Çeşitli vesilelerle Türkiye'yi dolaşıyorum. Liberal Merkez Birleşmesi (ANAP-DYP Birliği) üzerinde yazılar yazıyor, konuşmalar yapıyorum. Mailler yolluyorum. Büyük bir vatandaş topluluğundan, merkezde birlik projesi için çok güzel yansımalar alıyorum. Daha yeni bir ilçe başkanı aradı, milletvekilim yazılarınızı yönetim kurulu toplantısında okuduk, sizi desteliyoruz ve lütfen bu çalışmalarınıza devam edin dedi. Biz bunu neden yapıyoruz? Türkiye 2007 seçim sathı mailine girdi. Bundan sonra her şey 2007'de sonra 4-5 yıl bu ülkenin kaderine el koymak için yapılacak. Liberal merkezdeki hatta sosyal demokratlardaki bölünmüşlük, maalesef hala devam ediyor. Bu durum da en fazla AKP'nin işine yarıyor. Aslında AKP biraz akıllı olup, partiyi bağnaz, fanatik yaklaşımlardan uzaklaştırıp, merkeze çekebilse, yani kadrolarını liberal merkez eksenli insanlarla takviye edebilse ve görüntü değiştirebilse ANAP ve DYP'ye yapacak fazla bir işte bırakmayacak. Oy aldığı geleneksel, dinci, tutucu kesimden bir türlü kopamıyor ve hala liberal merkeze şans tanıyor. Acaba liberal merkez bu şansını kullanabiliyor mu? Buna evet demek ne yazık ki mümkün değil. Bizim toplumumuzda maalesef insanların aklı başına geç gelir. Büyük devlet adamı Sn. Süleyman Demirel bunu bir sözü ile çok güzel ifade etmiştir. "Neyin olacağını görüp, anlamak için neyin olmayacağını görmek lazımdır" diye. Liberal merkez zaten bölünmüş durumda. Şimdi bunlarda bölmeye yönelik faaliyetler ve yeni parti kurma girişimleri var! Bana göre kurulmuş ve kurulacak partilerin, bir şey yapma imkanları hemen hemen yok gibi. Ancak bu küçük partilerin alacakları oy oranı toplam %5-6 olsa bile bunlar liberal merkezden gidecektir. Seçime hazırlanan siyasi partilerin mutlaka göz önünde tutmaları gereken konu kararsız vatandaşlardır. Geçen seçimlerde de kararsız kalan, seçim sandığına gitmeyen seçmen oranı %18'in üzerindeydi. Bu oran aynen duruyor. Vatandaş şu partiye oy vermem bu nedenle, şu partiye oy vermem şu nedenle deyip, kararsızlığını gösteriyor... Bu kararsızların büyük bir çoğunluğu da inanın liberal merkezde. Onlara soruyorum. "Peki, ANAP-DYP bir araya gelirse oy verir misiniz" diye, büyük bir çoğunlukla 'evet' cevabı alıyorum! Esasen DYP ve ANAP seçmeni, Demokrat Parti'nin kökünden geldiklerine inanıyor ve temel felsefe, Türkiye vizyonu ve misyonu açısından bu iki parti arasında fark görmüyor. Her iki partinin de laik demokratik cumhuriyete bağlılığı, Atatütrk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunuculuğunu, girişimcilik, teşebbüs hürriyeti, serbest piyasa ekonomisi, sosyal refah ve sosyal güvenlik, sosyal adalet anlayışı hep aynı. Her iki part seçmeni de Türkiye'yi Türkiye yapan milli ve manevi değerlere, ahlak ve fazilete, dini inançlarını serbestçe icra etmeye, buna ilişkin hürriyetlere inanıyor. Her iki partinin seçmeninin ortak ve mümeyyiz vasıfları, Türkiye'nin her meselesini hukuk devleti anlayışı içinde, demokratik sistem içinde çözümlenmesini istemeleridir. Zira bu partilere inananlar, demokratik rejimin kesintiye uğramasından, askeri müdahalelerden en fazla mağdur olmuşlardır. Liberal Merkez seçmeni, Türk Ordusu'nun ülkenin iç ve dış düşmanlardan temizlenmesindeki büyük gücüne inanmakta ve destek vermektedir. ANAP ve DYP seçmeni Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünün tartışma konusu bile yapılmasını asla kabul edemez. Hadise tüm bu ahval ve şerait içinde liberal merkez bütünleşmesinin nasıl yapılacağıdır. İşte bütün zorluk buradadır. Eğer bir parti ilk başta "siz partinizin kapısına kilit vurun gelin benim emrine girin" derse bu olmaz. Bu bütünleşmeyi halk oyları ile yapsın diyorlarsa bu da olmuyor... Asıl tavizi şu anda kamuoyu yaklaşımlarına göre, daha önce görülen partinin vermesi gerekiyor. Belki ilk başta iki partiyi tek bir çatı altına getirecek 2'li, 3'lü bir ortak yönetim biçiminin kurulması düşünülebilir. Yaklaşan seçimler platformunda, ülke gerçekleri mutlaka bir şeyler yapılmasını gerekli kılıyor. Ancak, geç kalınıyor.