Hükümetin son Ankara ziyaretinin sonuçları görülmeye başlandı. Ankara hükümeti KKTC'ye maddi manevi her konuda desteğini esirgemiyor ama, kamunun daha fazla hantallaşmasına da göz yummayacağı mesajını veriyordu aylardır. Son Ankara ziyaretinde de ağırlık KKTC ekonomisi idi ve bizimkiler Ankara'da kamunun yükü ile ilgili hafif bir fırça yediler... İyi de oldu aslında! Artık KKTC en azından kendi kamu çalışanını ödeyebilecek konuma gelmeli ve Türkiye'den yapılan yardımlar sadece alt yapıya yönlendirilmeliydi. Ankara'dan kamu maaşları için olumlu bir cevap alamayan hükümet çareyi bir kez daha zam yapmakta buldu. Daha geçen ay zamlanan akaryakıta bir zam daha yapıldı ve buradan gelecek gelirle bütçe açıklarının kapatılması amaçlandı. Akaryakıta zam yapılınca şimdi her kaleme otomatik olarak zam gelecek ve bir miktar girdi de bu yolla sağlanacak. Ayrıca hükümetin başka kalemlere de zam yapmaya hazırlandığını söylemekte fayda var sanırız. Çünkü, vatandaş zamlara alışsın ve en azından kalp sorunu olanlar için bir sorun ortaya çıkmasın. Bu zamların tek bir açıklaması vardır; Özel sektör bir kez daha kamunun yükünü yüklenmeye mahkum edilmiştir! Oysa biz bu hükümetten yıllardan beridir sürdürülen yanlış politikalara bir son vermesini bekler, özel sektör ile kamu çalışanları arasında ki uçurumu kaldırmak için tedbirler almasını arzu ederdik. Hükümet tam tersini yaptı. Artan hayat pahalılığı bir kez daha kamu çalışanlarının pek umurunda olmayacak, çünkü zamlar hayat pahalılığı adı altında memuru etkilemeyecek ama özel sektörün ve çalışanının sırtında ki kambur biraz daha ağırlaşacaktır. Özel sektör bu acımasız zamlarla daha nereye kadar gidebilir bilinmez ama, bir çok işyerinin kapanacağını söylemek ve bir çok insanımızın işsiz kalacağını söylemek her halde müneccimlik olmasa gerek! Ülkenin iç huzur ve barışa çok ihtiyacı olduğu böyle bir süreçte son zamlar hiç de iyi olmadı! Şimdi sivil toplum örgütlerinin ve siyasi partilerin 'zamları geri alın' çağrıları faydalı olur mu? Ne zaman hükümet yaptığı zammı, özür dileyerek geri almış ki? Tarihimizde yok böyle bir şey! Geçtiğimiz yıllarda elektrik kullanımını azaltmak için tüp gaz fiyatlarında bir ara indirime gittiler ama bu uzun süreli olmadı ve zamlar yine ardı ardına geldi. İnşaat sektörünün de hızla geriye gittiğini düşünürsek, ülkeyi büyük bir ekonomik krizin beklediğini söylemek sanırız yanlış olmaz. Başbakan Soyer, her ne kadar makamının verdiği sorumlulukla 'battık' edebiyatının doğru olmadığını söylese de, eğer şimdi batmadıysak,bu zamlar sonrası batmamız olasılık dışı değildir! Hadi kamu çalışanı bir şekilde bu zamların farkını hayat pahalılığı sistemi ile geri alacaktır ama, ayda bin YTL'ye mahkum edilen asgari ücretli ne olacaktır? Bu konuda bir düşüncesi ve çalışması olan var mı? Varsa bunu ne zaman uygulamayı düşünüyor? Ülke gençleri özel sektörde çalışmak istemeyip, devlete kapağı atmak için sağda solda 'dayı' aramakta haksız mı yani? Yıllar boyu bu ülkede kamu çalışanı öz, özel sektör çalışanı üvey evlat muamelesi görmedi mi? Hükümeti uyarmakta fayda var ki bu son zamlar çok şeye gebe gibi görülüyor... "Sevgili Mustafa Arif güle güle git" "Kayıp Mustafa Arif'i uğurladık ve onun adına ağladık. Onunla birlikte, gelecekte şoven veya diğer, milliyetçi veya savaş çalkantıları yüzünden başka kayıp ailelerinin, çocuklarının, dostlarının ve akrabalarının olmaması dileği ve umuduyla Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk tüm kayıpları uğurladık. Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk kayıpların akıbetinin araştırılmasına ve belirlenmesine yardım eden tüm Kıbrıslı ve yabancı bilim adamlarına hepimizin teşekkür etmesi gerektiğini düşünüyorum. Kayıp Mustafa Arif'in mezarının, tüm kayıp ve şehitler için ve iki toplumlu çatışmaların tüm kurbanları için ortak bir anıtı teşkil etmesi isteğimizi ve inancımızı açıkladık. Bu vesileyle ülkemizin iki en büyük toplumunun liderlerine çağrıda bulunarak, geleceğe yeni bir vizyonla, Kıbrıs'ın tüm halkı için refah ve barışla ilerleme yönündeki dürüst niyetlerinin elle tutulur kanıtı olarak iki toplumlu bir Barış Komitesini hiç gecikmeden kurmalarını istiyoruz. Çünkü zaman marjları daralmakta ve bizi boğmaktadır." (Spiros Hacıgrigoriu - EDİ)