"Şayet bilim sıfatlarda olsaydı, Her üniversite mezunu âlim kişi sayılırdı." - Levon Panos Dabağyan- "12 Kasım 2007 Pazartesi" tarihinde (MİLLİYET GAZETESİ) bir mülâkat okudum. Mülâkatı yapan bir Hanım Gazeteci. Konu ise: Hanım Gazeteci'nin tabiriyle, "Tarihçilerin Şeyhi" ünvanlı bir değerli tarihçi. Yine Hanım Gazeteci'nin kayıtlarına göre: "Dünyanın en ünlü Tarihçilerinden Prof. Dr. ünvanlı bir akademisyenimiz." Sayın akademisyenimizin adı ve soyadına gelince, yüksek müsaadelerinizle bu kayıttan sarfınazar etmekteyim. Zira, lütfetmiş bulundukları ikaz beyanatlarının son derece hafif ve adeta bir kahvehâne sohbeti düzeyinde oluşu yüzünden Sayın Akademisyenimizin adını yazmamaya karar verdim. Zira, kimliğini küçültmek benim gibi bir "Tarihçi Çömezine" yakışmaz!.. Sayın Hocam! "İTİDAL" ÇAĞRISI ikazından sonra Türkiye'nin düşmanları dikkatlere çekiliyor ve (ÜÇ SALDIRGAN DÜŞMANIMIZ VAR) deniyor ve de peşinden sergileniyor: (Türkiye'nin ittifak halinde üç saldırgan düşmanı vardır: "YUNAN, ERMENİ ve AYRILIKÇI KÜRT CEPHESİ" AB, daima Yunan-Kıbrıs ortaklarının dümen suyunda Türkiye’yi içerden zayıflatmak, son kertede parçalamak siyaseti güder görünmektedir vs.) (AB)nin Türkiye politikasında Yunan-Kıbrıs ağır basmaktadır. Türkiye Doğu'da hayati sorunlarla uğraşırken Ege'de sözde dostumuz hemen harekete geçmiş, daima desteklediği Kürt dostlarına yakınlığını göstermiştir. Güney-Doğu'da istikrar isteğinin ne anlama geldiğini, geçmişteki misallerden iyi anlıyoruz. "Azınlıklar ve (öz vatandaşlarımız Alevileri) kışkırtıcı bir dille sözde himayesi altında göstermektedir." vs. Şu an sayın Hocam tabirini kaldırıyorum ve soruyorum: (Beyefendi! Sen kim oluyorsun da vatandaşlar arasında ayırım yapıp, "kimini azınlık" ve kimini de "öz vatandaş" tanıtımlarıyla hitap ediyorsun!.. Nasıl oluyor da, ben azınlık, Alevi kardeşlerimiz öz vatandaş oluyorlar?!.. Ben, Ermeni asıllı bir Türk vatandaşıyım ve ömrümün (40 yılını) bu aziz vatana hizmetle geçirmiş ve şu an (TÜRK-TARİH KURUMU ÜYESİ BİR NAÇİZ TARİHÇİ) olarak hizmetimi devam ettirmekteyim. Ben mi ve benim mensubu bulunduğum Cemaat mi "azınlık"?!.. Batsın bu zihniyet! Batsın bu İttihatçı düşünce ve batsın böylesi düşünceler'. Yazık, çok yazık ki, yüksek tahsil görmüş ve bir akademisyen olarak yüce bir mevkiye yükselmişsiniz!.. Yazık, çok yazık!.. Ermenistan Türkiye için "SALDIRGAN DEVLETMİŞ!.." Bu nasıl oluyor ve Ermenistan neyi ile Türkiye'ye karşı cephe alıp da Türkiye'ye saldıracak?!.. Ermenistan'da (bir-buçuk milyon Ermeni kalmış ve yarı aç, yarı tok ancak ayakta kalabilmekte ve de buna karşı Türkiye karşısında saldırgan bir Devlet olarak boy göstermekte öyle mi?!.. Şimdi soruyorum: Bu şoven politika yerine, Türkiye yapıcı yönden ve şuurlu bir siyaset güderek, kendi meselesini kendi hâlletmek yolunu seçse ve düşman olarak gösterilen ülkelerle yakın münasebetler kurup da üçüncü ülkelere fırsat bırakmasa olmaz mı?!.. Be hey! Bay Prof. Türkiye'nin hakiki düşmanlarının kimler olduğunu sen gel de benim gibi Tarihçi Çömezlerden öğren ve bir takım politik kurnazlıklarla "şoven milliyetçiliği" yapma ve bil ki, sen istesen de, istemesen de: (BU AZİZ VATAN HEPİMİZİNDİR!) senin o densiz "azınlık yakıştırman da" sende kalır. Çünkü hiç kimse itibar etmez!.. İşte Türkiye'nin hakiki düşmanları: (ABD, İNGİLTERE, FRANSA, İSRAİL) Adlarını açıkça yazdığım bu devletler yıllardır ki, bizim ülkemizde hemen her nevi hınzırlığı yapmakta ve bütün dünyayı karşımıza almaya bizleri mecbur bırakmaktadırlar. İsbat mı istersin!.. İstemediğin kadar. Sadece günlük Gazetelerimizi takip et yeter. Bizlere her daim dost görünüp de bizleri arkamızdan vurabilmek için en uygun ortamı kollayan acaba hangi devletlerdir?... (PKK'nın ellerine geçen Amerikan silâhları acaba nasıl kanallarla aktarılmıştır?..) ABD-VİETNAM HARBİ yıllarında, Vietnamlılara aktarılan Amerikan silâhlarının, bizzat Amerikan Silâh Fabrikatörleri tarafından