KKTC’de emin adımlarla kaosa doğru yürüdüğümüzün kimse farkında değil gibi bir hava hakim ortalıklarda! Hükümet bir yandan kendini bir yere çekerken, diğer tarafta sendikalar ve sivil toplum örgütleri başka yana çekiyor… Böyle olunca da sadece taraflar birbirinden uzaklaşmakla kalmıyor, toplumsal uzlaşının da içine ediyorlar! Sendikalar yüzde 18 gibi ütopik artışlar önerip ayakları yere basmazken, hükümet de daha ılımlı ve yumuşak bir politika izleyip ortalığı yatıştırmaya çalışacağına, iç barışa indirici bir darbe yapıp sıfır artışı öneriyor! Öncelikle söyleyelim ki iki tarafın da teklifleri kabul edilir teklifler değildir! Ülkenin şartları ortadadır… Ekonominin son bir yılda hızla düşüş göstermesinden dolayı, devlet çalışanını bile zor şartlarda ödemekte, hatta birikmiş borçları ödemekte zorlanmaktadır! İnşaat sektörünün çökme noktasına gelmiş olmasının da etkileri fazlasıyla görülmüş, piyasada önemli bir daralma yaşanmış ve durgunluk hemen her sektörde gözle görülür biçimde kendini göstermiştir! Tabi ki bu şartlarda, devletin kaynak arayışı ve çırpınışına girdiği bir süreç yaşanırken biraz da geçmiş yılların kötü bir mirası olan ‘hep bana’ mantığı artık kendini daha çok toplumsal düşünmeye bırakmak zorundadır! Özel sektörün mali yapısının dip yaptığı bir dönemde, asgari ücretin bin YTL olduğu bir ortamda devletten daha çok istemek, olmayacak rakamlar talep etmek insafla bağdaşmayacak bir davranıştır! Tabi ki bu ortamda sadece sendikaları suçlamak hem tarafsız olmamak demek, hem de biraz kolaycılık olarak algılanabilir! Bu yüzden hükümetin yanlışlarını söylemek de boynumuzun borcudur… Her sektörün kriz yaşadığı ve eylemlerin ardı ardına yapıldığı bir dönemde sendikalarla bir araya gelip bu yıl maaş artışı sıfır olacak demek de, hem başarısızlığı tescil etmekle birlikte, toplumla da dalga geçmek anlamındadır! Yeri geldiğinde ellerinde dosyalarla geçmiş yılları karşılaştıran ve eskiden daha iyi bir düzeyde olduklarını iddia eden hükümet yetkilileri, madem ki geçmişe nazaran olumlu bir hava yaratılmıştır, bunun devamı ve her şeyden de öte toplumun iç huzurunun gerekliliği nedeniyle az ya da çok vatandaşına, çam sakızı çoban armağanı da olsa ki bu sembolik bir miktarda olabilir bir artış yapmak durumundadır! Bizim yine de hükümet edenlere önerimiz şudur; Sendikaların ve toplumun karşısına çıkıp, bu yıl niçin maaş artışı veremeyeceğinizi adam gibi anlatmak zorundasınız… Ekonomik nedenlerden dolayı KKTC’de bir ilk olacak olsa da elbette ki bu yıl maaş zammı yapmayı düşünmeyebilirsiniz… Hatta vatandaş da siz kendinizi anlatmasını bildikten sonra anlamayacak kadar düşüncesiz değil ya! Hadi sizin dediğiniz olsun ve bu yıl 2009 başına kadar maaş artısı olmasın! Ama diyebiliyor musunuz ki, bu yıl sonuna kadar iğneden ipliğe hiçbir kaleme de fiyat artışı yapmayacaksınız? Diyebilir misiniz, benzine, mazota, elektriğe, suya, una, şekere ve bilumum tüm maddelere zam yapmayacaksınız? Vatandaşa böyle bir garanti verebilir misiniz? Dış etkenlerden doğacak zaruri zamları göğüsleme sözü de verebilir misiniz? Eğer bunu yapabilirseniz ve halkı da inandırırsanız, isterseniz değil bu yıl bir on yıl maaşlara zam yapmayın, inanın ki hiç kimsenin umuru bile olmayacaktır! Sendikalar istedikleri kadar eylem yapsınlar, sokaklara dökülsünler, siz kendinizi anlatabilirseniz ve bazı sözleri de verebilirseniz, bu işten tereyağından kıl çeker gibi sıyrılırsınız! Aksi halde, ben böyle uygun buldum, bildiğim doğrudur mantığı devam ederse, bozulacak iç huzurun sorumlusu da siz olacaksınız demektir! Günün Fıkrası Gümrük… Bir gün Temel ve Dursun bakmışlar Türkiye'de iş yok Almanya'ya gitmeye karar vermişler ama ceplerinde para yok... O zamanlarda Almanya'ya hayvanlar bedava götürülebiliyormuş, bunlar da neleri varsa satıp birer inek kostümü alıyorlar. Temel öne Dursun da arkaya geçiyor ve gümrüğe gidiyorlar. Gümrükteki memur bunları bir test edeyim diyor ve ineğin önüne bir tomar saman getiriyor, sen gerçek ineksen bu samanları yersin diyor. Temel mecburen yiyor ve ondan da sonra memur bir kova su getiriyor eğer sen gerçek ineksen bunu içersin diyor ve Temel mecburiyetten dolayı içiyor.. Memur bu sefer bir tomar taze ot getiriyor ve bizim ineklerin önüne koyuyor. Temel bunları da mecburen yiyor... Artık Temel şişiyor ve bir lokma bir şey yiyemez hale geliyor. Ama bu sırada Temel başlıyor gülmeye. Dursun merak ediyor. Soruyor “ula Temel neden gülirsen.” Temel de cevap veriyor: “Memur bizim gerçek inek olup olmadığımızı anlamak için bir tane öküz getiriyor, haberin olsun…”