Osmanlı Meclisi Mebusanı tamamen işgal edildiğinde, Ankara’da Meclis açılışa hazırlanıyordu. Tabi gazeteciler geldi. Ve paşaya sordular; Mukavemet etme fikri nasıl doğdu?..

Paşa’nın cevabı gayet açıktı; “Hürriyet ve Bağımsızlık benim karakterimdir”. Ve kendi gibi, Türk atalarının karakteri gibi, bağımsız bir toplum için çabaladı…

Bağımsızlığın, A’dan Z’ye her alanda karakterimiz olması bütün karanlık noktaları aydınlatır…  

Mesela ticari olarak kimseyle bağın yoksa, ekmeğini taştan çıkartıyorsan; muhtaciyetin de olmaz… Ve haliyle enflasyon nedir bilmezsin…

Enflasyon; ele, yabancıya bağımlılık yüzdesidir…

Sağlığın yerinde, iki dönüm arsan var. Birkaç hayvanın var. Sütün var. Yumurtan var. Bahçeden sebze ve meyven var. Buğdayın var. Geçim kaygın yok ise; mühendislikte, teknolojide de yavaş yavaş gelişirsin… Birkaç konu dışında başkasına el açmazsın… Çok iyi gelişirsen hiç açmazsın…

Varsayalım buna rağmen ya da nadireden de olsa açtın, herşeyini kendi tedarik edebilmiş bir aileye herkes yardım için sıraya girer…

Ülke olarak son yıllarda çiftçilerimizi ne kadar da ihmal ettiğimizi bugün daha net görebiliyoruz. Marketten kilosunu 7,99 TL’ye aldığımız soğanın, yarısının çürümüş olduğunu gördüğümüzde ve çöpe attığımızda “Ne ara bu evreye geldik?” demeden edemiyoruz…

Bağımsız yaşamanın en güzel yanı, enflasyonu hiç tatmayacak olmandır…

Ve bu durum sosyal hayatlarımızı olabildiğince keyiflendirir…

Bağımsız kalabilmenin sayesinde tarımda, sanayide, madencilikte, teknolojide, bilimde, ilimde ilerleme tadabiliriz. İç işlerimize dışarıdan bir müdahele gelemez. Onlara tebamız olmaz…

Enflasyonun yükselişi de teba ile ilişkilidir. Her alanda ithalat yapmaya başladıysan teba sözkonusu olur.

Enflasyon’un yükseliyor olması, sosyal hayatlara acıdan başka bir şey getirmeyecektir. Gelirlerimiz yetmeyecek, birikimler eriyecektir. Pazarda file dolmaz olur… İhtiyaç çoktur ama talep edilemez olur. Çalışabileceğimiz alanlar daralır, üretim hızla azalır.

Piyasadaki nakit sıkıntısı her geçen gün biraz daha artar.

Bu daralmayı en somut şekliyle 2017’den sonra hayatlarımıza giren can suyu, KGF ve KOBİ değer kredileri ile gördük… Şahıslar, şirketler için parasal sıkıntıları giderebilmek için hükümetimiz yoğun olarak çalıştı. Vergisel yapılandırmalar da yine nakit sıkışıklığımızı bir süre de olsa giderebilme yaklaşımıydı…

Son dönemde özellikle Tarımda Milli Birlik planlaması çerçevesinde çalışmalar yapıldığını medyadan takip ediyoruz.

Lâkin çalışmalar biraz yavaş ilerlemekte… Açıklanan tarihler ertelenmekte…

En son Tarım ve Orman bakanlığına bağlı, yeni bir Milli Birlik Kooperatifi yani şirketi kurulacağı duyuruldu… Bu şirket sayesinde, bakanlığın yapamadığı bir çok çalışmanın daha rahat yapılacağı düşünülüyor. Bakanlığın yapamadığını bu şirket yapabilecek… Tarımsal çalışmalar, bu şirket bünyesinde bütünleşecek, tek olacak… Elbette bakanlığın yapamadığı, fakat şirketin yapabileceği bu ayrıntılar ileri de detayları ile açıklanacaktır.

Belli mi olur? Belki kârlılık durumuna göre özelleştirme imkânıda olabilir. Ya da belki tahviller, borçlar için teminat olabilir.

Geçmişte, uzun uzun yıllar önce, tarım devriminin devamında köylü ve saraylı ayrımı olmuştu. Saraylılar, köylü ile direkt teması kesebilmek için bir sınıf oluşturdu. Ve burjuva doğdu. Bunlar köylüden alıp, saraylıya satmaya başladı. Ticaret onların elinde dönüyordu. Olası talepler, onların aracılığı ile görüşülüyor. Ve bu görüşmeler sarayda yapılıyordu… Fakat Saray’ın penceresinden bakıpta köylünün dertlerini anlamakta pek mümkün olmuyordu. Maalesef her toplantının sonunda köylü, çiftçi mutlu olamıyordu…

Bugün de tarım üzerine komite kuruldu. Toplantılar yapılıyor. Son olarak Ankara’da külliye de toplanıldı. Zengin, çok odalı, en küçük bir hareketinle birçok hizmetin ayağına geldiği, porselenli, kristalli, granitli, gayet havalı, el işleme halılı bir mekandan çiftçinin gübre ile, süne ile, geçim ile ilgili sorunlarına derman olmak, empati kurmak ne büyük bir iş…

Kilosu 16,90 TL olmuş biberin fiyatı bu pencereden ucuz bile gelebilir. Ama iki göz odada yaşayan, beş kişilik bir aile için çok pahalı…

İşin içinde olmamış, ekmemiş, biçmemiş, köylünün hemen yanıbaşında toplanamayan komite; çokta sağlıklı karar alamayabilir…

Tarihin engin ve zengin sayfalarında bunu görmek, tecrübe etmek mümkün iken… Tekrar tekrar yaşatarak, acıtarak tecrübeye ne gerek var…