TÜRK DEMEK, TÜRKÇE DEMEKTİR
(HİÇ BİR ŞEY DİL KADAR ÖNEMLİ DEĞİLDİR)
NURTEN REMZi
/ Şumnu Kültür Evi Başkanı
Alman demek, Almanca demek ise, Bulgar demek, Bulgarca demek ise, Çin demek, Çince demek ise bu düşünseye dayanarak Türk demek, Türkçe demek değil midir?
Doğduğumuz, büyüdüğümüz, gelişmesi için, diğer vatandaşlar kadar demek az, hatta daha fazla katkı verdiğimiz memleketimizde ama açık, ama kapalı, ama göz alıcı, ama perde arkası Türklere karşı olumsuz önyargı , ayırımcılık ve doğal yaşamak, eğitim almak ve yetişmek için engeller hala var. Ne yazık ki, Bulgaristan Türklerin Anadili eğitimi ile ilgili gerçekler hala gündeme gelmiyor. Bilindiği gibi bu güne kadar yeterince çalışmalar yapılmadı. Bulgaristan’ın bir büyük parçası olan Türklerin ve diğer azınlıkların Anadili, edebiyatı, folkloru, gelenekleri konu olarak gündeme gelse de, hala gelmiş denecek kadar geliyor. Bulgaristan Türk edebiyatı Bulgaristan edebiyatı değil midir, Bulgaristan Türkleri dili, dini ve kültürü Bulgaristan’ın bir parçası değil midir?
Neden Bulgaristan Türkleri, kendi Anadilini öğrenmek için hala gerekenler yapılmıyor? Bulgar yöneticileri, ülkemizin eğitim sisteminde Anadili eğitimi var diyorlar, ama o da sadece var denecek kadar var. Neden okullarda Anadilimizi öğrenmek için uygun olmayan seçmeli ders olarak var? Öğrenciler, yoğun eğitim programından sonra, 6-7 ders saatinden sonra veya diğer arkadaşları öğlen yemeğine giderken Türkçe ders saatine gönüllü kalmaları, normal bir durum mu? Neden bazı yerde uygulanan seçmeli derste 3 şık var ise o 3 şıktan sadece birini seçmeye hak veriyorlar? Bildiğimiz gibi öğrenciler,yabancı dil derslerine diğer derslere katıldığı gibi katılıyor, ama neden doğal olmayan bir ders gibi Anadili eğitimi seçmelidir ve gereksiz, anlamsız işlemler yapılıyor? Neden Anadili dersi grubu oluşması için dilekçe gerekiyor? Neden Türkçe öğretmenlerin çalışma şartları,eğitim programı, ders kitapları, yardımcı kaynak ve kitapları, okullarda görevleri ve öğretmenler ekibinde konumları diğer öğretmenler gibi değil? Bunları kanıtlayan ve bunlara benzeyen daha çok çok olay var. Bazı defa velilerin dilekçe veremediğinden dolayı dilekçe almak için Türkçe öğretmenleri ev ev gezip dilekçe toplamaya gidiyor ve diğer öğretmenlerin harcamadığı boşuna zaman harcıyor. Bazan okul müdürleri, özveriyle çalışan ve dilekçe toplamaya gidenlerin gitmesini yasak ediyor. Bazan Bulgar asıllı öğretmenler , öğrenciler Bulgarcayı daha iyi öğrensinler diyerek Türkçeye gitmemeleri için çalışmalarda bulunuyor.
Anne babalarımızın eğitimle ilgili, çocukların fiziki ve psikoloji özellikleri ile ilgili, onların kapasitesi ile ilgili yeterince bilgileri olmadığından dolayı onlara hitap ederek şunları demeden geçemeyiz: Bizler, Bulgaristan Türkü olarak ülkemizde daha başarılı olmamız için hem Türkçeyi, hem Bulgarcayı mükemmel bilmeliyiz. Anadilini iyi bilmeyen, resmi Bulgarcayı veya yabancı dilleri de iyi öğrenemez.
Son aylarda bütün Bulgaristan’da bu eksiklikleri tamamlamak amacıyla Türkç ve Türk asıllı öğretmenler bir araya geldi. Kuzey ve Güney öğretmenleri dernekleri kurunca bir umut doğdu. Son zamanda birçok yerlerde kültür dernek ve kurumları kurulunca az veya çok Anadili Türkçe ile ilgili çalışmalar yapıldı. Bizler de, Şumnu Kültür Evi Derneği ekibi olarak, Bulgaristan Türkleri kültürü ile ilgili gelecek nesillere aktarılacak olan değerlerin canlanması, korunması ve tanıtılması hedefiyle, çocuk ve gençlerin Türkçe ve Türk kültürü ile ilgili bilgilerinin artması ve gelişmesi amacıyla Mozaik dergisi, Eleman Yetiştirme Programı, foklor ve müzik takımları, Genç Kalemler ve adlarını şu anda sayamadığımız daha çok çalışmalarda bulunduk.
İnsan ve etnik hakları ve kanuni çerçeveler içinde şimdiden sonra Anadili eğitimi eksikliklerimizi tamamlamak için daha aktiv çalışmalıyız. Birlikten güç doğar, her şeyden önce el ele ve göz göze, her şeyi açıkça paylaşarak emek vermeliyiz. Her insana saygı ve sabır göstererek sevgi ile uğraşılarda bulunmalıyız, çünkü Cenap Şehabettin sözlerine göre” Yalnız seni sevenleri sevmek, sevgi değil, değiş tokuştur.”
İnsanlık tarihinde kalan ve bilinen Konfüçyus gibi bazı dahi ve aydın kişilerin düşünceleri , çok eski olsa da hiç eskimiyor. “ Dil düzensiz olursa, sözler, düşünceyi iyi anlatamaz!Düşünceler iyi anlatılamaz ise yapılması gereken işler doğru yapılamaz! Vazife, gereği gibi yerine getirilemezse, adetler ve kültür bozulur. Adetler ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet, yoldan çıkarsa,kargaşa ve şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını şaşırır. İşin sonunun nereye varacağını bilmez!
İşte bu yüzden hiç birşey dil kadar önemli değildir. İşte bu yüzden Türkçeyi, Türkçe tarihini, Türk edebiyatını, Türk özellik ve değerlerimizi bilmek, algılayamak, tanımak ve tanıtmak için Anadilimizi öğrenmek şarttır. Onu da normal şartlarda öğrenmeye başlamamız için çalışmalardan kaçmayalım, çekinmeyelim, korkmayalım! Gereken çaba ve uğraşılarda sabırlı, mantıklı, fedakar, özverili ve çok bilgili olalım! Türk demek, Türkçe demektir.
www.mozaikdergisi.com
[email protected]
BG cep- 00359 886 94 24 95
TR cep- 0090 538 437 56 95