Geçen hafta, herkes kendine göre, umut fakirin ekmeği modunda eline beyaz kağıt parçasını da alıp oy kullanmaya gitti.

İstanbul rüzgara teslim ama güneş göz kırpmakta.

Ben de bahara uyup renkli giysilerle şıkıdım şıkıdım… 

Oyumu attım.

Beklemeye başladık. Twitter, Facebook vb… Genel olarak beyaz ekran tek merak giderici merci.

Cama yapışmış sinekler gibiyiz…

Bazı illerdeki gerilim yükselip de yaralanma ve ölüm haberleri geldikçe yüzler düşmeye başladı. 

Seçim mi yaşıyoruz yoksa mübarek kurban bayramı mı algılar karıştı.

Kesme- doğrama- kan- pişirme

Bu nolmuş bu noolmuş

İnek içmiş, dağa kaçmış… bu da okuldan gelmiş, hani bana demiş…

Biz nasıl bir genlerin vücut bulmuş haliyiz, rezalet…

Muhtarlar daha ölmeden şişmiş şişmiş, nasıl şişirilmişse galeyan içinde! 

Fol yok, yumurta yok; Allah Allahhhh nidaları gün boyu…

Derken saatler 17:00 yi geçmeye başlayınca, canım Türkiye’m alışık olduğu beklentiye yine girdi.

O parti, bu parti

Bir bana, bir sana

Anadolu Ajansı, Yüksek Seçim Kurulu…

Değiştir, bakalım başka kanal da nasıl gidiyor…

Bu anchorman iyi değil değiştir

Bu kadın kendini pazarlıyor değiştir.

Aha reklama girdiler. Çerçevelerin içini takip etmek ne mümkün- John Kennedy gibi olsam keşke, uçak kalkarken bile aprondaki yazıları okuyabilen seçiciliğe sahipmiş.

Derken Ankara başkanını seçti. Evet İstanbul İstanbul’u bekliyoruz… Sayım tam yapılmadan adaylardan biri ben kazandım dedi. Öteki olur mu öyle şey dedi.

İtiraz itiraz üzerine

AA uzun süre veri girmedi. YSK kurulu AA benim müşterim değil  bilemem dedi. 

Rahmetli Barış Manço, ‘Ben bilirim Ben bilirim’ dedi.

Ertesi güne uykusuz ve merak içinde girerken, hoop bazı sayımlar yeniden yapılacak, ertesi gün hayır tekrar sayılmayacak, YSK bir saydı bir saymadı…

Dur kalk dur kalk!

Şöför bey midem bulandı dur artık!

Bu arada mübarek kandil günümüz geldi. Haydeee telefonumda bir o aday kutlamada, bir diğer aday.

Biz kazandık. Hayır biz!!!!

Çirkinleştikçe çirkinleştiniz.

Bir oyları sayamadınız yuh!

Ya abaküsle başlayın bırakın teknoloji savsatalarını. Teknoloji kullanma klavuzu ister.

Ayıptır günahtır.

Rezil ettiniz bizi dünyaya 

Masa tenisi seyreden kelebek gibi olduk.

Şaşkın ve güvensiz.

Güven ki çok önemli bir duygu.

Birbirinizi kucaklayın artık ya. Olan bize oluyor. Zaten enflasyon canımıza ot tıkadı. Alt tarafı belediye başkanlığı seçimi bu. Kabullenin bir sonucu.

İlk patronumun bir lafı vardı. ‘…okunda boncuk arama’ diye

İstanbul olarak biz kendimizi idare ederiz. Hep de ettik. Koltuk filmi ile Kemal Sunal’ı getirin oldu olacak.

Herşeyi tolere ettik. Gelenleri de bağrımıza bastık.

Yeter ya yeter ama. Güven bitti. 

Sağolun varolun iyi yaptınız.

Elleriniz dert görmesin.