Türkiye üzerine büyük bir oyun oynandığını görmemek için epeyce saf olmak lazım… Hrant Dink’in öldürülmesi bu oyunun halkalarından sadece bir tanesi! Tek merkezden yönetilen Türkiye’nin holding gazetelerinin bu olaya bakış açıları ortada… Hele de bir tanesi sayfalarının en üzerine “Hrant Dink Türkiye’dir” başlıkları kullanıyor! Böyle saçmalığa da daha fazla sessiz kalamayız! Hrant Dink tek başına bir Türkiye olamayacağı gibi, kökeni Türk olan hiçbir kimse de tek başına Türkiye olamaz! Böyle çarpık düşüncelerin Türkiye’yi ulusal yolundan çıkarmak için ortaya atıldığını görmemezlikten gelemeyiz! Bu başlığın perde gerisinde asıl verilmek istenen mesaj milliyetçiliğin ne kadar kötü bir ideoloji olduğunu gösterme gayretinden başka bir şey değildir! Türk insanının yüzde 90’ının Atatürk milliyetçisi olduğunu bilenler ve bunun asla değiştirilemez olacağını hesaplayanlar böyle bir oyunla mahremiyetlerimizle tehlikeli bir oyun başlatmış görülüyorlar! Yine, bazı Atatürkçü geçinen ve Atatürk için onlarca belgesel yapan ve bu sayede büyük bir servet sahibi olanlar bir takım yazarlar da köşe yazılarında bu cinayeti bir milyon beşyüzbin birinci cinayet olarak isimlendirmeye başladılar! Biz böyle yazıları zaten bekliyorduk… Çünkü tüm bu yazarların kökenine ve geçmişine inildiğinde hepsinin de bir zamanlar Amerikan bursu aldığını ve eğitildiğini artık bilmeyen yok! Düğmeye basıldı ve şimdi büyük bir yükseliş gösteren milliyetçilik akımının önü böyle rezil katliamlarla önlenmeye çalışılıyor! Önemli olan milliyetçiliği karalamak… Atatürk milliyetçiliğinin önüne geçmek! Onlar sözde milletlerin kardeşliğinden yanalar… Onlar evrenselliğe inanıyorlar ve zaten maaşları da evrensel yerlerden ceplerine giriyor! Hem de katmerli ve dolar bazında maaşlar bunlar! Bunların hepsi de son 10 yılın modası haline getirilen ve hiç kimsenin ağzından düşürmediği küreselleşme! Kimisi globalleşme diyor buna! Ne kadar çok globalleşme, o kadar az milliyetçilik demek çünkü bazıları için! Türk insanını şimdiye kadar hangi entrika Atatürk milliyetçiliğinden koparmış ki, Hrant Dink’in öldürülmesi sonrasında söylenenler koparsın? Bu ilkenin de kökeni Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde ortaya çıkan batılılaşma hareketlerine dayanır. Bu hareketlere tepki olarak beliren Milliyetçilik düşüncesinin aydın kesimdeki savunucuları arasında Mustafa Kemal de vardı. Özellikle, Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp gibi yazarların düşüncelerini benimseyen Atatürk'ün, tarihsel gerçeklerden kaynaklanan şu sözleri o dönemi yansıtır. "Özellikle bizim ulusumuz, ulusal anlayışa sırt çevirmenin çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli topluluklar, hep ulusal ilkelere sarılarak, ulusçu ilkenin gücüne dayanarak kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Gücümüzü yitirdiğimiz anda, bizi aşağıladılar, küçük gördüler. Anladık ki, suçumuz kendimizi unutmamızmış. " Atatürk'ün Milliyetçilik ilkesi ulusal kişilik ve benlik duygusunun ifadesidir. Bir ulusun diğer uluslara bakarak, doğal ve kazanılmış özel karakterlere sahip olması, diğer uluslardan farklı bir varlık meydana getirmesi, genellikle onlardan ayrı olarak onlara paralel gelişmeye çalışması anlayışına milliyetçilik ilkesi denir. "Türk ulusunun yönetiminde ve korunmasında, ulusal birlik, ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz ülküdür" derken de ön plana çıkarılan Ulus kavramıdır. Bu kavram her koşulda vurgulanmış, tüm eylemlerde ulus dayanak alınarak, sonuç-başarı ulusa mal edilmiş, odak noktası olarak "Ulus" kavramı benimsenmiştir. Atatürk'ün Milliyetçiliği aynı zamanda geniş bir hoşgörüye de sahiptir. "Gerçi, bize ulusçu derler ama biz öyle ulusçularız ki bizimle işbirliği yapan tüm uluslara saygı gösteririz. Onların bütün ulusal gereklerini tanırız. Bizim ulusçuluğumuz, herhalde, bencil ve kendini beğenmiş bir ulusçuluk değildir.