TBMM Eski Başkanı, Trabzon Milletvekili Mülkiyeli Vali ve Türk Parlamenterler Birliği İstanbul Başkanı Sn. Necmettin Karaduman’ın Parlamento evi, Filiz’i Köşk’te düzenlediği yeni yıl kokteylinde, pek çok eski milletvekili arkadaş ve dostlarımı görmekten fevkalade mutlu oldum. Orada, eski ünlü gazeteci olup, şuanda milletvekili olarak TBMM’de bulunan bir Parlamenter’de vardı. Kendisi, partisinin genel başkanının kontenjanından herkese nasip olmayacak biçimde, seçilecek yere konularak, kolayca meclise girmişti. Şimdi ise, Meclisin çalışma düzeninden, şartlarından şikayet ediyor ve yararlı olamamaktan yakınıyordu. Hükümete, tevcih edilen soru önergelerinin, gerektiği şekilde cevaplandırılmadığını, Meclisin verimli çalışmadığını ifade ediyordu.
Bunlar bir ölçüde doğru olabilir. Ancak, TBMM’de çalışmak ve birşeyler yapmak amacında olan milletvekilleri için, kapılar her zaman açıktır. Bilhassa, kendi durumumu anımsadım. DPT’de, Özel Sektör’de deruhte ettiğim birçok görevlerden sonra, herkese nasip olmayan, milletvekilliği yüce görevini üstlenmiştim. Meclis açılıp, yemin töreninden sonra, kendimi, TBMM / Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi ve aynı zamanda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Parlamenteri olarak bulmuştum. Bilenler bilir, Plan - Bütçe Komisyonu, TBMM’nin en önemli komisyonu olup, hemen hemen tüm yasalar oradan geçer. Daha sonra TBMM Genel Kuruluna iner. Bu nedenle, Plan ve Bütçe Komisyonu sabahlara kadar süren çalışma düzenine sahiptir. Aksi halde, devletin kanun ve mevzuatlarını tamamlamak mümkün olamaz. Hele, yıllık devlet bütçesi görüşülürken, sabah saat 10.00’da başlayan Plan - Bütçe, sabaha karşı 4.00’te – 5.00’te biter. Ama, ertesi gün bütçesi, yine 10.00’da görüşülmeye başlardı. Yani, neredeyse 2 ay, 3 saat uyku ile idare ederdik.
Plan ve Bütçe Komisyonundan sonra, genel kurula inen kanunlar üzerinde de çok defa ben konuşurdum. Bunun dışında, Grup Başkan Vekillerinin tensipleri ile genel kurulda görüşülen, bir çok yasa üzerinde, grup ve maddeler üzerinde konuşmak üzere görevlendirilmiştim. DPT’den gelmiş olmak, hazırlıklar açısından büyük avantaj sağlıyordu. Konuşmaları hazırlarken, neyi nereden, plan ve kalkınma programlarından alınacağını biliyordum. Plan ve Bütçe Komisyonu, genelde Pazartesi sabahı başlar, Cuma ve Cumartesi de devam ederdi. Diğer günlerde, Meclis Genel Kurul çalışmalarında vazifeli olurdum. Bu nedenle, hemen hemen her gün, her saat TBMM’de bulunurdum. Hatta, bazen, benim ilgi alanımda olmayan konularda bile, örneğin Tarım, Meracılık gibi, grup adına benim konuşmam istendiğinde, evden çağrılır ve Meclise gelmem talimatı verilirdi. Bu yoğun, Meclis temposunun dışında, her ay en az bir hafta Avrupa Konseyi Parlamentosuna gider, orada hem Genel Kurul’da, hem de üyesi olduğum Siyasi İşler ve Eğitim / Kalkınma komisyonlarında konuşmalar yaparak, katkıda bulunmaya çalışırdım. Prosedüre göre, Avrupa Konseyinde Türkiye’yi temsil eden Milletvekillerine, eşlik etmek üzere, Dışişleri Bakanlığı Hariciyeci arkadaşları tahsis ederdi. Bu bağlamda, Değerli Diplomatlar, Sn. Rıza Türmen, Sn. Türel Özkarol, Sn. Turan Fırat, Sn. Can Altan gibi Büyükelçilerle birlikte çalıştık ve hala anımsarım, bir çok güzel anılar yaşadık...
