KKTC'de Güneydeki seçimlerden sonra malum gazetelerde Hristofyasın Başkanlığının çok ümit verici olduğuna dair yazılar her gün yayımlanmaktadır. Köşe yazıları artık her iki tarafta da arkadaşların değil YOLDAŞLARIN başta olduğundan ve bunun da çözüme gidecek yol olduğundan bahsetmektedir. Şöyle ki bu yazılar, seçim sonucunu Rum Halkının çözümsüzlük siyasetini de ortadan kaldırdığını savunan, çözümden yana, barıştan yana bir seçim yaptığını vurgulamaya devam etmektedir. Güneyde Hristofyas'ı, Kuzeyde ise Talat'ı bir şans olarak gören bu gafillerin bu kadar mutlu ve umutlu olmalarının sebebi de malumdur. Nasıl bir hayal âleminde oldukları da çözümün nasıl olacağına dair verdikleri akıllardan belli oluyor. Neymiş efendim, iki toplum bir ortaklık kuracakmış. Peki, Hristofyas toplum olmaya razı mı? Topraklarımızın bir bölümü Rumlara verilmeliymiş. Hristofyas bir kısmını istemiyor ki, tümünü istiyor. Bunu da tüm göçmenlerin yerlerine dönmesi şarttır diyerek vurgulamıyor mu? Kıbrıslı Türkler 1963'te kaybettikleri haklarına ve uluslar arası hukukun kabul ettiği egemenliğe kavuşturulmalıymış. Önce şunu belirtmek isterim ki Kıbrıslı Türk diye bir şey yokken nasıl böyle bir istekte bulunuyorlar anlamıyorum. Kimliklerinde KIBRISLI yazanların tümü bu hak ve egemenliğe sahipler. Pasaportları ve kimlikleri var. Tabiiyeti hanesi boş olan Bu kimlik sahipleri, Kıbrıs Cumhuriyetinde bir garip vatandaştır. Çünkü dünyada KIBRISLI diye bir ırk ve Millet yoktur. Adada halkların güvenliğini korumaya yetecek kadar bir asker kalmasını da çözüm yolu olarak savunan bu gafiller, Hristofyas'ın Adanın askersizleştirilmesinden bahsettiğini duymuyorlar mı acaba. Hem canım, iki yoldaşın can ciğer geçinmeyi hedeflediği bir yerde askere ne gerek var. Nasıl olsa ayrı bir millet olmayacaksınız ki. Biriniz Rum (ELEN), birinizde KIBRISLI (?) olarak birbirinizi tamamlayacaksınız. Tüm bunlardan sonra adada barış ortamının sağlanmasını umut etmektedirler. Doğrudur. Gerçektende Hristofyas'ın istekleri yerine geldiği takdirde burada barış sağlanır. Çünkü artık karşıt fikirler kalmamıştır. Her iki yoldaşta aynı dili konuşmaktadır ve sorun olan unsurlar Asker gibi, Yerleşikler gibi engellerde yoldaşların işbirliği ile ortadan kalkmış olacak ve adada kalıcı çözüm sağlanacaktır. Adada tek halk, tek millet kalınca da anlaşmazlıklar da doğal olarak ortadan kalkacaktır. İşte Hristofyas'ı bir ümit olarak gören kuzeydeki yoldaşların unuttuğu bir şey var. "Millet iradesi". İki yoldaşın bir araya gelerek böyle bir hainliğe imza atmalarına izin verecek mi bu irade. Gerek KKTC'de, gerekse Türkiye'de bu davaya hem maddi, hem de manevi katkı koyan Milli irade buna izin verecek mi. İşte bunu hesap edemiyorlar. Acaba bu isteklerine karşı gelecek Millet iradesini hiç hesaba katıyorlar mı? 17 Nisan 2005'ten bu yana Toplum Liderliğini üstlenmiş olan Talat'a niçin Denktaşlaştı yakıştırılmasının yapıldığını düşünebiliyorlar mı? Uzaktan davulun sesi güzel gelir ama yakından bayağı baş ağrıtır. O da teslimiyetin bu kadar kolay olmadığını anladı. Millete rağmen bir vatandan vazgeçmenin bu kadar kolay olamayacağını anladı. Şimdi Hristofyas Yoldaşınızla biraz gündem değiştirip, iktidara güvenenlere biraz daha umut satarak vakit geçireceksiniz. Zaten bildiğiniz Hristofyas gerçeklerini de sırası geldikçe "tu kaka" Hristofyas diye konu yaparak İktidara paye çıkarma safsatalarına yeniden döneceksiniz. Olmaz, olamaz Kimliğine KIBRISLI yazanla, bunu yazmalarına izin verenlerle, kalıcı ve her iki tarafında menfaatini koruyan bir çözüm anlaşması olamaz! (Ayla Berkin) Günün Fıkrası Beyaz Saray Amerika’da yasayan bir çocuğun 100 dolara ihtiyacı olur. Bu 100 dolara sahip olabilmek için günlerce gecelerce dua eder. Sonunda ulaşamayınca tanrıya mektup yazmaya karar verir. Amerikan posta dairesi üstünde yazılı adres sadece 'Tanrı, ABD' olan mektubu bay başkana vermeye karar verir. Başkan mektubu alınca çok duygulanır fakat 100 dolar yerine 5 dolar koyar. 5 doların küçük bir çocuk için yeterli olacağını düşünür. Çocuk 5 dolar ile tatmin olur ve Tanrı'ya teşekkür mektubu yazmaya koyulur: -Sevgili Tanrım, parayı yolladığın için teşekkürler. Ama mektubu Beyaz Saray üzerinden yollamışsın, ve tabi her zamanki gibi oradaki herif de 95 dolarını kesip silah almış olmalı ki bana 5 dolar ulaştı. Yine de teşekkürler…