Döviz açığımız azalıyor.
Bir önceki yılın Nisan ayında 8,1 milyar USD olan döviz açığımız, 2014 yılı Nisan ayında 4,7 milyar USD olarak açıklandı.
2013 yılının ilk dört ayında toplam 24 milyar USD cari açığımız açıklanmıştı.
Bu yıl ise 16 milyar USD açığımız oluştu.
Döviz açığımızı, yani cari açığımızı kısaca tekrar hatırlayacak olursak; yurtdışı ile yapılan satışlarımız ile alışlarımız arasındaki fark.
Eğer satışlarımız fazla ise cari fazla, alışlarımız fazla ise cari açık oluşuyordu.
Cari açığımız ya da döviz açığımızdaki bu azalış memnuniyet verici.
Bu azalış uzun yıllardır hiç cari fazlaya dönüşemedi.
Cari açık küçülse de adı “açık”.
Bu sebeple, yabancı kaynaklarla finanse edilmeye ihtiyacı var.
Yine de azalmış olması bile önemli.
Bu azalıştaki en önemli etken ise; halka yaptırılan ya da halkın yapmış olduğu tüketimlerdeki azalışlar.
Bu sayede ithalatımız azalıyor. Ama büyüme de azalıyor.
Dünya ülkeleri büyümeye başladığında, onlar büyürken sizin büyüyememeniz kabul edilemez.
Dünya ülkelerinin bu gelişim hareketi, olgunlaşmalarını sağladı. Biliyoruz ki olgunlaşma gösteren her madde çürür.
Ters örnek olarak ise; kaplumbağanın 250 yıl yaşaması gösterilebilir. Kendisi yavaş, çürüme de yavaş.
Bu süreçte ise iki seçenek var.
Ya Dünya bu şekliyle tüketilecek, aynen devam edilecek ya da gelişim hareketi durdurulacak.
Gelişim hareketini durdurabilmek için ise tek seçenek var.  
Dünya ülkelerine sözünü geçirebilecek büyümeyi sağlamak.
Ancak bu sayede ülkelerin gelişim ve olgunlaşması durdurulabilir.
Şu an söz geçirmek için gerekli kuvvet, güç bizde mevcut değil.
Döviz açığının sorun olma sebebi dövizin ülke içinde bulunmaması ve yabancılara oluşan borcun ödenememesidir.
Yabancıya borç mutlaka ödenmelidir. Borcun ödenememesi gücün azaldığını ifade eder. Ve ülkenin kredibilite notu düşer.
Finansmanda “istikrar” en önemli kuraldır.
Bu sebeple; cari açığı olan ülke, sürekli borç para bulma ya da varlıklarını satma kaygısı taşır.
Bunun da yeterli olmadığı durumlarda Merkez Bankası rezervleri devreye girer.
Türkiye Merkez Bankası nakit döviz rezervleri, bu yıl sonuna kadar taksitleri gelen borçları bile kapatmaya yetmeyecek kadar azaldı.
Nisan 2014 dönemi döviz girişi yani borç bulma verileri de gayet olumlu.
Ülkenin ekonomik yapısına güvenildiğinin bir işareti.
Mart 2014 dönemi ve öncesinde borç bulma problemi yaşadık.
Borçlar bir şekilde ödeniyor ama net kaynak gösterilemiyordu.
Nisan ayında ise nereden geldiği belli borç ve kredi ile cari açık kapatılabiliyor.
Nisan 2014 döneminde borsa, fon yatırımı, kredi olarak ülkeye 8 milyar USD borç bulunduğu belirtildi.
Bundan 14 sene önce yıllık cari açık için 4 milyar USD IMF kredisi kullanıldığı için yer yerinden oynamıştı.
Bu rakamın 2 katına artık aylık ihtiyaç duyuyoruz.
İlk dört ayda bulunabilen borç toplamı ise 14 milyar USD. Bu yıl ülkeye giren kaynağın %60’ı Nisan ayında girmiş.
İlk dört aylık cari açığımız 16 milyar USD olduğuna göre kalan meblağ yine Merkez Bankası rezervlerimizden karşılanmış.
2014 yılı cari açık hedefi ise 57 milyar USD olarak belirlendi.
Geçen yılki cari açığımız 65 milyar USD olarak gerçekleşmişti.
Bir şirket düşünün ki yıl sonu hedefi “zarar ile kapatmak” olsun.
“Zarar” ya da “Açık” hedef değil, ancak hedefsizlik olabilir...
------------------------------------------------------------------

Cumhurbaşkanlığı seçimi...

CHP ve MHP ortak bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarttılar.
Seçilme potansiyeli yüksek aday olarak Ekmelettin İhsanoğlu’nu gösterdiler.
Ak Parti ise adayını bugün açıklayacak.
Muhtemelen adayı Recep Tayyip Erdoğan olacak.
Ekmelettin İhsanoğlu’nu akademi dünyası iyi tanıyor.
Halk ise pek fazla tanımıyor.
Tanıyanlar içinde “ilim, irfan sahibi” diyen de var, “cemaatci” diyen de.
Seçilecek adaydan temennimiz ise; Cumhurbaşkanlığı armasında ifade edildiği gibi, tarih boyunca kurulan 16 Türk devletini birleştiren, önderlik eden, güçlendiren, halkını seven, bölme-bölünme fikrinden uzak bir Cumhurbaşkanı olmasıdır.
Cumhuriyet tarihinde sadece bir defa Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi.
1982 yılında, Kenan Evren referandum sonucunda Cumhurbaşkanı oldu. Aradan 30 yıl geçti, ama halen yargısı devam etmekte.