İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR SARAYI
Selçuk MARUFLU
Belki de, mülkiyeli olmasındandır, ben Kültür ve Turizm Bakanı Sn. Atilla Koç'un sıra dışı karakterini kabul etmekle birlikte, iyi şeyler yapmak istediğine inanıyorum. İzmir Özel Türk Koleji mezunu, daha sonra, mülkiye sınavını (bu sınav oldukça zordur ve herkes kazanamıyor) kazanarak, mülkiyeye girmiş, o kutsal ocağın havasını teneffüs etmiş birisi olarak, yobaz ve gerici olduğuna da inanmıyorum.
Bizlerin döneminde de aşırı inanç sahibi arkadaşlarımız vardı. Laik Cumhuriyet ve Atatürk İlke ve İnkilapları söz konusu olduğunda, yüreklerimiz mülkiyeli olarak, beraber çarpardı.
Sayın Bakan Koç, toplantılarda uyuması ve konuşmalarında pot kırması ile medyada yer aldı. Ancak, çalışıyor, oradan oraya koşuyor. Bu arada hiçbir mülkiyeli bakanın yapmadığını yapıyor ve İstanbul Mülkiyeliler Birliği'ni ziyaret ediyor, yapımı kalmış Nakkaştepe'ye Mülkiye projesinin bitirilmesi için söz veriyor.
Bu yıl Bakanlığının Turizm tarafı oldukça iyi, Türkiye 22 milyon turist ağırlıyarak, 15 milyar doların üzerinde, turizm geliri sağlayarak, kendi içinde bir rekora koşuyor. Bana göre, bu rakamlar yetersiz. Türkiye'nin hedefi 50 milyon turist ve 60 milyon dolar turizm geliri olmalı.
Turgut Özal'ın yaptırdığı, birbirinden mükemmel, pırıl pırıl turizm tesisleri sayesinde Türkiye bugünlere ulaştı. Ancak, bunlar da yetersiz. En az 30 tane, 5 yıldızlı uluslararası nitelikte otel, İstanbul'da olmak üzere, hedef 1-5 milyon yatak olmalı.
Sn.Koç'un Bakanlığının, kültür yanı ile uğraşması ve bu konuya öncelik vermesi gerek. Tabii partisinin, opera, bale, tiyatro ve batı müziğine karşı düşünce ve tutumunu bildiğinden işi zor.
Sn. Bakanın; oturduğu yerden, bedavadan para alan, sanatçıları aktif hale getirmesi, tiyatroları anadoluya açması, yayması yanlış değil.
Son günlerde, Atatürk Kültür Merkezi ile ilgili görüşleri, basın/medyada yer buldu. Bakan Koç, Atatürk Kültür Merkezi'ni yıkacağım, yerine yeni bir kültür merkezi yapacağım diyor. Bazılarına göre, asıl amacı, AKM'nin yerine cami yapmak, bazılarına göre de adı Atatürk olan bir merkezi ortadan kaldırmak. Sn. Bakanın bu konudaki görüşlerini ele almadan önce, ben kendi görüşlerimi açıklamak istiyorum.
İstanbul bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, herşeyden önce tarihi bir kent. Şimdiki AKM, Mimar Tabanlıoğlu tarafından inşa edildi, yandı, gene yapıldı. Binanın dış görünümü, İstanbul'un tarihi kişiliği ile bağdaşmayan bir tarz sergiliyor. İçerisi ise dar merdivenlerden çıkış ve daracık fuayelerden ibaret. Ana salonun, koltukları ve oturma düzeni, Anadolu Şehir Sinemaları gibi, kaba ve son derece rahatsız ve dar. İnsanlara, koltuklara, rahatça giriş ve çıkış alanı bırakılmamış, hele ortalarda oturanlar, bütün sıraları ayağa kaldırarak, geçiyorlar. Atatürk Kültür Merkezi, seyir, konser salonlarının dışında, yönetim ve prova (reharsal) ihtiyacını da karşılamaya çalışıyor. Park yeri yetersiz. Sanata önem veren, gelişmiş ülkelerde sanatçıların prova yapacakları, ses izolasyonuna sahip, oda ve salonlar vardır. Örneğin, bir opera sanatçısı, operayı çalışırken, reharsal odasına girer, diğer insanları ve diğer prova yapanları rahatsız etmeden, çalışmasını yapar.
Ben bu binanın, İstanbul'a yakışmadığı kanaatini yıllardır taşıyorum, bunu defaatla yazdım, Meclis'te kürsüden ifade ettim. Kültür Bakanı olan arkadaşlarım Sn. Fikri Sağlar, Sn. Ercan Karakaş, Sn. İstemihan Talay ve Sn. İsmail Cem'e anlattım.
Kültür Merkezleri ve operalar bir kente kişilik kazandırırlar ve yabancılar huşu içinde gelirrler, görürler ve izlerler. Londra; Paris, Milano, Moskova, Berlin, Viyana, Minsk Opera binaları, tarihi dokuları ile insanı hayran bırakır.
Ben, İstanbul'da gene aynı yerde; İstanbul'un tarihi karakterini (Bizans, Roma, Osmanlı, Türk) mimari çizgileri ile bezenmiş, girişi ve içi görkemli, rahat, modern, son teknolojik gelişmelere sahip, yönetime, özellikle sanatçılara rahat ve medeni çalışma imkanları sağlayan, seyircileri rahat ettiren, yeterli sayıda, otopark imkanı sağlayan yeni bir Atatürk Kültür Sarayı'nın (İstanbul Operasının) yapılmasını, yıllardır istiyorum ve ısrarla dile getiriyorum. Ben, Atilla Koç ve Hükümetinin, Belediyenin oraya; bir sanat merkezinden başka amaçlı bir bina yapacağına, yapabileceğine inanmıyorum. Orayı yıkıp, başka bir bina yapmaya yeltenenlere, toplum ve sanatçı zinde güçleri karşı çıkar ve yaptırmazlar. Aslında İstanbul'un sadece Taksim'de yapılacak opera binasının haricinde, bir çok konser, tiyatro ve kültür merkezlerine ihtiyacı olduğunu biliyorum.
Örneğin, son yıllarda ihmal edilen, İstanbul Şehir Tiyatrolarında, modern, çağdaş salonlara ihtiyaç vardır. Şu anda, IV. murat diye dev bir eseri, Harbiye'de dar bir sahnede, güçlükler içinde oynamaya çalışıyorlar. Allah'tan, sanatçılarımız (herkesin kendini sanatçı ilan ettiği ve saydığı, devirde ben gerçek sanatçıları kastediyorum) opera-bale, tiyatro, senfoni orkestrası sanatçılarımız, dünya çapında kabiliyet ve performansa sahip olduklarından, fiziki ve özlük hakları ile ilgili bir çok eksiği kapatıyorlar.
TBMM'de, milletvekili olarak görev yaparken, daha önce DPT mensubuyken ve de şimdi; daima gerçek sanatçılarımızı, opera, bale, tiyatro, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası mensuplarının, yöneticilerini hep destekledim, arka çıktım ve korudum.
Büyük Önder, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün; "Efendiler herşey olabilirsiniz, ancak sanatçı olamazsınız", "Sanata ehemmiyet vermeyen bir Milletin, hayat damarları kurur" sözlerinin ışığında sanata ve sanatçılara her zaman destek vereceğim.
Yorumlar