Ben genellikle, Avrupa Konseyinde yer alan konulara ilişkin konuşmalarımı, doğrudan İngilizce olarak kendim yazardım. Bu nedenle, Hariciyeci arkadaşlarımın benimle çalışmaları kolaydı. Mecliste, Komisyonlarda, Avrupa Konseyinde, yukarıda izah ettiğim gece-gündüz demeden yaptığımız çalışmalara ilave olarak, seçim bölgem olan, İstanbul Anadolu Yakası, Birinci Bölgedeki Parti ve Teşkilat çalışmalarına da zaman ayırmak, ilçeleri ziyaret etmek ve onların yemek ve aktivitelerine katılmak da, görevlerimiz arasındaydı. Bu çalışma, genellikle haftasonuda Ankara’ya hareket edeceğim, son dakikaya kadar sürerdi. Bazen benimle görüşmek isteyen, talepleri olan, Partililer ve Seçmenler, Havaalanına gelirler, orada görüşürdük. Esasen bölgede, en fazla dolaşan, her yere girip çıkan, bir Milletvekiliydim. Benimle birlikte, aynı bölgeden seçildiğimiz arkadaşım Rahmetli Adnan Kahveci’de çok gezen ve halka yakın bir insan olduğundan, onun gibi, gezmek mecburiyetini hissederdim.
TBMM’deki bu yoğun ve yıpratıcı ve yüksek tempolu çalışma düzenim, Grup Başkan vekillerimiz olan Adalet Bakanı Sn. Oltan Sungurlu ve İçişleri Bakanı Sn. Ülkü Güney ve Grup Başkan Vekili Hasan Kormazcan tarafından yakinen bilinmektedir. Zaten görevleri, kendileri tevcih ederlerdi. Tüm, bu faaliyet ve çalışmalara ilave olarak, Üniversitelerde, Panellerde, TV ve Radyo programlarında bulunmak ve konuşmalar yapmak görevlerim arasındaydı. Ben, Milletvekilliğim döneminde hiç tatil yapmadım ve dinlenmedim. Ayrıca, Genel Merkezde de idari görev almadım. Hiç unutmam, bir kongre öncesi Merkez Karar ve Yönetim Kuruluna seçim yapılacaktı. Milletvekili arkadaşlarım arasında yoğun bir rekabet ve mücadele vardı. Bende, bari MKYK’ya aday olayım dedi. Ancak, bu konuda Genel Başkanın onayını almayı uygun buldum ve evine konuşmaya gittim. Bana, “Sen hiç o taraflara girme, Teşkilat işleri farklıdır, o işleri herkes yapar, ancak, senin Mecliste yaptığın çalışmaları herkes yapamaz” diyerek, beni vazgeçirdi. Ancak, bunun böyle olmadığını daha sonra anladım. Zira, MKYK’ya seçilenler, Milletvekilleri listelerini yapıyorlar ve seçilebilecek en iyi yerlere kendilerini koyuyorlardı. Nitekim, seçimde beni, en kritik yere koydular, bunca gayret, ciddi çalışma ve faaliyetlerin neticesinde, Milletvekili seçilemedim. Ancak, Mecliste her anı dolu dolu olan görev yıllarının hazzını ve vicdan rahatlığını yaşamaktayım. Netice itibariyle, TBMM’de Milletvekilliği, çalışmak, ortaya birşeyler koymak, Vatana ve Millete yararlı olmak isteyen insanlar için, daima imkanlar veren yüce bir görevdir.