Özelleştirme, Anavatan Partisinin 1983 yılında İktidara gelişi ile Turgut Özal tarafından, üzerinde ısrarla durulan, başarılması gerekli bir uygulama idi.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, savaştan harap durumda çıkmış olan, Genç Türkiye Cumhuriyeti, Tüm Sanayi ve Hizmet Tesislerini Devlet eliyle kurmak ve İşletmek zorunda kalmıştı. Zaten, Sanayi kuracak, Özel Kesim'de, o, yıllarda mevcut değildi. Devlet, Demir Çelikten, Şekere, Kumaş, Bez, Demiryolu özetle, her şeyi kendisi yapmak mecburiyetinde idi.

Özelleştirme, zaman içinde, güçlenen, özel kesim ve Müteşebbislerin ortaya çıkması ile, bu Tesislerin devri, diğer bir ifade ile, Devletin, Sanayi, Hizmet, Gıda, Ulaştırma, Finansman vb. gibi Sektörlerden, elini ayağını çekmesi ve kendi asli görevleri olan, Adalet, Savunma, Eğitim, Sağlık, Sosyal Güvenlik, Alt yapı gibi Sektörlere ağırlık vermesidir.

Anap Döneminde, Özelleştirme konusunda, Özal'ın önüne çok engeller çıkarılmış, hatta, USAŞ'ın özelleştirilmesi bile sorun olmuştu. Özal'ı, başta eleştirenler, daha sonra Özelleştirmenin önemini anlayıp, kendileride, bu alanda çalışmalar yapmaya çalışmışlardır. Ancak, DYP-CHP (SHP) Koalisyonunda, Hükümet özelleştirme istikametinde adım atmak istedikçe, koalisyon ortağı olan Partiye mensup, bir Profesör Milletvekili, özellikle, Özelleştirmeye yönelik Kanun Hükmündeki Kararnameleri, Anayasa Mahkemesinde, devamlı olarak iptal ettirmişti.

Zamanın Başbakanı Sn Çiller, çok ender konularda olduğu gibi, yeni bir Özelleştirme Yasası çıkarmak için, ANAP Genel Başkanı Sn. Mesut Yılmaz'ın yardımını istemiş, benimde içinde olduğum bir ANAP Heyeti, Devlet Bakanı Sn. Aykan Doğan, Özelleştirme Başkanı Tezcan Yaramana, Maliye Müfettişi Nuri Değer ve diğer yetkililerle, gece gündüz çalışarak, bir Kasım gecesi (1994 yılı), 4047 sayılı Yasayı el birliği ile çıkararak, Özelleştirmenin önünü açmışlardır. O, gece saat 2'de Başbakan Çiller, Meclise Teşekkür konuşmasında; "Son Sosyalist Devletide yıktık" demiş, bende, son söz Milletvekillerinindir İlkesi uyarınca, son olarak, kürsüye çıkmış ve "oldukça iyi bir yasa yapılmış ve kanunlaşmıştır. Ancak, Yasalar uygulandıkça, anlam ifade ederler, bu yasa uygulanmalı ve özelleştirme işi kısa sürede bitirilmelidir, Yasa Milletimize hayırlı olsun" demiştim.  

Her şeye rağmen, keşke o, zaman ANAP ve DYP arasında yapılan bu yardımlaşma ve işbirliği, başka konularda da, aslında Türkiye Vizyonu ve Misyonu açısından birbirinden hiç farkı olamayan, DYP-ANAP arasında, yapılabilseydi, inanıyorum Türkiye bugün Merkez, Merkez Sağ Yönetim elinde, çok başka olumlu yerlerde olurdu.

Geçen gün Ankara'dan, Özelleştirmeden sorumlu Maliye Bakanı Sn. Unakıtan ile birlikte geldik. Kendisi eski bir Hesap Uzmanı olduğu için, bizler gibi, Maliye Teşkilatını ve Devlet Yapı ve Geleneklerini çok iyi bilmekte ve bu nedenle, Kabinenin diğerlerine göre, başarılı Bakanlar arasında yer almaktadır.

