkü! Yani komedi de yeni bir perde daha açılmak üzere… Güney’de başkanlık seçimleri yaklaşırken ve Hristofyas’ın adaylığı da kesinleşirken, şimdi Papadopulos bir manevra yaparak ABD’yi de devreye sokup uzlaşmacı rolünü üstlenecek… Aslında ne onların tarafında ne de bizim tarafta artık çözümden barıştan bahseden yok ve zaten böyle bir şeyin olmasına inancı kalan da yok ama nasıl umut fakirin ekmeği ise biz de belki olur mu diyerek bu umudu pompalamaya çalışıyoruz! Daha doğrusu, politikalarını bu yönde belirleyenler iş ola artık kendileri bile inanmadıkları bir şeye onay veriyorlar! Oysa sokaktaki halkın umudu artık tamamen bitmiş ve eski beklentiler kendini iki devletli bir çözüm isteğine bırakmış! * * * Papadopulos ya da Hristofyas’ın Güney’de başkan olması Kıbrıs’taki çözüm tıkanıklığını çözer mi? İmkân ve ihtimali yok! Zira Annan Planı süreci de göstermiştir ki Güney’de yönetime kim geçerse geçsin Kıbrıs politikası tektir ve asla kırılma ve çatlama yaşanmaz! Yani bizdekinin tam tersi! Şu anda ne yazık ki bizim Kıbrıs konusunda belirgin bir politikamız bile yok… Yine herkes ayrı telden çalıyor ve bir Allah’ın kulu da şunları birleştirelim, tek ses haline getirelim diye bir çaba sarfetmiyor! Hele de yaz sıcaklarına girildi, Meclis’in kapısına kilit vuruldu ya, tepeden tırnağa her makamın tam düşündüğü yaz tatiline başlamak ve kendini Akdeniz’in serin sularına bırakmak… Aslında bu sıcaklarda yapılacak en iyi ve doğru şey de bu olsa gerek! * * * KTBK Komutanı Kıvrıkoğlu’ndan sonra GKK Komutanı Eröz paşa da gayet net bir açıklama yaparak Kıbrıs’ta artık Birleşik Kıbrıs’ın hayalden öte bir şey olmayacağını ifade etti! Böyle bir gerçeği eğer asker görüyorsa, sivilin görmemesi mümkün mü? Ama gelin görün ki şu politika dedikleri menfaat çatışması Kıbrıs sorununda bile insanların inanmadıkları halde bazı görüşlerin altına imza atmasını, desteklemesini sağlıyor… Tarihi yakından izleyenler iyi bilir; Kıbrıs’ta ne zaman bir çözüm planı masaya konsa, iki taraf birlikte yaşamaya zorlansa, karşılıklı tavizlerle bir barış yapılmaya kalkılsa her zaman iki toplum birbirinden eskisine göre daha fazla uzaklaşmış ve soğumuştur! Şimdi, Papadopulos ile Talat’ın yeni bir senaryo ile masaya oturtulmak istenmesi yine aynı gerçeği bir kez daha gözler önüne serecek ve görüşmeler sonucunda iki toplum birkaç adım daha birbirinden uzaklaşacaktır! Umut fakirin ekmeğidir ama politikacılar artık vatandaşına doğruyu söylemek zorundadır! Rumlara Girne’yi de Güzelyurt’u da, Karpaz’ı ve Maraş’ı da hediye paketiyle verseniz sonuç değişmeyecek ve onlar hâlâ, sorun 1974’deki işgal sorunudur diye direterek Kıbrıs Türk’üne adada asla yaşam hakkı tanımayacaklardır! Bunu görmek istemeyenler için biraz olsun tarih kitaplarını karıştırmalarını salık veririz! Günün Fıkrası Her şey büyük… Temel Amerika'ya Dursun'un yanına gider. Uçaktan indiğinde bir bakar ki 10 metrelik bir limuzin. Temel; -Ooooo ne kadar büyük Dursun; -Burada her şey büyüktür. Dursun'un malikânesine giderler. Temel; -Oooooo ne kadar büyük. -Burada her şey büyüktür. Yemek saati gelince yemek salonuna geçer ve masaya otururlar. Masanın bir ucunda Temel, diğer ucunda Dursun. Temel, Dursun'u zor görmektedir. -Ooooo ne kadar büyük -Burada her şey büyüktür. Yemekten sonra Temel tuvalete gitmek ister. Dursun; -Aşağı kata in soldan üçüncü kapı. Temel aşağı kata iner ve sola değil sağa döner ve karanlıkta havuza düşer. Ve bağırmaya başlar; -Sifonu çekmeyiiiiiin! Sifonu çekmeyinnn! [email protected]