1991 – 1994 - 1999 – 2001 yıllarındaki ekonomik krizleri unutamadığımız gibi, bugünlerde yaşananlar da unutulmayacaklar arasına girdi.
Herkesin merak ettiği ise; döviz neden bu kadar yükseldi ve müdahaleye rağmen neden durdurulamıyor?
Dövizdeki bu artışın temel sebebi, hep göz ardı edilen, hatta bugün bile üzerinde fazlaca durulmayan cari açığımızdır.
Cari açığımızı döndürebilmek için, piyasalarımız cari açık tutarında dövize ihtiyaç duymaktadır.
Geçmişte Türkiye, faiz maliyetleri öncesi cari fazlanın olması sebebiyle döviz bulmakta zorlanmamıştı. Hatta ülkedeki yüksek faiz oranları sebebiyle fazladan döviz girişi bile yapılabiliyordu.
Cari açığa rağmen, dövizin bolca bulunduğu ülkemizde, enflasyon oranında bile döviz değerlenmeden, 2001 yılından bugünlere kadar geldik.
2001 sonunda USD 1,48 TL idi, 2001 sonu ile Kasım 2013 dönemi arasındaki TEFE toplamı %130,39’dur. Bileşik faiz hesaplaması ile bu oran daha yukarılara çıkar ki örneğimizde bunu gözardı edelim.
Normal koşullarda, bu enflasyon ortamında, USD’nin bugünkü değerinin minimum 3,30 TL olması beklenirdi.
Dövizin ülkeye bolca girebilmesi ve TL’nin değerli kalması, özellikle Merkez Bankamızın memnuniyetini sağlamaktaydı.
Çünkü TL değerli iken piyasalarda da canlılık oluşuyordu. Bu sayede enflasyon oranları da düşük seyredebiliyordu.
O gün dillendirilmeyen, başarı öyküsü olarak anlatılan, düşük enflasyon ve değerli TL’nin altında, aslında dövizin içten içe tehlikeli bir şekilde bastırıldığını görüyoruz.
Yanardağ gibi biriktirdiği lavlarını saçarken, cari açığı kapatmak için alınan “dış borç” da bu lavların daha uzağa sıçramasına sebep oldu.
Alacaklılar, piyasadan alabildikleri kadar dövizi alıp başka ülkelere götürdüler.
Bugünlerde yaşadığımız politikamızdaki bu sarsıntı, baskı altında tutulan ya da halının altına süpürülmüş kirin, dışarıya çıkmasına olanak verdiğini görüyoruz.
Bu da dövizin orantısız artmasına ve tabii ki devalüasyona sebep olmuştur.
Türkiye’ye şu anda döviz girişi tamamen durdu.
Dış borcu olan özel sektörümüz ise döviz bulamama endişesi taşımakta ve panik içinde.
Özel sektörümüzün borcunu ödeyememesi, sorunların daha da büyümesine sebep olur ve USD’nin de yukarıya doğru hareketlenmesini sağlayabilir.
Bugünlerde USD 2,12 seviyelerinde, yukarıdaki hesabımıza göre daha üzerindeki baskı bitmedi.
Ama dövizin ansızın bu kadar yukarıya çıkması, hiçbir küresel ülkenin işine yaramayacaktır. Dövizin daha fazla yükselmesi, Türkiye’nin alım gücünü yani yurtdışı tüketimini durdurur.
Küresel dünya, bu geniş pazarı kaybetmeyi göze alamaz.
Bu sebeple politikamızdaki belirsizliğin ortadan kalkması halinde, piyasalar özlemini çektiği olumlu havaya derhal gireceklerdir.
Piyasalar için belirsizliğin hızla ortadan kalkması, uzun sürebilen yargı kararlarını bekleyemeyecek kadar hassas bir dengededir.
Siyasilerimizin bugünlerde verecekleri kararlar piyasalarımızın geleceğini tayin edecektir. Geciken kararlar ise piyasalarımızı uzun yıllar geriye götürecek yaralar açabilir.
Son günlerde yaşanan bunca olumsuzluğun ardından, yeni yılın bizlere yeni umutlar ve bereket getirmesini temenni ederim.