Sn. Bakan'a, 4047' den bahsederek, "Sn. Bakan yılmadan, çekinmeden, engel tanımadan Özelleştirmeye devam ediniz" dedim. Doğu Almanya ile birleşen Almanya'nın, Truehand eliyle, 23.000 Kuruluşu, iki yıl içinde özelleştirip, Müteşebbisin önünü açtığını, yeni Sanayiler ve kapasiteler yarattığını en önemlisi bu şekilde, istihdama çare bulduğunu, söyledim. Belki, üzerinde, fazla durulmuyor ama, AKP Hükümetinin Ekonomide, başarılı olduğu alanlardan biriside, 20 yılda yapılamayan, Özelleştirmenin, 12 ay içinde neticelenebilmesidir. Son bir yılda 12.7 milyar dolarlık özelleştirme yapılmasına karşın, 1986-2004 yılları arasında yani sekiz yılda 9 milyar dolarlık, özelleştirme yapılabilmişti.

Türk Telekom ($ 6.6 milyar), Atatürk Havalimanı ($ 3 milyar), Mersin Limanı ($ 755 milyon), Araç Muayene İstasyonları ($ 614 milyon), Seydişehir Aliminyum ($ 305 milyon), İstanbul Hilton ($ 256 milyon), Tekel İkiz Kuleler ($ 100 milyon), KTHY ($ 33 milyon), Adapazarı Şeker ($ 46 milyon), Samsun Gübre ($ 41 milyon), Petkim ($ 275 milyon), Tüpraş ($ 454 milyon), diğer bazı Tesisler ($ 300 milyon). Yıl sonuna kadar, Erdemir, Emekli Sandığı Otellerininde satılması bekleniyor. Bu şekilde, 2005 yılı özelleştirmeleri tutarı $ 20 milyar'ı bulacaktır.

Tabiatıyla, burada, şu hususu hemen belirtmeliyim. Bu yirmi milyar dolar, hemen Devlet Hazinesine girecek değil, alıcılara bir ödeme planı veriliyor, ona göre ödeme yapılıyor. Buna karşılık, bazıları zarar eden Kuruluşlar, veya Devlete İşletmesi külfet olan Kuruluşların yükü Devletten çıkıyor.

Sn. Demirel, 8. Avrasya zirvesinde; "Ben, birkaç defa Bulgaristan'a gittim, beni hep Tarihi Saray ve Şatolarda ağırladılar. Geçenlerde, yine gittim, gene sarayda kaldım, ancak paramla kaldım, zira Sarayları, Özelleştirip, Özel Girişimciye vermişler ve Otel yapmışlar" dedi. Sn. Demirel'inde dediği, gibi, Özelleştirme, öyle yarım yamalak, kıyısından olmaz. Özelleştirmede kararlı olacak ve neşteri vuracaksınız. Sonra, bunları alanların çoğu Türk İş Adamları, Türk Müteşebbisler, veya Türkiye'ye Yabancı Sermaye getiren Kuruluşlar, Türk özel Sektörü, son 30 yılda, önemli mesafeler aldı. Onlara güvenmek mecburiyetindeyiz.

Her vesile ile ifâde ettiğim gibi, Amerikan Kapitalizminin temel esprisi, Kuruluşların, Sermayenin geniş Halk Topluluklarına yaygınlaştırılmasıdır. Bugün, her Amerikalı, biriktirip, aldığı hisse senetleri ölçüsünde, bir sahiptir, yani şirket sahibidir ve yıl sonunda dağılacak temettülerle yaşar, gezer, harcar, eğlenir.

Özelleştirmeler, bu şekilde tamamlandıktan sonra, sıra bunların, halka açılmasına, hisse senetleri yolu ile halkın, fertlerin sahipliğine gelecektir. Ben buna, Özel sektörün Özelleştirilmesi diyorum.

Bu aşama, zorlamadan, gönüllü olarak, yeni yatırım ve işlere para bulmak için; birkaç nesil sonra, Özel Sektör ve Müteşebbis tarafından, kendi isteği ve olayların tabii mecrası içinde gerçekleşecektir.