Kıbrıs Türk’ünün kafası iyice karışık… Karıştırmak için birbirleriyle yarışıyorlar! Muhalefet gazetelerinin manşetleri ateş gibi… Yandık, bittik kül olduk! Sanayici sokakta, esnaf sokakta, taşımacılar sokakta, öğretmen sokakta, doktorlar sokakta! Muhalefete göre bu hükümet bu yılı çıkaramazmış! Önümüzdeki ay bir de 13’üncü maaşlar var ya, ekonomi tamamen iflas edecekmiş! Hatta 13’üncü maaşların ödenebilmesi için KDV iadelerinin ödenmesi bile ertelenmiş… Yakında tamamen Rum ekonomisine bağımlı hale gelecekmişiz! Muhalif gazeteler ve yazarlar ateş püskürüyor! İktidar ise kendi havasında… Onların gazetelerine göre de ortalık güllük gülistanlık! Başbakan ve diğer bakanlar rakamlarla çıkıyor halkın karşısına… Bilmem şu sene şu kadar gelirimiz vardı da şimdi şu kadara yükseldi… Hatta gelir sıralamasında dünyanın 59’uncu ülkesi olduk! Ne mutlu bize değil mi? Muhalefet kendi havasında, iktidar ise kendi… Birisi koltuğu bırakmamak için konuşuyor diğeri o koltuklara oturmak için! Peki bu halk kime inansın şimdi? Kim daha inandırıcı? Şimdi bu kargaşa yetmezmiş gibi Başkanlık sistemini tartışmaya başladık… Her işi hallettik, ülke ekonomisini düzlüğe çıkardık, sektörlerdeki tıkanıklığı giderdik ve başkanlık sistemi gelsin diye hep bir ağızdan koro yapıyoruz! Zaten çoğuna göre de ülkedeki bütün olumsuzlukların suçlusu başkanlık sisteminde olmayışımız! Başkanlık sistemi gelecek ve dertler bitecek… Af edersiniz ama nah bitecek! Önce inin halkın yanına ve bu halk ne istiyor onu öğrenin! Sizin iktidar kavgalarınızda da, sürtüşmelerinizden de, birbirinizi kötülemenizden de bıktı usandı! Vatandaş artık huzur istiyor… Sakinlik istiyor, refah istiyor, adam gibi politikacılar istiyor! Ve inanın ki artık hiç birinize ne inanıyor ne de güveniyor… Ya adam gibi oturun masaya, ülke insanının istemlerine ilaç olun, ya da biz bu işi beceremedik deme cesaretini gösterip, yapabilecek olanların önünü açın… Kıssadan hisse… Sığır derisi.. Günlerden bir gün, ülkenin haşmetli kralı, taşlı sert zeminin ayağını acıttığını söyleyip tüm krallığının her köşesinin sığır derisiyle kaplanmasını emreder. Kralın bu fikrini duyan soytarısı bu karara kahkahalarla güler. Gülerken de 'ne kadar saçma, ne kadar gereksiz' der durur. Bunu duyan haşmetli kral, aşağılanmayı hem de soytarısı tarafından gülünç duruma düşürülmeyi hiç kabullenemez ve çok sinirlenir. "Derhal bana daha iyi bir seçenek göster ki seni affedeyim, yoksa öleceksin" der soytarısına. Soytarı kendisinden çok emin bir şekilde şöyle der: "Sevgili kralımız, niye bu kadar zor ve pahalı bir işe kalkışıyorsunuz doğrusu anlayamıyorum. Bütün krallığı sığır derisiyle kaplamak yerine, küçük bir sığır derisini kesip ayağınızı kaplayınız yeter" diye sözlerini tamamlar. Günün Fıkrası Kahkaha… Yeni evlenen bir çift ilk gecelerini geçirmek için bir otele gitmişler. Adam kadına: —Sen hazırlan ben geliyorum" demiş. Adam banyoya girmiş ve kahkaha atmaya başlamış. Kadın şaşırmış: —Bu daha ilk gece, şimdi sormayayım daha sonra sorarım" demiş. Aradan yıllar geçmiş, çift evlilik yıl dönümlerini kutlamak için ilk gecelerini geçirdikleri otele gitmeye karar vermişler. Adam yine banyoya girmiş. Kahkaha atmaya başlamış. Kadın "bu sefer soracağım" demiş. —Sen ilk gecemizde de böyle gülmüştün, ne oluyor içerde?" demiş. Adam cevaplamış; —Yirmi sene önce kravatıma işemiştim şimdi paçama işedim"