Lefkoşa belediye Başkanı Cemal Bulutoğluları sıradan bir belediye başkanı değil… Göreve geldiğinden itibaren de belediyeyi sıradan bir başkan gibi yönetmiyor! Özel sektör ruhunu ilk günkü gibi koruyor, zaten korumasa ve sıradan bir başkanlık yapsa şimdi o dev binanın yerinde eskiden olduğu gibi ya bir sandviççi dükkânı olurdu ya da boş arazi park yeri olarak kullanılırdı! Başkan’ın çok kısa bir sürede böyle bir tesisi belediyeye kazandırmasının tek sebebi özel sektör ruhunu korumuş olması ve yanında çalıştırdığı personelini de bu ruhta çalıştırmasıdır… Bu dev eser elbette ki başkanın Lefkoşa’ya kazandırdığı bir eserdir ama bu başarının arkasında müthiş bir tempoda günün 24 saatinde çalışan ve uykuyu unutan personeli de alkışlamak gerekiyor! Zira personel ilk kez çok değişik bir tarzda başkanla çalışmaktadır ve onun temposuna ayak uydurmak o kadar da kolay bir olay değildir! Dün bizim ilgimizi çeken en önemli konu, belediyedeki müdüründen işçisine kadar yüzlerindeki tatlı bir yorgunluk ifadesi idi… Bu yüzden başkanı bir kez alkışlarsak, personeli iki kez alkışlamak durumundayız… Başta da dedik ya Cemal Bulutoğluları sıradan biri değil ve belediye yönetimini zaman zaman da yasaların dışına çıkarak yönetiyor… Zira böyle olmazsa bu kadar sürede bir iş de başarılacak gibi değil… Onun yasa tanımaz tavrı belki muhalifleri tarafından yadırganıp eleştirilebilir ama burada asıl alınması gereken mesaj, artık devlet zihniyetiyle, saate bağlı olarak çalışmanın bu ülkeyi pek ileriye götüremeyeceği gerçeğidir… Kuşkusuz ki dünkü açılış töreninde başkana en büyük destek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’ten gelmiştir… Ankara’nın başarılı belediye başkanı, Cemal Bulutoğluları’na bundan böyle çalışmalarında madde ve manevi desteği esirgemeyeceği sözünü vermiş ve Cemal başkanın derin bir nefes almasını sağlamıştır… Zira, belediyenin bütçesi, geliri gideri bellidir… Ama Ankara gibi bizim KKTC bütçesinin kat kat üstünde bir bütçeye sahip bir kentin, Lefkoşa Belediyesi’ne desteği önemlidir ve bunun devamı için projeler ardı ardına gelmelidir! Zaten dikkat ettik, Melih Gökçek’in ağzından destek sözü çıktığı anda Bulutoğluları ayağa kalkarak kendisini ilk alkışlayan kişi oldu… Yine, başta kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş olmak üzere TC Lefkoşa Büyükelçisi Türkekul Kurttekin’in başkan hakkındaki övgüleri de kendisine ve belediyeye büyük bir moral olmuştur! Dün, bize göre çok daha önemli bir olay da Başkent Tiyatro Projesi’nin temelinin atılarak sanat adına çok büyük bir hizmetin başlatılmasıdır… Bunda da Tiyatro müdürü Yaşar Ersoy’un konuşması sırasında heyecanını ve coşkusunu görmek hiç zor olmadı! Yıllardan beridir özellikle dünya tiyatrolar gününde nutuklar atılır ve siyasetçiler ertesi gün verdikleri sözleri unuturdu… Ama ilk kez bir belediye başkanı, göreve geldikten kısa bir süre sonra verdiği sözü tuttu ve başta sanat dünyası olmak üzere başkentlilere çok büyük bir hizmetin başlangıcını yaptı… Umarız bu proje de aynen belediye binası gibi çok kısa bir sürede bitirilir ve yıllardan beridir tiyatro alanındaki ayıbımız da örtülmüş olur… Bu konuda hiçbir zaman pes etmeyen ve basın dâhil herkesi yönlendiren, bu heyecanı yaşatan Yaşar Ersoy’a da bir teşekkür borcumuz vardır! Sonuçta, Cemal Bulutoğluları bir kez daha siyasetçi olmadığını dünkü eserlerle kanıtlamıştır… Çünkü ne yazık ki bizde bir işe siyaset karıştığı zaman o iş kilitlenmekte ve arapsaçına dönmektedir… Ve umarız ki siyasetçilerimiz de yönetimlerinde olaylara bir devlet görevlisi gibi değil de özel sektör yetkilisi gibi bakarlar… Biz inanıyoruz ki, devlet yönetimine özel sektör ruhu gelmedikçe bir arpa boyu yol gitmemizin imkânı yoktur… Günün Fıkrası Avcı mısın ne? Avcımız avlanmaya çıkar dağa tepeye… Bir bakar ki bir ayı karşısında… Çeker tüfeğini ateşler ama tüfek tutukluk yapar... Napsın, kaçmaya başlar, ayı da peşinde… Ayı yakalar bunu, bir güzel becerir… Avcımız hırs yapar, öldürecektir illa ki bu ayıyı… Bir müddet sonra bir daha görür ayıyı, çeker tüfeği, basar tetiği yine tutukluk yapar; bizimki kaçar, ayı peşinde, yakalar ayı bunu, bir daha becerir… Avcımız iyice hırslanmıştır illa ki vuracaktır ayıyı… Takılır ayının peşine, görür, çeker tüfeği basar tetiğe yine tutukluk yapar, ayı bunu bir daha yakalar bir daha becerir… Bu olay gün boyunca tekrarlanır… Artık avcının dayanacak gücü kalmamıştır, hayat meselesi olmuştur bu, son bir defa daha bakar ayı karşısında… Çeker tüfeği basar tetiğe ve tüfek yine tutukluk yapar… Ayı yakalar bunu ve der ki: - "Ya kardeşim avcı mısın, i..ne misin?" [email protected]