Dolar yükselmeye başlayınca, hemen hafta başında ekonomimize bir müdahele daha gerekti… Ekonomi doktorumuz, Merkez Bankamız reçetemizi yazıverdi… 

Buna göre; Repo ihaleleri bir süre, tahminen bir hafta yapılmayacak. Yani TL piyasaya sunulmayacak. Yaz reçeteye “bir hafta boyunca günde bir kez aç karna “Yokparanax” hap”… Ayrıca Londra TL Swap satış sınırı da %10’dan, %20’ye yükselecek… Bir daha yaz reçeteye “günde üç kez “Swapfed” şurup, sabah, öğle, akşam”… 

Tabi reçetenin ardından hemen tepki geldi tabi... 5,80 TL’ye gelen dolar, 5,28 TL’ye geriledi… Ardından 5,46 TL’ye yükseldi. Şimdiler de yine 5,60 TL’de…

Merkez bankası repo ihaleleri ile bankalara Türk Lirası verir. Bankalar da bu Türk Lira’sıyla günlük piyasa taleplerini karşılar. İhale olmaz ise; bankalar mevduat müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanır. Mecburen döviz tevdiat hesaplarından döviz bozulur ve Türk Lirası mevduat sahiplerinin ihtiyacını giderir. Böylece piyasaya döviz girer ve doların ateşi alınır… 

Ama bu arada bankada döviz açığına düşer… Vadesi gelen sendikasyon kredileri ve döviz sahiplerinin taleplerini karşılama sorunu baş gösterir… 

Demek ki banka için yapılacak ilk şey; Repo ihaleleri açılır açılmaz döviz rezervlerini geri koymak… Tekrar dolar almak… Ve muhtemelen daha yüksek bir kur ile de olsa almak… 

Kur farkı ile maliyetleri artan bankalar mecburen kredi faiz oranlarına bunu yansıtır… Ve piyasanın kullandığı kredi faizleri yükselir. Bu da tekrar doların artışını tetikler…

Hatta bu süreçte Merkez Bankası bile piyasadan döviz çekebilir… Çünkü daha yeni JP Morgan ile yaşanan süreçte gördük ki Merkez Bankasının likit döviz rezervleri yetersiz ve riskli seviyede… Haliyle rezervlerini güçlü tutmaya çalışacaktır… Yani Merkez bankası da döviz satınalmak isteyecektir. Böylece piyasada biraz daha azalan döviz, bir daha değer kazanabilir. 

Özet ile; seçim haftasındayken doların yükselmesi hoş görülmemiştir. Bir hafta sonra ise kredi kullanmak isteyen bir kişi ya da şirket artık daha fazla faiz ödeyecektir. İthalatçıya, döviz borcu olana ise ekstra kur farkı yüklenecektir.

Âdeta, borçlu halk ve akabinde toplum, seçimden önceki son haftanın sponsoru yapılmıştır. 

Birazda swap işlemlerden bahsedelim… Bu işlem iki para biriminin takasını sağlar. Mesela bir ihracatçı, vadeli alacağı sebebiyle kur riskine girmek istemeyebilir. Başka para birimiyle swap işlemi gerçekleştirir. Bunun da maliyeti vardır. İşte bu maliyet arttı.

Özellikle yabancı yatırımcılar bu ürüne ilgi göstermektedir. Yurtdışındaki bir yatırımcının TL talep eden müşterisi olabilir. Müşterisi o malın ya da paranın değer kaybedeceğini düşünerek, değer kaybına yönelik yatırım yapmak isteyebilir. Ve böylece ülkeye de döviz girer. Şu sıralar çok çok ihtiyaç duyduğumuz dövizin ülkemize girişi ise çok işimize gelir. 

Şimdi swap maliyeti artınca, olası değer düşüklüğünden elde edilebilecek kâr haliyle azaldı… Yatırımcı’yı cezbetmez oldu. Bu durumda TL ihtiyacı duyan yatırımcı, swap işlem yapmaktan kaçınacaktır. Ve ihtiyacı için mevcut TL varlıklarını satmaya başlayacaktır…

Ki öyle de oldu. Borsadaki yatırımlarına sat talimatı verdi, TL’ye döndü, ardından borsa düştü. Yetmedi TL tahvillerini sattı ve tahviller elde kaldı. Müşteri bulabilmek için tahvil faizi %17’den %21’e çıktı… Bu karar ile yarı yolda kalan yabancının güveni sarsıldı. 

Bir daha Türkiye’ye yatırım yapmak için iki kere daha düşünecektir.

Bakanlıklarımızca yoğun olarak döviz aradığımız, dış borç aradığımız, tahviller sunduğumuz dönemde, yabancı yatırımcıyı küstürmek en son isteyeceğimiz bir şey olmalıydı… Dolarda geçici indirim için yabancı yatırımcıya %20 zarar ettirip, küstürülmemeliydi… 

İnanın kaybedilen güveni geri kazanma maliyeti, çok daha yüksek…

Ve yine maalesef ki! Bunca operasyonun ardından dolar aynı noktaya birkaç günde geliverdi… Attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değmedi… 

Aksine daha fazla yabancı yatırımcı “TL’nin değer kaybedeceğine” göre pozisyonlarını değiştirdi… 

Önümüzdeki hafta repo ihaleleri açılınca, bankalar da rezervlerini geri koymaya çalışacak… Piyasadan dolar alacak. Mecburlar, Döviz Tevdiat müşterileri var, ödenecek sendikasyon kredileri var… Ve döviz biraz daha artacak…

Hâlihazır’da yaşanan, işsizlik oranlarındaki düzenli artış, sürekli yükselen pazar fiyatları, kapasite kullanım oranlarındaki azalış, Golan tepeleri mevzusu, bir türlü kapanmayan Rus hava savunma silahı S400 meselesi, İran ambargo ihlali, Suriye’nin belirsizliği gibi konular da Döviz’in bir daha yükselmesine sebep… 

Sanki bunlar yokmuş gibi, hiç dert yokmuş gibi bazı siyasilerin bir de üzerine halkı tiye alması, hem bizlerin hem de yabancıların ağzını açıkta bırakıyor…

Evet “Öküz ya da inek trene bakar” doğrudur… Ama şaşkınlığından bakar… 

İlk defa görmektedir rayından ayrılamayan bir varlık… Geniş otlaklardan yol alamayan, farklı yollara kapalı, fikri sabit, vicdanı tutsak… 

Çünkü daha önce kırda gördükleri, özgürce dolaşabilmektedir kırlarda, ovalarda… Görmemiştir hiç böylesini… 

Bu sebeple şaşkın şaşkın ve birazda üzgün üzgün bakar, acıyan gözlerle trene…