Onun için çevre kirliliğinden bahsetmeyeceğiz! Altını çizmek istediğimiz siyasetle birlikte gelen ve ürkütücü boyutlara ulaşan bir kirlilik… Siyasiler tabi ki ilk sırada. Zaten her alanda kirliliğin kökeninde siyasiler yatıyor… Siyaset ülkede her şeyin önünde durduğu için doğrusunu söylemek gerekirse bu kafa ile gidildiği sürece gelecekten çok fazla bir beklentimiz yok! Siyasilerin sırf meclis koltuğunu kapmak için vatandaşın gözünün içine bakarak yalan söylemesini içimize sindiremiyoruz. Geçmişte de olduğu gibi çok iyi biliyoruz ki seçimlerin hemen akabinde verilen sözler unutulacak ve 19 Nisan öncesi söylenenler sanki hiç söylenmemiş gibi, geçmiş yaşanmamış gibi terane devam edecek. Siyasi kirliliğin bir bacağını da seçmen oluşturuyor… Parti kalabalıklarını çok iyi takip edenler, bir çok ailenin sırf görünmek için tüm etkinliklere katılıp ilgili partinin atkısını, tişörtünü, bayrağını salladığına şahit olurlar! Amaç hep bellidir, meydanlarda görülüp partinin olası iktidar olanaklarından yararlanmak, menfaat sağlamak! Bir de anket kirliliği var! Eskiden tek bir araştırma şirketi anketini yapar ve iki puan yanılma payı olur, genelde anket sonuçları tutardı! Şimdi hangi anketçi hangi partinin adamı tartışması yapılıyor! Bir siyasi partiye kızan anket şirketinin, o partiyi cezalandırmak için anketlerin üzerinde önemli oranda tahrifat yapıldığı söyleniyor! Geçmişten günümüze kadar yapılan anketlerde genelde hiç görülmeyen, görülse de çok etkili olmayan basındaki kirliliğini de görmemezlikten gelemeyiz! Basının bir çoğu siyasilerle o kadar çok içli dışlı olmuşlar ki sanki de sanırsınız basın değil siyasi partinin ta kendisi gibi propaganda yapıyor! Belli ki daha demokrasi denilen olguyu tam olarak içimize sindirememişiz! Seçimlere az bir süre kala, toz duman bir siyaset ortamı var önümüzde! Hangi siyasiye, hangi anketçiye, hangi manşetlere inanacağımızı şaşırdık… Kirliliğin diz boyu olduğu ülkemizde, bu ortamdan çıkacak her hangi bir iktidara da artık çoğunun güveni kalmadı! Sessiz çoğunluğun önemli bir kesimi, al birini vur ötekine yorumunu yapıyor ve kirlenenler hala bunun farkında değiller! Günün Fıkrası Kontenjan… Hayvanat bahçesinde duran yaşlı bir aslanla, özgür olan genç bir aslan arkadaş olmuşlar. Genç aslan, "artık yiyecek peşinden koşmak istemiyorum" diyerek, hayvanat bahçesindeki yaşlı aslandan, kendisini de hayvanat bahçesine aldırmasını istemiş. Birkaç gün sonra, genç aslan da hayvanat bahçesine kabul edilmiş. İlk gün yemekte, yaşlı aslana et, genç olana muz gelmiş. Aynı şey ikinci gün de olmuş. 10-15 gün yemekler böyle olunca, genç aslan artık sıkılmış ve yaşlı aslana sormuş: -"Niye sana yemekte et veriliyor da bana muz veriliyor?" -"Vallahi boşta aslan kadrosu yoktu, bakıcılarla konuştum, seni maymun kontenjanından işe aldılar..."