Vietnamlılara satıldığı sonradan meydana çıkmış ve dünya basınına intikal etmiştir ki, Amerikan "Vietnam-Gazileri"ne ait çevrilen Amerikan filmlerinde dahi bunların çirkin izleri her daim kendisini gösterir... O malûm fabrikatörler acaba hangi ırkın mensuplarıydı? Lütfen söyler misiniz? Çünkü sizin bunu iyi bilmeniz lâzımdır. Zira dünya çapında bir Tarihçi olduğunuza göre, bildiğiniz çok şey vardır!.. İşte siz bunları sergileyin: Ermeni’ye dil uzatmak, onu kötülemek Türkiye'de hiç de zor bir şey değildir ve zaten bunu başkaları yapıyor. Siz daha üst düzey meselelerle uğraşın. Yetti artık, canımıza tak etti! Ermeni adını devamlı olarak bahsinde kullanmak Türkiye'ye hiç bir şey kazandırmamış, tam aksi Türkiye aleyhine propaganda yapılmasına araç olmuştur. Biz Ermeniler tarihin hiç bir döneminde Türk Milleti’ne karşı düşmanlık duymamış ve hasım görmemişizdir. Bizim düşmanımız sadece "İttihatçılar olmuş" ve zaten o mesele de kapanıp gitmiştir. Ama, hortlatmak ve iki milleti karşı karşıya getirmek isteyen bazı iblis devletler ve ülkemiz içindeki uzantıları, bizleri kışkırtıp durmaktadırlar. İşte asıl sorun bu noktadadır!... Bir ayrı haberi de "15 Kasım 2007 Perşembe" tarihli (HÜRRİYET GAZETESİ’NDE) gördüm. Bu da PKK'nın muhtelif kanallardan silâh alışı mevzuu işlenmişti ve tabii ki "ERMENİSTAN'sız olmazdı." Ve zaten olmamış da. Haberdeki küçük bir pasajı aynen geçiyorum: (... Raporlarda PKK'nın son durumu da ayrıntılı şekilde anlatıldı. Buna göre, PKK, ABD'nin Irak'ı işgalinin ardından, son bir yıl içinde "Irak ve Ermenistan'da, "1 Milyon 800 bin dolar değerinde silâh satın aldı. vs.) Evet, yanlış duymadınız: (Yarı aç Ermenistan PKK'ya silâh satıyor?!) Meselenin aslı ise şudur: (Irak kanalından ABD satıyor veya hibe ediyor. Ermenistan kanalından da "Federe-Rusya" satıyor veya hibe ediyor!...) İşte meselenin aslı budur. Ama her ne hikmeti var ise haberlerin basına intikali daha değişik olmakta ve böylece habere heyecan (!) katılması istenmektedir!.. Zaten bu kendisine "Büyük Gazete" dedirten gazetenin gündeminden Ermeni hiç mi hiç düşmez!.. Türkiye ne hâle geldi bilir misiniz? Aynen şu olmuştur: (Yunan'a söv, Museviyi öv!) (Ermeni'ye söv, Musevi'ye övgüler yağdır!) Bunun dengeli politika ile herhangi bir bağı var mı, yok mu orasını bilemem ama, "Türkiye'nin siyasî hayatında bir dengesizlik olduğundan asla şüphe edilemez!.. Şu son "Hudut ötesi Harekâtı" bahsinde dahi kendi görüşlerimizi, kendi intibalarımızı, kendi araştırmalarımızdan edindiğimiz bilgileri halkımıza aktarmayı bir türlü beceremiyor veya halkımız uyarılmak istenmiyor, istenmediği için de bazıları daha ziyade yabancıların haber veya görüşlerini aktarıyorlar!.. Meselâ: Bir habere göre: (K. Iraklı Kürtler, düne kadar çoğunlukla PKK lehinde açıkça tavır alıyorlardı. "Amerikan Associated Press Ajansı" Irak halkının nabzını yoklamış ve "Iraklı Kürtlerin PKK'ya desteğinin azalmaya başladığını tespit etmiş. Yani, ABD dur deyince duruyorlar, yürü deyince yürüyorlar ve bizler de: Bak ABD bizlerin saflarında, bizleri tutuyor (!) diyoruz. Geçtiğimiz yıllar içinde, eski Başbakanlarımızdan sayın Tansu Çiller Hanımefendileri'nin dönemlerinde bir PKK saldırısı için şöyle buyurulmuş ve basında alaylık olunmuştu: (Ermenistan'dan kalkan helikopterler gelip bombalıyor ve bilahare geri dönüyorlar vs.) Düşünün, Ermenistan'dan Helikopter kalkacak, hudutlarımızı geçecek ve bizim radarlarımız tespit edemeyecek vs. Bu niçin böyle olmaktadır. Böyle olmaktadır çünkü, Türkiye içinde bulunan bir gizli düşman çöreklenmiş ve sinsice "Ermeniler aleyhine" fesatlık yapmakta ve de "Türk ile Ermeni"nin barışmasını asla istememektedir!.. İşte bizim asıl düşmanımız budur ve bu düşman bir Başbakanı dahi tesiri altına alabilmektedir!.. Daha başka yazacak ne kaldı ki?.. Saygıdeğer okuyucularım, hepinize mutlu tatiller diler ve önümüzdeki Cuma İnşallah buluşabiliriz dileğimi sunarım efendim.