Cari açığı körüklediği gerekçesiyle, hükümetin günah keçisi haline gelen tüketim harcamaları, dolayısıyla kredi kartları konusunda ortalık toz duman.

Karşılıklı görüşlerin inandırıcı dökümanlarla savunulması karşısında kafalar karıştı.

Peki, kredi kartları sınırlandırılmalı mı?

Yoksa, bazı ekonomistlerin dedikleri gibi, "kredi kartı ya da tüketici kredileri, tarafları olan ticari bir ilişki olduğu için, devletin ilişkiye müdahil olması doğru değil" mi?

Hükümet, tüketici kredilerinin sınırlandırılmasıyla, iç talepteki büyümenin kontrol altına alınabileceğini düşünüyor; kredi kartlarının kime, hangi limitte, kaç tane verilebileceğini belirleyen yasa tasarısı hazırlıyor.

Uzmanlar ise, "Sorun, kamu sektörü açıklarının büyüklüğü yanında, özel sektörün yeterli tasarruf fazlası vermemesinden kaynaklanıyor" diyorlar.

Peki önlem ne olmalıymış?

Önlem, kamu sektörü açıkları daha da aşağı çekilirken, özel sektördeki tüketim ve yatırım artışlarının düşürülmesi...

Yani, sorunu kısa dönemde çözümü için, kamu daha az harcama yapacak, vergi gelirleri ve faizler arttırılacak.

Böyle bir çözüm, "can yakıcı" önlemler, geniş kitlelerin hoşuna gitmeyeceği için, yöneticiler kredi kartlarını suçlama kolaycılığını seçiyorlar.

BANKALARIN KREDİ KARTI VERMESİ YASAYLA KISITLANABİLİR Mİ?

Bankaların sebil gibi kredi kartı dağıtmalarını engelleyecek yasal düzenlemeler yapmaya hazırlanan hükümete, görevi bankanın her türlü işlemlerini denetlemek, riskin sermaye ile ilişkisini kotrol etmek olan BDDK da destek verdi. Kime, hangi limitte, kaç tane kredi kartı verileceği, bundan böyle, yasayla belirlenecek.

Ekonomistler, kredi kartları konusunun özel bir yasayla düzenlenecek bir konu olmadığını belirterek, "Bankaların kredi vermesi ya da portföy yatırımları risk içeren işlemlerdir. Kredi verme bir risk idaresi işidir. Risk idaresi ve alınacak risklerin miktarı bankaların sermayesi ile orantılı olmalıdır. Görevi, riskin sermaye ile ilişkisini denetlemek olan BDDK'nın sorumluluğu da burada başlayıp burada biter" diyorlar. Yani, kredi işlemlerinde risk alıp almamak bankaların kendi bilecekleri bir iş oluyor.

Bu konuda bir önemli eleştiri de şu:

"Bazı bankalar diğerlerine oranla daha fazla risk almayı sevebilirler. Aldıkları risklere karşılık sermayeleri yeterli ise, bankaların içişlerine karışmak, serbest piyasa ekonomisi ile bağdaşmaz!" (Ercan Kumcu-Hürriyet: 27.08.04)

Aynı konuda bir diğer eleştiri de şöyle:

"Kredi verme ve portföy yatırımlarına ilişkin her türlü risk; faiz riski, kur riski, vade riski, kredi verilen kişilerin ödememezlik riski ya da yapılan yatırımı ihraç edenin geri ödememe riski gibi riskler için, bankaların, risk yönetim birimleri ve risk yönetiminden sorumlu birer yönetim kurulu üyesi bulunmaktadır. BDDK gibi düzenleyici kurumlar da, bankaların her türlü işlemlerini denetlemektedirler." (Uğur Gürses-Radikal: 01.09.04)

Bankaların kredi ve kredi kartı verme işleminin yasayla sınırlandırılmayacağı görüşünü savunanlar,bankaların yakından izledikleri bir ortak risk kayıtları olduğunu, geri ödeme yapmayan kredi kullanıcılarının Merkez Bankası bünyesinde kurulu Risk Merkezi'ne bildiğini, bu bilgilerin zaman geçirmeden diğer bankalara aktarıldığını uzun uzun anlatıyorlar.

PEKİ, ŞU SORUMUZA YANITINIZ NEDİR?

Hepsi iyi güzel de, yapılan açıklamaları okurken aklımıza takılan şu soruya doyurucu bir yanıt bulamıyoruz:

- Bankaların risk-sermaye ilişkilerinden sorumlu BDDK yeni kurulmadı, bankacılık işlemleri eskiden beri Merkez Bankası'na bildiriliyor. Bütün bu kurumların varlığına rağmen, bu ülke 46 milyar dolarlık bir banka hortumculuğu nasıl gerçekleştirilebildi?

Bankalar, açtıkları kredilerin dağıttıkları kredi kartları ödemelerinin geri dönmemesi nedeniyle batarlarsa, bunun zararı her vatandaş gibi beni de etkileyemeyecek mi?

Sokak ortalarına işporta tezgahı gibi masa atıp arkasına da albenili bir kız yerleştirerek gelene geçene, simitçiye, boyacıya kredi kartı dağıtma furyasının yarattığı olumsuz görüntü ve olası sonuçları yalnızca Bankalar Birliği'ni ilgilendiren bir durum mudur?

"Tüketici kredileri henüz emekleme dönemindedir, ama kredilerin analizi, en azından belge bazında, ticari kredilere oranla daha ayrıntılıdır. Kredi kartı isteyenin nerede çalıştığı, ne kadar maaş aldığı bellidir. Hatta bunlardan kefil dahi istenmektedir" görünüşü ne kadar doğrudur?  YARIN...

 

KÜPE: Borcu yabancıdan al ki, ödedikten sonra konu kapanıversin.

Lord Burleigh