TV'de Buzda Dans Programını seyrederken, milli futbolcu İlhan Mansız'ın dans performansına hayran kaldım. Yüce Tanrı, bazı insanlara müstesna kabiliyetler bahşeder. Allah vergisi denilen özellik budur. Birçok benzeri gibi İlhan, saman alevi gibi parladı ve söndü. Oysa önce onu Samsunspor'dan ve asıl Beşiktaş'tan tanıyoruz. Her hareketi ile bir yıldız futbolcu idi. Bakın; sanatla ilgisi olmayan, ne ses, ne de başka bir kabiliyeti olan, birçok kişi kendisini sanatçı ilan ediyor. Şüphesiz, kamuoyu bunların ne olduğunu bildiğinden onlara gereken notu veriyor. Sporda da, futbolda da öyle, binlerce kişi futbol oynar, ancak bunların içinde gerçek yıldız Allah vergisi nitelik ve kabiliyete sahip olanlar, o kadar ender ki... Dünya Kupasında ikinci olan milli takımımızda parlayan yıldız İlhan Mansız, çok daha önemli yerlere gelebilecekken kolayca Avrupa'da ünlü takımlarda oynayabilecekken, kendisini olumlu yöne yönlendiremedi ve futbolu çok erken bıraktı. Yukarıda da ifade ettiğim gibi Tanrı bu kabiliyetleri herkese vermiyor. Çok güzide, nitelikli futbolcu, özelliklerini işte buz pateninde de kendisini gösteriyor, samurai koreografisindeki dans performansı muhteşemdi. Tıpkı Can Bartu gibi, Türk Futbolunun sinyoru Can, spora önce basketbol oynayarak başlamıştı. Basketbolu, herkesten iyi oynadı, virtüöz özellikleri, futbolda da aynen devam etti. Can Bartu, yaptığı her sporu en üst düzeyde başarı ile yaptı. Milli takım ve kulüp kamplarından söylenir, örneğin kampta masa tenisinde yenmediği rakip yokmuş... Gerçi Can Bartu, gerek Fenerbahçe'de gerekse İtalya'da, Allah vergisi kabiliyetlerini oldukça uzun süre sergiledi ve başarılı oldu. Onun gibi maalesef olamayanlar var. Örneğin Beşiktaşlı Sergen ve Yusuf Tunaoğlu. Geçenlerde Yusuf'un vefat haberini duyunca içim sızladı. Bizim yaşlarda olanlar hatırlarlar, Yusuf Tunaoğlu, sahada müstesna bir futbolcu idi. Ayağından top alınmaz, dünyanın en iyi futbolcusu dâhil herkesi kolayca geçerdi. Yusuf' da, Sergen de kendilerine bakmadılar. Asıl işleri spor, futbol iken saha dışı hadiselerle kendilerini tükettiler. Çok yazık ki, milli takımın yıldız oyuncu sıkıntısı çektiği bugünlerde Sergen'e ihtiyaç varken, yok, Eti Mesut Şeker yok. Eskişehirspor'da alt kümelerde kendisini harcıyor... Oysa bir Türkiye, Almanya maçında Beşiktaş-Chelsea maçında, dünya futbol otoritelerini hayran bırakan, onlara böyle bir sporcu dünyaya ender gelir dedirten Sergen, saha dışı yaşantısını, parlak bir yıldız olmaya tercih etti, kendisini harcadı. İngiltere'de tahsildeyken George Best diye bir futbolcu vardı. Saha dışı hayatı, tam bir düzensizlikti, kadın, içki, kumar, her türlü kötü alışkanlık onu sarsmıştı. Buna rağmen hem kendi takımının, hem de milli takımın antrenörü ondan vazgeçmez, ilk 11'de oynatırdı. Gerçekten de o yaşantısına rağmen bir iki hareketi ile maçı alırdı. Şimdi bir yıldız adayı, adaşı gibi Allah vergisi kabiliyetlere sahip olan bir Yusuf daha var. Yusuf Şimşek, Denizli'de oynuyor. Gerçek bir futbol virtüözü, ne çare ki Fenerbahçe'ye geldi ancak oynadığı futboldan çok İstanbul'un gece hayatı ile gündeme geldi. İstanbul'da yapamadı, tekrar Denizli'ye döndü. Temennim, yıllarını boş yere israf etmesine rağmen, şu andaki performansını sürdürür ve hem Denizli'ye hem de Milli Takım'a faydalı olur. Bu futbol galerisinde, yıllarını boşa geçirenler Allah'ın kendisine bahşettiği kabiliyetleri kötü kullanıp, israf edenler netice itibariyle olması gerektiği gibi olamayan, o kadar çok sporcu var ki, bunları gördükçe kendi değerlerini kullanamadıklarını gözlemleyince, çok üzülüyorum. Bu durumdan Milli Takımımız da menfi etkileniyor. Buzda Dans'ta, İlhan Mansız'ın muhteşem performansını izlerken, bunları düşündüm. Ama İlhan, daha yaşın müsait ne olur, kendine iyi bak ve futbola dön, sana Milli Takım'da ihtiyaç var diye seslenmek geldi. Aynı düşüncem yaşı İlhan'a göre daha büyük olmasına rağmen Sergen ve Yusuf Şimşek için de geçerli...