Amerika'dan dönerken en hoşuma giden şey, uçağa binince (THY), Türk gazetelerini alıp, okumak olur. Bu seferde, Amerika'da bulunan çocuklarımızı görüp, Newyork'ta uçağa bindiğimde gazetelere, nerede ise saldırdım. Ancak değerli parlamenter arkadaşım Mustafa Taşar'ın elim kaybı ile karşılaştım ve çok üzüldüm. Taşar, sevdiğim, politikayı Türkiye'ye özgü biçimde yerine getiren birisi idi. O'nunla TBMM'de arkadaşlığımızın yanında, iki defa yolumuz kesişti. 19.Dönemde Taşar ile ilgili Meclis soruşturması açılmıştı. Bakanlığı döneminde göndermiş olduğu posta-pul harcamalarının usulsüz olduğu iddia ediliyordu. Genel Başkan Sn. Mesut Yılmaz, beni çağırarak, "Sen yeni milletvekilisin, kimse senin hakkında bir şey diyemez, Mustafa Taşar'ın müdafaasını, Meclis kürsüsünden sen yap" dedi. Gerçekten aslı astarı olmayan, gereksiz ve lüzumsuz ve her bakanın yetkisi dahilinde olan tasarruflarla (bakanlığından mektup, tebrik yollamış) suçlanıyordu. Adeta soruşturma açılsın da, nasıl açılırsa açılsın, kararı ile soruşturma açılmıştı... Önce, Taşar, kendini Meclis'te savundu sonra ben çıktım, iddiaların saçmalığını ve yersizliğini belirterek, iddiaları çürüttüm. Milletvekilleri ikna olmuş olacaklar ki, neticede Meclisi'i idare eden Başkan Sayın Yılmaz Hocaoğlu'nun (o da maalesef bir trafik kazasında rahmetli oldu) basiretli yönetimi ile Taşar, soruşturmadan kurtuldu. Bu olay sonunda Taşar ile sevgi ve saygıya dayalı ve bana hep, teşekkür borçlu bir eda içinde dostluk doğdu. Daha sonra Sn. Mesut Yılmaz'ın başkanlığı döneminde, bazı otoyol inşaatlarının temelini atmak, bazılarını hizmete açmak ve Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'ni hizmete açmak, Sn. Bekir Okan tarafından yaptırılacak okulun temelini atmak üzere, Gaziantep'e bir milletvekili heyeti ile gittik. Orada Sn. Taşar, bizi ağırlamak, memnun etmek için koştu, durdu. Takdimlerinde ise bana her zaman özel bir yer açıyordu. Yıllar sonra ben kazanamayacak sıraya konulup, bile bile seçimi kaybedince, çalışmak, ekmek parası kazanmak zorunluluğu ile Türkiye Jokey Kulübü'ne girmiştim. Orada Eski Tarım Bakanları hep asil veya onursal üye yapılmıştı. Oysa Ankara 75.Yıl Hipodromu O'nun delaleti ile yapılmıştı. Güzel bir eser meydana getirmişti. TJK Başkanı ve Yönetim Kurulu ile görüşerek, bu eksikliği dile getirdim. Bunu yaptığımdan, Taşar'ın haberi bile yoktu. Ben kendiliğimden bunu yapıyordum. Neticede Yönetim Kurulu'ndan Taşar için şeref üyeliği kararı çıkarttım, bu kararı havi yazıyı, bizzat Ankara'ya giderek elden kendisine verdim. Çok mütehassis oldu. Boynuma sarıldı ve öptü. "Sen gerçek bir kadirşinas dostsun" dedi. Birkaç gün sonra Ankara Hilton'da yapılan Cumhuriyet koşusu repersiyonuna, eşi ile geldi ve protokol masasında değerli eşi ile birlikte oturduk. Yukarıda da ifade ettiğim gibi, Mustafa Taşar, Türk politikasına Özal tarafından kazandırılmış, kendine özgü tavır ve konuşmaları olan bir siyasetçi idi. Ancak bunlar vatandaşa hoş gelen hareketlerdi. Sevilir, sayılırdı. Bununla beraber Taşar, lafını esirgemez, gerektiğinde taşı gediğine koyardı. Sayın Mesut Yılmaz'ın liderlik mücadelesinde onu desteklemiş ve daha sonra hep Mesut Bey'e bağlı kalmıştı. 30 Kasım 1992'de yapılan kongrede Sn. Mesut Yılmaz'ın kazanmasında, büyük pay sahibi idi. Çok kısa bir süre önce TÜGİS tarafından düzenlenen Eski Tarım Bakanlarının katıldığı ve Türkiye'nin gıda stratejilerinin tartışıldığı toplantıya davet ettiğimde, bu toplantıya Sn. Hüsnü Doğan katılsın, O bu konuları daha iyi bilir demişti. Ne ilginç bir tecellidir ki, Adnan Kahveci, Mümin Gençoğlu, Yılmaz Hocaoğlu gibi Mustafa Taşar'ı da trafik terörüne kurban verdik. Düşünüyorum da Türkiye'nin her işine karışan, balık temizleme tezgahları ille mermer olacak diye ısrar eden Avrupa Birliği neden yılda 8.000 kişinin öldüğü, 200.000 kişinin yaralandığı, bunlardan 10.000'nin yaşamını engelli (sakat) olarak sürdüreceği trafik terörüne müdahale etmiyor ve zecri tedbirleri, ağır cezaları öngören yeni bir trafik yasası çıkartın demiyor! Her bayramda; ille en az 150 kişi ölecek ve binlerce kişi yaralanacak, bu da Türkiye'nin kaderi olacak. Türk siyaseti dürüst, mert, yiğit, politikayı iyi bilen, yapan bir evladını, hem de ona en fazla ihtiyaç duyacağı bir zamanda kaybetmiştir. Mustafa Taşar'ın cenaze törenine ilişkin resme baktım. Liberal merkezi temsil eden herkes orada idi. Taşar, yaşarken yapamadığı liberal merkezi ölümü ile bir araya getirmişti. Ne olur, Türkiye'nin kaderine el koymak için liberal merkez (DYP-ANAP) artık bir araya gelsin! Değerli dostum Mustafa Taşar'a Tanrı'dan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.