Bazı sendika ve sivil toplum örgütleri bu kez de sevimli çizgi film kahramanları Daltonlar’ı malzeme yaparak her geçen gün hükümeti daha da fazla sıkıştırmaya başladılar… İlk bakışta halkın etkilenmesi bakımından iyi bir fikir gelebilir ama, bize göre asıl hedef hükümet değil, alternatif görüşler olmalıdır! Hadi Annan planı rüzgarıyla yüksek bir oy aranı ile iktidara gelen hükümet, şimdi o rüzgarın ters esmesiyle birlikte bir gecede gidebilir ve erken seçim yolu açılır… Peki Daltonlar gidince bu kez yerine kim gelecek? Yani yine çizgi filminden yoma çıkarak soracak olursak bu kez Red Kit kim olacak o göreve geldikten sonra neler olacak? Bizim asıl sorunumuz buradadır; Halkın şu anda siyasiye bakış açısıyla içinde bulunulan ekonomik durumlar bir birine eklenince gelecek olan Red Kit’te zamanla Daltonlar rolüne inecek ve bu kez de başka kahramanlar aranmaya başlanacaktır… … Hükümeti götürmek için sokaklara dökülen sendikalar ile sivil toplum örgütlerini aslında ikiye ayırmak gerekiyor… Çünkü bir takım örgütler gerçekten emek mücadelesinde çok haklılar ve onları desteklememek mümkün değil.. Ama hepsi için bunu söylemek olası değildir! Zira, bazılarının asıl amacı, ülkede yaşanan kargaşadan da yararlanarak, ülkede bir iç savaş başlatmak ve bundan siyasi çıkarlar elde etmektir… Bunun için de, bazı temiz ve saf sendikaları da kullanarak kalabalıkları yoğunlaştırarak ülkede bir kaos ortamının artmasını sağlamak onlar için bulunmaz bir kaftandır… Bu art niyetli sendikalar bir süre sonra olayın tamamen siyasi olduğunu gösterircesine görüşmeler sonrasında masaya konulacak planın referanduma ihtiyacı olmadığını belirtecek ve bu kalabalıkların bu kez de buraya yönlendirilmesi işlevini üstleneceklerdir… Yani, şu anki bazı istemler haklı olmakla birlikte, birileri temiz ve saf halkın duyguları ile oynamakta ve onları yanlış yerlere götürmeye hazırlanmaktadır… Bu oyuna daha fazla gelinir mi, o da önümüzde ki günlerde belli olacaktır… … Bize göre ülkenin en büyük sorunu ne para ne pul ne de zamlar değildir.. Asıl sorun yanlışa yanlış ekleyerek, statükonun devamını sağlamak, bir yandan emekçi rolü üstlenip bir yandan da emekçiyi başkalarının kucağına atmaktan başka bir şey değildir… KKTC’nin asıl sorunu yıllardır sürdürülen yanlış icraatların, popülizmin, partizanlığın bu günde sürdürülmek istenmesi ve bu sayede iktidarı elde tutma çılgınlığıdır… Bu sistem ve siyaset oyunu devam ettikçe, ülkede hiçbir sorun tam olarak çözülemeyecek, her taşa takılmada Türkiye eskiden olduğu gibi yardım elini uzatacak ve yanlış politikalara desteğini devam ettirecektir… Her sorunda siyaset önde olduğu müddetçe, toplumsal çıkarlar değil de partisel ve kişisel çıkarlar ön planda tutuldukça da her geçen gün bir önceki günü aratacak ve sonuçta vatandaş illallah dilerek nasıl olursa olsun bir çözüme itilecektir… Bu hem Güney Kıbrıs’ta ki tüm gelmiş geçmiş yönetimlerin, hem de onların içimizde ki çanak yalayıcılarının ilkesi ve hedefidir… … Evet KKTC’ye artık gerçek bir Red Kit bulmanın zamanı gelmiştir… Ama Daltonlar’ın peşinden koşturarak insanları kırıp güldürmek için değil, eski sistemlerin tümünü artık çöpe atarak değişimi başlatacak ve popülizm değil toplumsal çıkarlar için uğraşacak bir kahramana ihtiyacımız vardır… “Son derece olumlu bir gelişme “Türkiye Anayasa Mahkemesinin, Erdoğan’ın partisini ‘temize çıkaran’ kararı, bizim için de son derece olumlu bir gelişmedir. Bu gelişme, bizim, Eylül ayında başlayacak olan müzakereler yoluyla Kıbrıs sorunun çözümüne ve Adamızın yeniden birleşmesine varmamıza yardımcı olacaktır. Generallerin ve muhafazakar rejimin derin devleti yenilgiye uğradı. Avrupa bu gelişmeyi, özellikle de Türkiye’nin daha fazla çağdaşlaşması gerektiğini vurgulayan Anayasa Mahkemesi Başkanının açıklamasını memnuniyetle karşıladı. Kıbrıslı Türkler kendilerini daha güvende ve çözüme varma yönündeki kendi çabalarında daha güçlü hissedebilirler. Ancak bizim tarafımızdaki çözüm güçleri, retçiliğin felaket tellallarını geride bırakıp, Türk rejiminin olumsuz müdahalelerinden korkmadan, iki bölgeli iki toplumlu federasyon yönünde cesurca ilerleyebilirler. Mehmet Ali Talat, Dimitris Hristofyas ile anlaşmaya varma çabalarında kısıtlama altında olmayacak. Kısacası, Erdoğan’ın BM planlarının ruhu ve felsefesi ile uyumlu olan çözüm ile ilgili açıklamalarından ödün vermeyeceğini varsayarak, çözüm ile ilgili uygun koşullar yaratılmaktadır. Sonuç olarak sahne iyimserdir, yeter ki bütün faktörler ve bizim taraf olumlu ve yapıcı bir şekilde çalışsın… (Luis İgumenidis – POLİTİS)